Algı yönetimi veya algı operasyonu, soğuk savaş döneminde de öncesinde de sonrasında da hep çok önemlidir…
Liderler, liderlikler ya da iktidarlar; “devamlılıkları” ya da “siyasetlerini kabul ettirmek” adına, algıyı yönetmeye, algı operasyonları düzenlemeye bayılır!
-*-*-
Son günlerde, “Türkiye olmasaydı Gazze olurduk; iyi ki Türkiye var da burası Gazze’ye dönmüyor” şeklindeki açıklamaları kafaya takmış bulunmaktayım…
-*-*-
Ersin bey de söyledi ve dün bu konuyu eleştirdim!
Gazze’de İsrail’in iki ayda öldürdüğü masum insan sayısı neredeyse 20 bini buldu; Kıbrıs’ta iki toplum arasındaki kavgayı 1958’de başlamış sayarsak, iki toplumdan ölen ve kayıp olanlar belki 4 bindir…
Abartmayın!
İki ayda 20 bin; 16 senede en fazla 4 bin!
-*-*-
Gazze’de şu anda olanlar nedir?
İsrail’in, bölgeyi işgal etme çabasına karşı direnen Filistinlilerin “bir mazeret bulunup” öldürülmesidir…
Mazeret nedir?
Hamas!
-*-*-
Efendim Hamas bir terör örgütüdür!
Evet!
Ve İsrail demokrasisi için tehdittir!
Hatta 7 Ekim’de Hamas saldırmasaydı, bugün yaşananlar olmayacaktı!
-*-*-
Algı tamamen budur!
Haliyle mevcut Batılı algı operasyoncularına göre İsrail şu anda “iyi bir şey” yapmaktadır!
-*-*-
Kadın ve çocuklar mı öldürülüyor?
Algı hazır:
“Hamas onları kalkan olarak kullanıyor”…
-*-*-
Ersin Tatar ve arkadaşları, “Kıbrıs’ta Türkiye’nin varlığının veya pozisyonunun güçlendirilmesi” maksadıyla, tamamen Türkiye iç siyasetine yönelik olarak “Gazze olurduk” algısını yaymaya çalışıyor!
-*-*-
Defalarca yazdık; bu iddialar algıcılıktır, propagandadır ve çok da çelişkilidir!
-*-*-
Benzer bir mantıkla, aynı kafadaki ırkçı ve faşist Rumlara göre, “AB olmasa, Kıbrıs Gazze olur”…
Neden?
E onları da Türkiye keser!
Yani bazı Ersinimsi veya Tahsinimsi Rumlara göre Türkiye burada kalırsa, Kıbrıs bir gün Gazze’ye dönebilir!
-*-*-
Efendim Türkiye bir şey yapmadı ki!
Hade yahu!
Hiç mi kesmedi?
Bu kadar mı masum?
Türkler veya Osmanlılar bu Ada’da hiç mi katliam yapmadı?
-*-*-
Bir kere şunu unutmayalım; 1955’te EOKA kurulduktan sonraki ilk “toplu öldürme olayı” veya “ilk katliam”, Gönyeli’de yaşandı…
Gönyelili Türkler, Kördemenli Rumları öldürdü!
-*-*-
Efendim Rumlar daha çok yaptı!
Evet; 1974’te Atlılar, Muratağa, Sandallar ve Dohni’de masum esirlerin veya masum insanların topluca öldürülmesi, insanlık tarihinin en büyük utançları arasındadır…
-*-*-
Ama bu vahşi ve faşist cinayetlerin öncesi de vardır…
Örneğin Osmanlıların Lefkoşa’yı aldıkları zaman, yani 1570’te, 20 bin erkeği öldürdükleri anlatılır, yazılır…
Kadın ve çocukları mı?
Öldürmediler!
Peki ne yaptılar?
Köle olarak sattılar!
“Bizim tarihi kitaplarımızda hiç okumadığımız” konulardır bunlar!
-*-*-
Bir sene sonra, Mağusa’yı da aldılar…
“Teslim olun, sizi sağ salim gemiye koyup göndereceğiz” dediler, teslim olmayanları kıtır kıtır kestiler!
Mağusa’nın ünlü Venedikli kumandanı Marco Antonio Bragadin’in kulaklarını ve burnunu kesip, iki hafta zindana koydular…
Akabinde de “sırtına kum dolu torbalar bağlayıp”, kale duvarları etrafında sürüklediler!
Ve daha sonra da kalan derisini yüzdüler falan!
