TC’nin Kıbrıs’a da bakan Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in basına dönük etkinliğine katılamadım.
Davetli miydim, onu da bilmiyorum. Ama zaten Tuğrul beyin tam da “Kıbrıs Türk medyası yüzde 50 yalan yazıyor” dediği saatlerde Viyana’da ‘basın özgürlüğü’ konulu bir toplantıdaydım.
Bizi otele götüren Türk şoför “Abi, Türkiye’den korkuyor bu Avrupalılar” diyordu, çünkü Türkiye’yi yönetenlerin dışa verdiği fotoğraf hoş değildi ve buna Avrupa ülkelerinden yükselen itirazlar artıyordu.
Diasporada yaşayanlar için ‘en milliyetçi’ olunabilecek dönemlerdir bunlar. Sizin ülkenizle ilgili eleştirilere tahammül edemezsiniz.
Oysa kazın ayağı öyle değil.
* * *
Tuğrul Türkeş’in ‘politika’, ‘rüşvet’, ‘papaz’ konularında söylediklerinin her biri ayrı mesele…
O konuda ilgililer gereğini düşünüp yapsınlar.
Mesela ihaleler konusunda gaileyi Merkezi İhale Komisyonu çeksin!
Müzakere süreciyle ilgili ise Cumhurbaşkanı Akıncı!
Bir şey diyecekler mi Türkeş’in açıklamalarına?
Yoksa susacaklar mı?
“Bence ikincisi olacak ama zaten bu onların işi.
* * *
Ama basın konusundaki çıkışına ayrıca bakmak lazım.
“Yazılanların yarısı yalan” diyor Türkeş…
Bir de “Papaz’ın söylediklerine daha fazla yer verin” diye ‘telkin’de buyuruyor.
Göreceksiniz, bu ‘telkin’lere kulak verenler olacak.
Hem de fazlasıyla!
Zaten Türkeş değil, ‘durumdan vazife çıkarma’ alışkanlığında olanlardır asıl tepki konulması gerekenler.
“Türkiye’de ne varsa Kıbrıs’ta da olacak” demişti TC Başbakanı Binali Yıldırım.
Ne var Türkiye’de?
Hükümete bağımlı ‘holding basını’ var.
Yöneticileri ve yazarları ‘hapiste çürüyen’ gazeteler var.
Muhalif yayın yapan bütün TV’leri, radyoları kapatan RTÜK var.
İşsiz kalan binlerce gazeteci var.
İktidara destek vermeyenler hakkında sürekli açılan ‘hakaret’ davaları var.
Kalemi silahla eş değer gören ‘terör’ yasaları var.
Kadına ve çocuğa her türlü şiddeti uygulayanlar sokakta serbest gezerken, attığı tweet’ten ötürü yargı huzuruna çıkarılan, hapse tıkılan insanlar var.
* * *
Basın özgürlüğü dahil tüm temel insan hak ve özgürlükleri Kıbrıslı Türklerin göz bebeği gibidir. Bu konuda onur duyduğumuz bir yargımız vardır. Kıbrıs Türk medyasının birçok olumsuzluğuna rağmen bu alanda ‘iyi not’ alabilecek durumda olduğunu her yerde anlatıyoruz.
Tuğrul Türkeş Kıbrıs Türk medyasına ‘ayar’ çektiği sıralarda Viyana’da bunları konuşuyorduk biz de…
‘Türkiye’de ne varsa Kıbrıs’a da getirme’ niyetini kendi günübirlik çıkarları ve Ankara’ya şirin görünme gailesiyle kabullenenler, bu toplumu karanlıklara mahkum etmek isteyenlerin –bilerek ya da bilmeden- işbirlikçileri olarak anılacak.
Not etmek istedim.