Kıbrıslıyım. Ana dilim Türkçe.
Konuştuğum dil sayısının önemi var mı?
Kendi dilimde yasalar, düzenlemeler, politikalar okumak, öğrenmek istiyorum, Avrupa’ya dair. Gelişmeleri takip etmek istiyorum kendi dilimde.
Çok mu?
Avrupa Parlamentosu Kıbrıs İrtibat Ofisi’nin sosyal medya hesaplarında gördüğüm her Yunanca haberi okumaya çalışırım, anlamam. Bunu Türkçe ne zaman okuma şansım olacak diye merak eder dururum.
Katıldığım Avrupa Birliği ile ilgili toplantılarda Yunanca bilmediğim için kulağıma, ana dilimi geçtim, İngilizce veya Fransızcasını fısıldayacak birini bulursam kendimi şanslı sayarım.
Oysa, Avrupalı bütün dostlarım ana dillerinde tüm bilgiye ulaşabiliyor.
Ben ulaşamıyorum.
Avrupa Birliği kurumlarının web sitelerinde aradığım bilgiler, ülkeye göre değişiyorsa eğer, Kıbrıs’ı seçtiğim anda karşıma Yunanca çıkıyor.
Anlamıyorum.
Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nu izliyorum, internetten, benimle birlikte izleyen binlerce Avrupa vatandaşı tartışmayı kendi dilinde dinliyor. 24 farklı dile çevrilen konuşmayı ben yabancı dilde dinlemek zorunda kalıyorum.
Türkçe AB’nin resmi dili değil çünkü.
Niye diye soruyorum, Avrupa yurttaşıyım. Anadilim, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dili. Aldığım cevap beni şaşkınlık ile öfke arasında bir yerlere konuşlandırıyor.
‘Alman vatandaşı Türkler var, onlar Almanca konuşuyor.’
Almanya’nın resmi dilleri ne, sayar mısınız diyorum, konu değişiyor!
‘Her dokümanı Türkçeye çevirmek çok masraflı’ ise sorumun başka bir cevabı. 751 parlamenterin ekipleri ile birlikte her ayın bir haftası başka bir ülkeye çalışmaya gitmelerinin masrafını merak ediyorum. Sorum yine cevapsız kalıyor.
Neredeyim, kimim, Avrupa yurttaşı mıyım, görünmez miyim?
Soruyorum!
Avrupa dillerini öğrenmek konusunda bir derdim yok, var cepte bir, iki tane. Adamı paylaştığım Kıbrıslı Rumlar ile kendi dillerinde iletişim kurabilmek için Yunanca öğrenmeye de başladım.
AMA
Ben de Avrupa yurttaşıyım, Kıbrıslı Rumların, Almanların, Fransızların, Maltalıların sahip oldukları hakkı, ben de istiyorum!
Avrupa Birliği’nin Temel Haklar Sözleşmesi’nin 21. Maddesi ayrımcılığı yasaklar.
‘ Cinsiyet, ırk, renk, etnik veya sosyal geçmiş, genetik özellikler, dil, din veya inanç, siyasi görüş, azınlık bir grup üyeliği, mülkiyet, engel, yaş veya cinsel yönelime dayalı herhangi bir ayrımcılık yasaktır.’
Yukarıdaki madde Temel Haklar için Avrupa Birliği Ajansı (European Union Agency for Fundamental Rights) web sitesinde artık pek kullanılmayan İrlanda dili ‘gaelic’ dahil olmak üzere 24 farklı dilde var.
Türkçe var mı?
Yok!
Dile dayalı ayrımcılık mı bu?
Pek tabii!
Çaresi var mı?
Kavga!
Bunun kavgasını veren bir Kıbrıslı Türk Avrupa Parlamentosu üyesi var artık. Avrupa Parlamentosu’nda ana dili Türkçe olan bir Parlamenter var. Hakkımın peşini bırakmayacak olan bir Avrupa Milletvekili var.
Bu da iyi haber. Minnettarım, hep şikâyet edecek değilim ya!