“Türkiye – Kıbrıs İlişkileri ve Adalet” tartışıldı

Erk, “Kıbrıslı Türkler artık yavru değil, yetişmiş, kendi kendine yeter duruma gelmiştir” dedi.

Dışişleri Bakanı Kutlay Erk, Kıbrıslı Türklerin Türkiye ile ilişkilerinde, kendi projelerini ortaya koyarak, Türkiye ile iki eşit taraf olarak ortak eylem planı oluşturması gerektiğini söyledi.

Erk, “Kıbrıslı Türkler artık yavru değil, yetişmiş, kendi kendine yeter duruma gelmiştir” dedi.

Işık Kitabevi Fuarı kapsamında dün akşam “Türkiye – Kıbrıs İlişkileri ve Adalet” konulu bir panel düzenlendi. Panelde, Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler Partisi’ni temsilen Dışişleri Bakanı Kutlay Erk, Toplumcu Demokrasi Partisi Genel Sekreteri Cemal Özyiğit ve Demokrat Parti Ulusal Güçler’i temsilen Ersin Görsay konuşma yaptı. Panelin moderatörlüğünü Kıbrıs Türk Esnaf Ve Zanaatkarlar Odası Başkanı Hürrem Tulga yaptı.

Türkiye ile ilişkilerin ele alındığı panelde konuşmacılar, Kıbrıslı Türklerin kendi kendini yönetme talebini güçlü şekilde dile getirmeye başlaması ve bunun için çaba sarf etmesi gerektiği üzerinde durdu.

ERK: “ARTIK YAVRU DEĞİLİZ”

Dışişleri Bakanı Kutlay Erk, Türkiye ile Kıbrıslı Türkler arasında ilişkilerin ekonomi ve siyasi olmak üzere iki başlıkta değerlendirilebileceğini söyledi. Erk, ekonomik ilişkilerden Kıbrıslı Türklerin en büyük iş ortağının, ana ihracat ve ithalat pazarının Türkiye olduğunu belirtti.

Siyasi ilişkilerin de eskiye dayandığını ve odağında Kıbrıs sorunu olduğunu kaydeden Erk, “Kıbrıs sorunu konusunda Kıbrıslı Türklerin kendi vizyon ve hedefleri Türkiye’nin de kendi vizyon ve hedefleri vardır” dedi.

Kıbrıslı Türklerin adada var olma hedefi bulunduğunu söyleyen Erk, Türkiye’nin ise Kıbrıs üzerinden Doğu Akdeniz’de etkili olmak istediğini, enerji hatlarının bölgede düğümlenmesi nedeniyle Kıbrıs’ta etken ve etkili konumda olma hedefi güttüğünü kaydetti.

Kıbrıslı Türklerin kendilerini yavru olarak görmekte olduğunu söyleyen Erk, artık kendi kendine yetecek duruma gelindiğini belirtti. Erk, “Kıbrıslı Türkler artık yavru değil, yetişmiş, kendi kendine yeter duruma gelmiştir” dedi.

Kıbrıslı Türklerin, Türkiye’nin çıkarlarını sürdürülebilir kılma için kendini yavru olarak gördüğünü söyleyen Erk, “Kendimizi, burada sanki Türkiye’nin çıkarlarını devam ettirebilmek için yaşıyor gibi görüyoruz. Bizim hedefimiz, Türkiye’nin çıkarını korumak değil, bu coğrafyada yaşamak olmalıdır ” dedi.

Erk, Kıbrıslı Türklerin kendi projelerini ortaya koyarak, Türkiye ile iki eşit taraf olarak ortak eylem planı oluşturması gerektiğini söyledi. Kıbrıslı Türk politikacıların bunu yapmak yerine, ekonomik sıkıntıları gerekçe göstererek, Türkiye’den maddi kaynak istediğini belirten Erk, “Bu yapıldığında Türkiye de bize yavru gibi davranıyor, karışıyor” dedi.

Kıbrıs sorunu dolayısıyla maddi kaynağa ihtiyaç duyulduğunu belirten Erk, “Türkiye’den kaynak alıp bunu usulsüz ve şaibeli şekilde tüketip yeniden kaynak istemek doğru değil” diye konuştu.

