“Türkiye garantilerin kaldırılmasını kabul etti, Anastasiadis iki devletli çözüm önerdi”

Kıbrıslı Rum gazeteci-yazar Makarios Druşiotis’ten Crans-Montaan’ya dair çok ses getirecek bir iddia

Bundan çıkarılan ders, tarihin, büyük fırsatların farkına varan ve bu fırsatlardan yararlanma anlayışı olan cesaret, vizyon ve anlayışa sahip liderler tarafından yazılmasıdır. Kıbrıs sorunu sayısız çökmüş süreç üretmiştir, ancak 2017’de işler farklıydı. Statüko onlarca yıldır devam etti, çünkü bütün taraflara uygundu.
 

“Çavuşoğlu, BM Genel Sekreterine, çözümü yürürlüğe geçirmek için anlaşılmış bir mekanizma varsa,  Türkiye’nin, tek taraflı askeri müdahaleyi içeren Garanti Anlaşmasının kaldırılmasını kabul ettiğini söyledi.”

“Türkiye’nin garantiler konusunda harekete geçtiği ortaya çıkınca Anastasiadis, gizlice Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşerek 5 yıl daha Kıbrıs’ı yönetmek için iki devletli çözüm önermişti.”

 

Makarios Druşiotis

Temmuz 2017’de, Crans-Montana, İsviçre’de, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs sorununu çözmek için son müzakereye taşımak amacıyla son görüşmeleri yaptı. Yıllarca süren görüşmeler ve başarısız çabalar, en azından kağıt üzerinde neredeyse çözüldü. Halen askıda duran en dikenli konu olan garantilerdi ve BMGS’nin Özel Temsilcisi Espen Barth Eide garantilerin kaldırılması için pek çok formül üzerinde çalıştı.

Garantiler konusunu tartışmayı reddeden Türkiye, sürece girmişti çünkü o zaman Kıbrıs’ta bir çözümün çözümsüzlüğün sonucundan çok daha yararlı olacaktı. Tabii ki, bu Türkiye’nin askerini Kıbrıs’tan bir gecede çekecek anlamı taşımıyordu ancak çıkarlarını güvence altına almak için müzakere edebileceğine karar verebilirdi.  Bu da, Kıbrıs Rum tarafının müzakere becerilerine bağlı olarak ne kazancının olacağını aramasıydı.

Karşı tarafın siyasi olarak daha güçlü olmasından dolayı, çözümde çıkarı olan güçlü oyuncularla sinerji araması gerekirdi. Her zamanki gibi, Kıbrıs Rum liderliği kendi kendini mahveden bir şekilde, Rusya gibi güçlerin etkisini kabul ederek, müzakere etmeyi reddetmiştir.

 

“Anastasiadis, Çavuşoğlu’yla gizlice görüştü”

Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis gönülsüz bir şekilde Crans-Montana’ya gitmiş, bakışını yeniden seçilmeye odaklamıştır. Ayrılmadan önce, danışmanları ile istişare edip müzakere stratejisi belirlememiş, cumhurbaşkanlığı sarayında seçimlerden 8 ay önce bir toplantıya çağırarak seçim kampanyasını planlamıştır.

İsviçre’ye uçuşunda, Suudi Arabistanlı arkadaşından Boeing jet uçağı ödünç almış ve uçağı Kıbrıs sorununda yasal dosyaların tuzaklarını araştıran siyasiler ve hukukçularla doldurmuştur.

Türkiye’nin Crans-Montana’da garantiler konusunda harekete geçtiği ortaya çıkınca Anastasiadis, kendi taleplerini ortaya koymak yerine, gizlice Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşerek bir 5 yıl daha güneyi yönetmek maksadıyla iki devletli çözüm önermişti.

6 Temmuz 2017 tarihinde saat 16.30’da Guterres, kendisine ülkesinin garantiler konusundaki pozisyonunu içeren  “non-paper”i sunan Çavuşoğlu ile görüşmüştü. Çavuşoğlu, BM Genel Sekreterine, çözümü yürürlüğe geçirmek için anlaşılmış bir mekanizma varsa,  Türkiye’nin, tek taraflı askeri müdahaleyi içeren Garanti Anlaşmasının kaldırılmasını kabul ettiğini söyledi. 1974’te Kıbrıs’ı işgal etmesini sağlayan Garanti Anlaşmasının dışında, Yunanistan ve Türkiye’den asker kontenjanının 1960’da adaya konuşlandırılmasına imkan sunan İttifak Anlaşması da mevcuttur. Guterres tarafından anlaşılmış olan Türkiye’nin Crans-Montana’daki pozisyonu garantilerin eşzamanlı olarak kaldırılmasını kabul edeceği ve Türk askerinin (sıfır garanti sıfır asker, ancak başlangıç noktası değil) tamamen çekileceği yönündeydi.   Türkiye, asker konusunu görüşmeye ve Yunanistan ve Türkiye başbakanlarının hazır olacağı bir basın toplantısında tamamen çekilme yönündeki bir açıklamaya hazırdı. 

