Merak edilen Türkiye Başbakanı Davutoğlu’nun kafasındaki ‘yeni dönemde’ Kıbrıs nerede olacaktır? İşaretler Kıbrıs’ta ‘çözüme’ dikkat çekiyor!
AHMET DAVUTOĞLU DÖNEMİ...
Türkiye’de yeni bir döneme girildi.
Kimilerine göre bu dönem “İkinci 10 yıl” kimilerine göre ise henüz içi doldurulmamış bir yeni dönem…
Bundan sonra ne olacağı konusunda çeşitli yorumlar var.
Bilinen en somut gerçek, Recep Tayyip Erdoğan'ın artık Cumhurbaşkanlığı makamına ulaştığı ve AKP’yi Ahmet Davutoğlu’na bıraktığı…
Erdoğan’ın 'etkili' Cumhurbaşkanı olacağı, ülkeye başbakan iken olduğu gibi ‘hükmedeceğini’ dillendirenler az değil…
Kimilerine göre ise Davutoğlu kendi iktidarını sergileyecek.
2015’te genel seçime gidecek Türkiye…
Ve bu seçime kadar Ahmet Davutoğlu’ndan yüksek beklentiler var.
Çünkü kısa bir sürede AKP'nin aldığı oyları düşürmemek, hatta yükseltmek gibi bir görevi olacak.
Bir nevi baskın bir sınava hazırlanacak.
Bu nedenle hem içte, hem de dışta, ama en fazla da Kürt sorununda adım atması, ilerlemesi bekleniyor.
Zaten bu yönde bazı sinyaller verilmeye de başlandı.
Kandil ve Öcalan ile temas dışında özlü müzakerelere geçileceğine ilişkin ilk işaretler verildi.
DAHA AKTİF BİR DÖNEM Mİ?
Bu açıdan bakıldığında Kıbrıs sorununu ve dış politikayı iyi tanıyan bir başbakanın Türk siyasetini yönetmesi daha aktif bir döneme girileceğinin işareti olarak yorumlanabilir.
Kürt meselesi gibi çok çetrefilli bir konuda yeniden hamle yapmaya hazırlanan Türkiye’nin Kıbrıs’ta da sorunu çözücü-yapıcı bir tutum sergilemesini beklemek normal…
'Yeni Osmanlıcılık' denilen bir akımın en bilinen ismi olan Ahmet Davutoğlu’nun sözü edilen ideali kurmak için çalışacağı şüphe kaldırmıyor.
1974 Askeri Müdahalesi ile Yunanistan’da ortaya atıldığı söylenen Yeni Osmanlıcılık fikri Ahmet Davutoğlu'nun dış politikasını tanımlamakta kullanılıyor.
Davutoğlu her ne kadar da bu yönde bir politikası olmadığını söylese de kimi yorumcular son dönemlerdeki dış politikayı buna dayandırarak okuyor, yorumluyor. İşte bazı işaretler:
• 7 Aralık 2010’da Milliyet Gazetesi’ne konuşan Davutoğlu, İngiltere’nin kurduğu Milletler Topluluğu’nu örnek göstererek Türkiye’nin de eski Osmanlı toprakları üzerinde liderlik kurabileceğini söylemişti.
• Davutoğlu, Çanakkale'de 25 Nisan 2011'de yaptığı bir konuşmada “Bizden koparılan dünya, bizimle tekrar bütünleşsin. Türkiye önümüzdeki 12 yıl içinde cihan devleti olacaktır” diye konuşmuştu.
• Hatta konuşmasının devamında Davutoğlu, Osmanlı İmparatorluğu'ndan koparılan toprakların “yeniden barış ve istikrara kavuşmalarını istediğini” belirtmiştir.
• Ve son olarak Türkiye ile girdiği diplomatik krizle adından söz ettiren Suriye devlet başkanı Beşşar Esad, "Türkiye'de bazıları hala Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden kurma rüyasında... Türk liderler bu rüyanın imkansız olduğunu biliyorlar ve bu yüzden dini ajandası olan partileri sömürerek Arap dünyasındaki etkilerini artırmak istiyorlar." diye konuşmuştu.
YENİ OSMANLI’DA KIBRIS NEREDE?
Ortada bir ‘tez’ olarak duran, kimileri tarafından karşı çıkılan, kimilerinin de 'gerçek' dediği bu fikir elbette Kıbrıs’ı ve Kıbrıs sorununu da içerisinde barındırmaktadır.