Kıbrıslı Türklerin somut projeler üretip, denetim mekanizmaları geliştirerek, sponsorluk önerileriyle Türkiye ile görüşmesi gerektiğini belirten Erk, Türkiye’nin bunu reddetmeyeceğini ifade etti.

Bazı kesimlerin askerlik süresinin kısaltılması talebinde bulunduğunu söyleyen Erk, kısaltılan süre için Türkiye’den daha çok asker gelmesine ihtiyaç duyulacağını belirtti.

ÖZYİĞİT: “AÇMAZ İÇİNDEYİZ”

TDP Genel Sekreteri Cemal Özyiğit de Kıbrıslı Türkler ile Türkiye arasında yadsınamaz bir birliktelik olduğunu söyledi. Adada, 1570’lerde beri Türk nüfusu olduğunu belirten Özyiğit, bu nüfusun çeşitli badirelerden geçerek bugüne geldiğini ifade etti. Özyiğit, Osmanlıların adayı İngilizlere verdiği dönemi ve sonrasını anlattı.

Özyiğit, Kıbrıslı Türklerin, Atatürk ilkelerini benimsediği dönemde, Türkiye’den ve Yunanistan’dan Kıbrıs’a Türk ve Elen milliyetçiliğini yaymak amacıyla kişilerin gelmeye başladığını söyledi.

EOKA’nın ortaya çıkmasıyla dönemin Türk liderlerinin Türkiye’ye giderek yardım istediğini anlatan Özyiğit, teşkilat kurma hazırlıkları yapıldığını kaydetti.

Özyiğit, “1957’de Ethem Menderes, Faiz Kaymak’a ‘Faiz Bey sana çok teşekkür ederiz, kenara çekil, bize atak adam lazım’ dedi. O atak adam İngiliz savcısı Rauf Raif Denktaş’tı. O dönemden beri maalesef irademizi Türkiye’deki idareye, yönetime, erke teslim ettik” dedi.

O dönemden beri Kıbrıslı Türklere yavru gözüyle bakıldığını söyleyen Özyiğit, “Biz de yavru görmelerine olanak sağlayacak şekilde davrandık” dedi. Halkın üretimden koptuğunu, değerlerinin sorgulanır olduğunu belirten Özyiğit, “1974’ten sonra da ‘üretim yapmayın, memur olun’ dendi. Buna kandık” dedi.

Kıbrıslı Türklerin ‘karar alma mekanizmalarımız var, karar alıp biz yöneteceğiz, buna saygı gösterin’ diyemediğini söyleyen Özyiğit, bir açmaz içinde bulunulduğunu savundu.

Özyiğit, Rumlarla müzakere süreci yürütüldüğünü söyleyerek, şöyle konuştu:

“Onlardan dönüşümlü başkanlık talep ediyoruz. Ama şu anda Merkez Bankası’nı yönetemiyoruz. Kendi kendimizi yönetemezsek, kararlarımızı alamazsak, başka bir topluluktan hak isteme hakkımız yoktur”

Ülkede her alanda yetişmiş insan yapısı bulunduğuna vurgu yapan Özyiğit, “Bize saygı gösterilmesini istiyoruz. Daha çok üretmeli, bunları savunmalıyız” dedi.

GÖRSAY: “KENDİ KENDİMİZİ İYİ YÖNETTİĞİMİZİ İSPATLAMALIYIZ”

DP-UG’yi temsilen panelde konuşma yapan Ersin Görsay, KKTC’nin iyi yönetilmesi gerektiğini söyledi. Görsay, “Kendi kendimizi iyi yönettiğimizi ispatlayamazsak, bu bize getirilir” dedi.

Kurulan devleti güçlendirmenin ancak iyi yönetimle geleceğine işaret eden Görsay, Kıbrıslı Türklerin kendi kendini yönetmeyi hak ettiğini belirtti. İyi işler yaparak, güçlü olmanın onurlu barışı getireceğine inandıklarını söyleyen Görsay, ülkenin iyi yönetilmesi ve toplumsal erkin yükseltilmesi gerektiğini ifade etti.

(tak) 

Kültür & Sanat Haberleri