Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, Atina temasları çerçevesinde “Ta Nea” gazetesi ve “Euronews” kanalına Kıbrıs sorunu, kapalı bölge Maraş ve diğer bazı konularda açıklamalarda bulundu.
Alithia ve diğer gazeteler, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in Yunanistan’ın başkenti Atina’da gerçekleştirdiği temaslar çerçevesinde Yunanistan’da yayın yapan “Ta Nea” gazetesi ve “Euronews” haber kanalına açıklamalarda bulunduğunu yazdılar.
Habere göre Anastasiadis, “Ta Nea” gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin, Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) sondaj gemileri ve firkateynleri bulunduğu sürece Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinin başlamasının imkansız olduğunu iddia ederek, kapalı bölge Maraş konusunda ise BM Güvenlik Konseyi’ne gidilmesi ihtimalinden söz etti.
Anastasiadis, çözüm süreci konusunda “temkinli iyimserlik” dile getirerek “Türkiye’nin en sonunda, BM tüzüklerinde yazan uluslararası hukuk kurallarına göre davranması gerektiği anın geldiğini anlayacağı umudunu taşıdığını” ifade etti.
Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’nın, doğal gaz gelirlerinin komite aracılığıyla ortak idaresi şeklindeki önerisinin “Türkiye’de, Kudret Özersay’la işbirliği içerisinde hazırlanmış, Hristofyas ve Talat arasında varılmış ve kendisi ile Akıncı tarafında da doğrulanan uzlaşılara aykırı olduğu” iddiasında bulunan Anastasiadis, “Varılan uzlaşıların, Kıbrıs’ın 1982 Deniz Hukuku uluslararası anlaşması üyesi olduğunu ve öyle kalacağını öngördüğünü” belirtti.
Anastasidis, “bu uzlaşıların bir kanıtının ise, konunun Guterres Çerçevesi’nde yer almaması olduğunu” öne sürerek “Görüşülmesi gerektiği düşünülmemişti. MEB’in belirlenmesi ve olası var olan doğal kaynaklar, çözümden sonra ortaya çıkacak federal devletin merkezi hükümetine ait olacaktı. Komite önerisinin kabulü, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve egemenlik haklarının ortadan kaldırılması anlamına gelir” şeklinde konuştu.
Kıbrıslı Türklerin çözümden önce doğal gaz gelirlerinden pay sahibi olması şeklinde yaptığı öneriye ayrıntılı şekilde değinen Anastasiadis, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu öneriyi de reddettiğini söyledi.
Anastasiadis, Türkiye’nin sondaj gemileri Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inde olduğu sürece Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinin olamayacağını, bunun tüm Rum siyasilerin ortak görüşü olduğunu belirttiği açıklamasında, AB’nin Türkiye’ye ek yaptırımlar uygulamasını ise beklemediğini dile getirdi.
AB ve diğer güçlerin karşılaştıkları zorlukları görmezden gelemeyeceğini ifade eden Anastasiadis, Türkiye’nin “yasadışı davrandığını bilmelerine karşın çıkarları sebebiyle de Türkiye’nin ikinci kez düşünmesini sağlayacak derecede bedel ödemesine yol açacak önlemler almaya niyetleri olmadığını düşündüğünü” ifade etti.
Anastasiadis, ABD’nin ve Güney Kıbrıs tarafından doğal gaz konusunda yetkilendirilen diğer şirketlerin de çıkarlarına kuşkuyla bakılmasını kabul etmeyeceklerini öne sürerek, bu yüzden Güney Kıbrıs’ın enerji programının engellenebileceğine inanmadığını kaydetti.
Açıklamasında kapalı bölge Maraş ve Mağusa’da Türk başkonsolosluğu açılması konusuna da değinen Anastasiadis, konuyu mektuplarla şikayet etmenin yanı sıra uluslararası hukuk çerçevesinde yasal önlemler alma ihtimalini de değerlendirdiklerini belirtti.
Öte yandan Fileleftheros gazetesi, Anastasiadis’in söyleşisini: “Guterres’in Ellerinde – Başkan Çerçeveyi Belirledi: Firkateynler ve Diyalog Birlikte Olmaz” başlıkları altında verirken, Anastasiadis’in “Euronews” haber kanalına yaptığı açıklamaları da yansıttı.
Habere göre Anastasiadis, referans şartlarının belirlenmesi konusundaki karmaşanın, Türkiye’nin diyalogdan önce konuların belirlenmesini istemesinden kaynaklandığını iddia ederek ,“İlk olumlu mesajın Akıncı’yla 9 Ağustos tarihinde yaptığı gayrı resmi görüşmede, referans şartlarının hangileri olacağı konusunda vardıkları uzlaşıyla geldiğini” savundu.
Anastasiadis, “Lute’un kendisi ve Akıncı tarafından bu yönde bilgilendirildiğini, adaya geldiğini ve herhangi bir karışıklığın önlenmesi amacıyla yalın bir metin hazırladığını” iddia ederek, “Belgenin Türkiye’nin de onayından geçmesi gerektiğini, bu esnada, müzakere öncesinde bazı konuları önceden belirlemeyi istemeleri sebebiyle tıkanma gerçekleştiğini” öne sürdü.
“Referans şartlarının temel ilkelerinin; 11 Şubat tarihli ortak açıklama, Crans Montana’ya gidilmesine imkan veren uzlaşılar ve Guterres’in altı parametresi şeklinde üç tane olduğunu” savunan Anastasiadis, “Bu üç maddenin, sonucu önceden belirlemeyecek ancak askıda kalan önemli sorunlara yanıt teşkil edecek bir çerçeve anlaşmasının sağlanması amaçlı bir diyaloğun özünü teşkil edeceğini” iddia etti.
Anastasiadis, askıda kalan önemli sorunlar olarak ise; “Garantilerin kaldırılması veya uluslararası bir birimle değiştirilmesi, yabancı askeri varlıkların aşamalı ve nihai çekilmesi ve fonksiyonel bir federal sistemin oluşturulması” şeklinde sıraladı.
Gazete, Anastasiadis’in söyleşisinin bir yerinde, “Kıbrıs Cumhuriyeti olarak, Kıbrıslı Türklerin özgürce dolaşabilmeleri için 119 bin pasaport verdiklerini” söylediğini de aktardı.