Kitaplar öyle yazıyor!
Bizimkiler değil ama “onların” kitapları!
-*-*-
Dahası var…
Rumların yazdığı tarih kitaplarında, mesela en çok anlatılan olaylardan biri, Kıbrıslı Rumların, 1821'de başlayan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ağır misillemelerine yol açan Yunanistan'ın bağımsızlık çabasını desteklemesi sonrası yaşananlardır…
Bu kaynaklara göre, “… 15 Ekim 1821'de büyük bir Türk çetesi bir başpiskoposu, beş piskoposu, otuz altı din adamını ele geçirip astı ve Larnaka ve diğer şehirlerdeki Kıbrıslı Rumların çoğunu darağacına gönderdi. Eylül 1822'ye gelindiğinde, altmış iki Kıbrıs köyü ve mezrası tamamen ortadan kaybolmuştu...”
-*-*-
Tarih, algı operasyonlarının en ciddi kaynağı değil mi?
Saptır, çarptır, anlat gitsin anasını satayım!
-*-*-
Bizimkiler de hep anlatır, “… Rumlar saldırdı, 103 Türk köyü boşaltıldı…” diye…
-*-*-
Evet, Kıbrıs, Gazze olur!
Türkiye aman gitmesin!
Yok kalırsa Gazze olabilir, aman gitsin!
-*-*-
Sen daha çok öldürdün!
Hayır sen ilk öldürdün!
Sen çocukları ve kadınları katlettin; ben sadece köle yapıp sattım!
-*-*-
Sen haklısın!
Ben haklıyım!
Ben haksızım!
Sen haksızsın!
-*-*-
Sabaha kadar, sabahlara kadar kavgaya devam!
Bu ada benimdi!
Yok asıl benimdi!
Ben daha erken geldim!
Maymunlar hepimizden önce buradaydı!
Veya Persler!
Hatta ne bileyim Asurlular, Mısırlılar!
Kim bilir belki de uzaylılar!
-*-*-
Algı operasyonlarına devam!
Propagandaya devam!
-*-*-
Yok mu bu kendini üstün zekalı sanan “kavgacı ganimetçi”lere dur deyip, iki toplumun ortak mücadelesi için kavga verecek cesur yürekler?
-*-*-
Yoktur!
Üzgünüm!
Beş on kişi vardır ama evet sadece beş veya on kişidirler!
-*-*-
O zaman, algıya devam!
Aman ha, Türkiye giderse Kıbrıs Gazze olacak!
Aman ha, Türkiye kalırsa Kıbrıs Gazze olacak!
Çözüm aramayın, algılarla oynayın, tamamdır!
Bir gün başımızı vurup ah çekecek taşımız da kalmayacak ya neyse!
Ne münasebet!
Doktorlarımızın, eczacılarımızın ve öğretmenlerimizin itibarsızlaştırılması…
Türkiye’ye sokulmayan aydınlarımız…
Teröristmişler gibi üstelik…
-*-*-
Tarikat empozesi…
Din ve eğitim baskısı…
Yaşam tarzı baskısı…
-*-*-
Siyasete müdahale…
Seçimlere müdahale…
-*-*-
Tüm kontrol orada…
-*-*-
Kim mi yapıyor bunları?
EOKA’cılar canım, sizi gidi kötü niyetliler sizi!
Türkiye diyeceğimi sandınız değil mi?
Ne münasebet!
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in önerdiği Kişisel Temsilci adayını onayladı. Cumhurbaşkanı Tatar, Pazar akşam saatlerinde onayına ilişkin bildirimi BM Genel Sekreteri’ne ulaştırdı… “İmzalattılar” da diyebilirsiniz, “yalattılar” da! Neyse! Tatar’ın çektiği fotoğrafların yer alacağı sergi çarşamba günü açılıyor. Yakın Doğu Üniversitesi İrfan Günsel Kongre Merkezi Sergi Salonu’nda yer alan “Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Objektifinden” isimli fotoğraf sergisi açılışı saat 16.00’da yapılacak. Gördün yapacağın işi! (Acaba diyorum, anavatanımız, gözden çıkardığı bir başka liderimizi de mi fotoğrafçı yapıyor? İçime da bir gurt düştü şimdi! Rahmetli Denktaş bey için Fotoğrafçı Rauf Dayı diye yazardım… Şimdi Fotoğrafçı Ersin abi diyeceğiz, hayırlı olsun…) Fotoğraf: Fotoğrafçı Ersin abi… Şingya!