Derya BEYATLI Strasburg
Strazburg Tren garının önünde bekleyen tramvay, ‘Strazburg’a Avrupa’nın başkentine hoş geldiniz’ diyor. Bulgarca, Hırvatça, Çekçe, Danimarkaca, Hollandaca, İngilizce, Estonyaca, Fince, Fransızca, Almanca, Yunanca, Portekizce, Romence, Macarca, İrlandaca, İtalyanca, Latviyaca, Litvanca, Maltaca, Polonyaca, Slovakça, Slovence, İspanyolca ve İsveççe olmak üzere 24 Avrupa lisanında hoş geldiniz diyor Tramvay. Tramvayın üzerinde ‘Merhaba’ya benzeyen kelime esasta Merhba, Maltaca “Hoş geldiniz” demek.
Türkçe bu diller arasında yer almıyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dili olması, Türkçe’nin Avrupa Birliği Resmi dili olmasına yetmiyor. 2002 yılında üyelik müzakereleri sırasında Kıbrıs Cumhuriyeti müzakerecisi Giorgos Vassilou’ya Türkçe’nin AB resmi dili olması konusunda ısrarcı olmaması tavsiye edilmiş.
Kıbrıs Türk tarafının ben oynamıyorum tavrının bir sonucu olarak müzakereleri yürüten Vassilou tavsiyeye uyuyor, müzakereler sırasında Türkçe’nin resmi dil olması talebinde bulunmuyor.
Yunanca, Yunanistan’ın AB üyeliği nedeni ile 1984 yılından beri Avrupa Birliği lisanı zaten.
Dolaysı ile 16 Nisan 2003'te Atina’da imzalanan Kıbrıs'ın AB'ye katılım anlaşmasına Türkçe dahil edilmiyor. Bunun Avrupa Birliği vatandaşı olan Kıbrıslı Türkler için yaratacağı komplikasyonlar üzerinde ne Avrupa Komisyonu ne de Kıbrıs Cumhuriyeti kafa yormuyor. Kıbrıslı Türkler ise her zaman olduğu gibi, her şeyden habersiz.
‘Ana dilimiz’
---
2004 yılında Kıbrıs’ın üye olması ile AB kurumlarına Kıbrıslıların alınması için bir sınav yapılıyor. Sınavda başarılı olan Kıbrıslı Türklerin başvuruları ‘anadilleri olan Yunanca’ bilmedikleri gerekçesi ile reddediliyor. Yargıya taşınan dava ve Avrupa Parlamentosu Yeşiller grubunun Avrupa Parlamentosu içerisinden verdiği destek ile Kıbrıslı Türklere ikinci bir Avrupa dili konuşmaları halinde beş Avrupa Birliği kurumunda çalışabilme imkanı tanınıyor. Bu koşulu yerine getirebilen birkaç Kıbrıslı Türk’ün dışında hiçbir kurumda Kıbrıslı Türk’e rastlamamamızın nedeni bu.
Kıbrıslı Türklerin uğradığı bu haksızlığı dile getirdiğimiz, gerek Avrupa Komisyonu gerekse Avrupa Parlamentosu yetkilileri, Türkçenin bir çözüm öncesi Avrupa Birliği resmi dili olmasının mümkün olmayacağı konusunda söz birliğine varmış gibi görünüyorlar. Ana dili Türkçe olan Almanya Avrupa Parlamenterlerinden örnek veriyor üst düzey bir Komisyon yetkilisi, “Avrupa Parlamentosu’nda Türkçe değil Almanca konuşuyorlar” diyor.
Türkçe’nin Almanya’nın resmi dili olmadığını kendisi de biliyor elbette.
Bir Kıbrıslı Türk’ün Avrupa Parlamenteri olmasının Türkçenin anadil olmasına katkı koyup koymayacağı sorusuna ise “denemeden bilemezsiniz” diyor.
Bir dil, €37 Milyon
---
Avrupa Parlamentosu yetkilisi daha umutsuz. 2016 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Danimarka Dönem Başkanına gönderdiği Türkçe’nin Avrupa lisanı olmasını talep eden mektuba hayır cevabının verildiğinin altını çiziyor. Şu an 24 olan resmi dil sayısını 25’e çıkarmanın, Avrupa Birliği’ne yılda €37 Milyon ek masraf getireceğini ve Kıbrıs sorunu çözülmeden Avrupa Birliği’nin bu konuda isteksiz olduğunu ifade ediyor.
“Yıllardır aralarındaki siyasi sorunu çözemeyen Kıbrıslılar için bu kadar masrafa girmemizi Avrupa vatandaşlarına açıklayamayız” diye sözlerini bitiriyor.
“Avrupa Parlamentosu’nun 751 milletvekilinin asistanları ve tercümanları ile birlikte ayın son haftası Brüksel’den Strazburg’a taşınmalarının masrafı ne kadar?” sorumuz cevapsız kalıyor.
Avrupa Birliği resmi dillerinin üye ülkenin katılım antlaşmasında belirtilmesi gerekiyor. Ancak Türkçenin Avrupa lisanı olması Avrupa Konseyi’nden bu konuda bir karar üretilmesi ile teknik olarak mümkün. Avrupa Birliği karar mekanizması koşulları gereği bu kararın oybirliği ile alınması gerekiyor.
Kıbrıs Sorununun çözülmesi 28 üye ülkeyi bu kararı almaya teşvik edecektir, öncesinde Türkçenin AB lisanı olması çok zor görünüyor.