 

“Türkiye’nin pozisyonu”

Türkiye’nin pozisyonu, bütünlüklü bir paketin bir parçası olarak (parça parça değil) garantilerin kaldırılması şeklindeydi. Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin bunun karşılığında istediği her iki tarafın siyasi eşitliğiydi. Guterres zaten taraflara tüm açık konuları içeren “Guterres çerçevesi” şeklinde birleştirilen önerileri sunmuştu. Taraflar halen bugün bunlara onay verdiklerini kabul ediyorlar. Kalan konular bu nedenle çözümsüz değildir. Anlaşmanın ilan edilmesinden önce kalan ana konu garantiler için bir formüldü. BMGS, Garanti Anlaşmasının yerine geçebilecek, anlaşmayı yürürlüğe geçirmek için bir plan mekanizması hazırlamış.

 

BM’in sorumluluğunda bir araç olarak BM Güvenlik Konseyi’ne rapor edilebilecekti.

Çavuşoğlu’ndan sonra, Guterres, garantilerin kaldırılması konusunu en fazla önemseyen Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias ile görüştü. Guterres Kotizias’a, stratejisinin Anastasiadis’in iç konularda uzlaşmasını böylece Türkiye’nin garantiler konusuna geçebileceğini söyledi.   Türkiye’nin tüm askerini hemen çekmeye hazır olmadığını ancak bunu tamamen ekarte etmediğini de söyledi.

Guterres tüm konuların kapanmasının bu nedenle gerekli olduğunu söylüyordu (“Guterres çerçevesinde”  belirtildiği gibi). Bu nedenle birliklerin geri çekilmesi, Yunanistan ve Türkiye başbakanlarıyla yeni bir toplantıya yönlendirilecek ve garantilerin kaldırılması için bir fırsat olduğu vurgulanacaktı. 

Kotzias, garantilerin kaldırılması halinde Yunanistan başbakanının böyle bir toplantıya açık olacağını söyledi. Bir sonraki aşamaya kadar kalacak olan birliklerin İttifak Antlaşması, yani 650 Türk askeri çerçevesinde olması gerektiğini kaydetti. Guterres kendisine, al-ver sürecinin Anastasiades’in tutumuna bağlı olacağını söyledi.  

Toplantıdan sonra, Kotzias, hemen Anastasiades’in en yakın ortağıyla görüştü, o dönemki hükümet sözcüsü Nikos Hristodulidis ve görevinin başarıyla tamamlandığını ve başbakana haber vereceğini söyledi. Anastasiades’in müzakerelerin çöküşünü hedefleyen stratejisini yürüten Hristodulidis, Kotzias’ı Yunan başbakanına bilgi vermeye acele etmemeye ve bunun yerine Anastasiades’in uyanıp önce onunla konuşmasını beklemeye çağırdı. Guterres’in Anastasiades ile en son buluşmasının sebebi, konferans programının tamamının Anastasiades’in öğleden sonra uyku ihtiyacına göre düzenlenmiş olmasıydı.

 

“Anastaiadis panik yaptı”

Guterres, toplantılarında Anastasiades’e garantilerin kaldırılmasının mümkün olduğunu bildirdi. Toplantıda mevcut olan Hristodulidis’in daha sonra kabul ettiği gibi Anastasiades bu haberi duyduğunda “paniğe girdi” ve Türkiye’nin garantilerin kaldırılmasını kabul edeceğine inanmadığını söyledi. Garantilerin yerini alacak uygulama mekanizmasını reddetti ve işleri daha da zorlaştırarak, tüm askeri birliklerin geri çekilmesini temin etmeyen herhangi bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini söyledi.

Guterres, garantileri kaldırmayı kabul etmek zorunda olduğunu ve askeri birlikler konusunun başbakanlar düzeyinde çözülebileceğini belirttiğinde, Anastasiades bunun başbakanların işi olmadığını, çünkü ülkelerini etkilemediğini söyledi. Bu toplantıdan hemen sonra Anastasiades Kotzias ile buluştu ve Başbakan Aleksis Çipras’ın Crans-Montana’ya gelmesine rıza göstermemesi için onu cesaretlendirdi. Daha sonra, süreci kurtarmak için son bir girişim olarak Guterres’in ev sahipliği yaptığı akşam yemeğine katıldı, ancak ev sahibi sürecin çökmesini engelleyemedi.

Bundan çıkarılan ders, tarihin, büyük fırsatların farkına varan ve bu fırsatlardan yararlanma anlayışı olan cesaret, vizyon ve anlayışa sahip liderler tarafından yazılmasıdır. Kıbrıs sorunu sayısız çökmüş süreç üretmiştir, ancak 2017’de işler farklıydı. Statüko onlarca yıldır devam etti, çünkü bütün taraflara uygundu. Bu denge, bir anlaşmanın Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edeceğini anlamasıyla bozuldu.

Crans-Montana’da koşullar Anastasiades’in lehine oldu. Türk ordusunun geri çekilmesini sağlayabilirdi. Bugün, birliklerin kalma ihtimali ile uğraşıyor. Türkiye şimdi Münhasır Ekonomik Bölgemizin yarısını Kıbrıslı Türkler adına olduğunu iddia etmek için –yerinde kalan- Garanti Antlaşması’ndan bahsederek gelişmeleri zorlamaya çalışıyor.

 

Cyprus Mail | Şubat 9, 2020 | Çeviri: Yenidüzen | Özel
 

Güney Haberleri