Merak edilen yeni Türkiye Başbakanı Davutoğlu’nun kafasındaki yeni dönemde Kıbrıs nerede olacaktır? İşaretler ‘çözüme’ dikkat çekiyor!
Ahmet Davutoğlu'nun 2003-2010 sürecinde yaptığı açıklamalar izlendiğinde KIbrıs sorununun çözümüne işaret eden bir vurgu olduğu görülecek.
O dönemde yapılan açıklamaları hatırlıyorsunuz.
Daha yakına gelelim.
Bundan birkaç ay öncesine…
ABD ZİYARETİNDEKİ TAVRI
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Kıbrıs ziyareti öncesini hatırlayalım.
ABD’nin üst düzey ziyareti öncesinde adaya ‘jet’ bir çıkış yapan Davutoğlu yaşanan kısa süreli krizi çözmüş ve Eroğlu ile yaptığı görüşmeyle Biden ziyaretinin önünü açmıştı.
Bunun dışında Amerikalı diplomatların Kıbrıs Rum basınına sızan görüşlerinde şunlar yazıyordu: “Tayyip Erdoğan için bu meselenin öncelikli olmadığı, listesindeki 6-7’nci konu olduğunu söylediler. Amerikan diplomasisinin şu anda yapmaya çalıştığı şey, -bugün Türkiye’deki en uzlaşılabilir siyasi olarak gördükleri- Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu aracılığıyla, ABD’nin projelerini ileri götüreceği, yani bölgedeki dört ülkenin Amerikan lütfuyla –elbette kendileri de isterse-işbirliği yapacağını Erdoğan’a iletmeye çalışıyor”
Şimdi o evre de aşıldı, Davutoğlu Türkiye Başbakanı olarak makama oturmaya hazırlanıyor.
ABD'nin kendi projelerini uygulamakta daha fazla tercih ettiği, 2002’den günümüze Kıbrıs’ta çözüme vurgu yapan-sorunu çok iyi bilen Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı Kıbrıs’ta da yeni gelişmelere hazırlanıldığına ilişkin yorumlanabilir.
'Yeni Osmanlıcık' fikrinin ekseninde yeniden şekillenen Türk dış politikasının bu yeni dönemde yeni hamleleri içinde barındırması olağan olarak kabul ediliyor.
KIBRIS’TA LİDERLİK HAZIR MI?
Peki bu duruşun bize yansıması nasıl olacak?
Yeni Türk lideri Kıbrıslı Türk liderliği ile nasıl çalışacak?
Şunu söylemek zor değil:
1980’li yıllardan kalan statükocu kesim, Türk dış politikasında yeni hamleleri engellemeye kalkar, saman altından su yürütmeye çalışırsa Türkiye’den sert tepki görecek.
Bu yeni dönemde yeni sorunun çözümüne yönelik hamleleri Kıbrıs Türk halkının çıkarları doğrultusunda sentezleyerek ileriye taşıyan bir liderlik olursa herhangi bir sorun yaşanmayacak.
2015’te seçeceğimiz yeni Cumhurbaşkanı da bu açıdan Türkiye’ye bir mesaj olacak.
Biz çözüm isteyen bir lider mi seçeceğiz?
Yoksa kendi içimize kapanmaya devam mı edeceğiz?
Bu 'tercih' bizim önümüzdeki döneme ilişkin Türkiye ile ilişkilerimizi de şekillendirecek.
Her şeyiyle normalleşen bir ülke hedefiyle yürüyen Türkiye’ye ayak uydurabilecek, çözümü zorlayabilecek bir lidere ihtiyacımız vardır.
Ve çok açık söylüyorum ki; Derviş Eroğlu bu ihtiyacı karşılayacak bir lider değildir.
Ne kendi ne de ekibi yeni döneme hazır değildir, niyetleri de yoktur.
Müzakereleri tıkayan bu ekibin 2015 ile başlayacak yeni dönemde yeri olmadığını hep birlikte göreceğiz…
Önemli olan Kıbrıslı Türklerin tercihidir.
Çözüm mü, statüko mu?..
2015 seçimi, bu konudaki tavrımızı ortaya koymamıza bir fırsat tanıyor. Ve siyasi konjonktür bu fırsatı değerlendirmekten başka çare bırakmıyor.