“Türkiye’deki öncü laboratuarlarla yarışır düzeye ulaştık”

“Türkiye’deki öncü laboratuarlarla yarışır düzeye ulaştık”

Simge Çerkezoğlu


2011 yılının Mart ayından bu yana Devlet Laboratuarı’nda Avrupa Birliği standartlarında son teknoloji bir laboratuar hizmete girdi. Aslına bakacak olursak gözlerimle görmemiş olsam kimse beni buna inandıramazdı. Devlet memurlarının hantallığı ve kendilerini geliştirme yönündeki yoğun çabasızlıkları ister istemez beni bu şekilde düşünmeye itmiştir. Gördüklerim benim gibi umudunu kesmiş biri için bile oldukça umut verici gelişmeler… Gıda güvenliği konusunda hala önümüzde aşılması gereken uzun bir yol var. Oluşturulan böyle bir laboratuarın ardından artık yapacak tek iş hatalı üreticiyi topluma deşifre etmekten geçiyor. 
Devlet laboratuarında geçirdiğim birkaç saatin ardından bir ürünün nasıl testten geçirildiğine ve tüketilip tüketilmeyeceği sonucuna nasıl varıldığına şahit oldum. Gördüklerim etkileyiciydi.
Test sırasında bana Uzman Eczacı Serap Konde eşlik etti. Laboratuar ve burada sürdürülen çalışmalar hakkında detaylı bilgi verdi.

“ÜRÜN SAHİBİNİ BİLMEYİZ”

Laboratuarın, özellikle de analiz bölümünün çalışmalarından söz eder misiniz?

Konde: Devlet laboratuarı pestisit kalıntı analizleri bölümünde bulunmaktayız. Bölümümüzde Tarım Dairesi veya Temel Sağlık Dairesinden gönderilen sebze, meyve, hububat ve değişik numunelerde kalıntı analizleri gerçekleştirilmektedir. Söz konusu dairelerden herhangi birinden numune geldiğinde yapılan ilk işlem ürünü kaydetmek oluyor ancak burada çalışan hiç kimse ürünün kime ya da hangi firmaya ait olduğunu bilmiyor, hiç öğrenemiyor.


Ürünler size ne şekilde teslim ediliyor?

Konde: Her ürün bize mühürlü ve kodlu olarak gelir. Biz hiçbir şekilde kim ait olduğunu bilmeyiz. Biz bir laboratuarız ve bu noktada tarafsızlık çok ve belki de en önemli konuların başında gelmektedir. Ürünlerin teste tabii tutulmadan önceki en önemli işlemi, ürünün homojen, sıvı, hale getirilmesi ile başlıyor. Bu doğru yapılmadığı takdirde yanlış sonuç alma riski ile karşılaşabiliriz.

Size gelen ürünü saklamak veya daha sonra test etmek gibi bir şansınız yok herhalde… 

Konde:  Ürün beklemez ve bekletilemez. Bu durum çoğu zaman yoğun olarak çalışmamız anlamına geliyor.  Gelen ürün sayısı gününe göre değişiyor. Bunun belli bir sayısı yok. Limandan gelen veya yerli olarak toplanan numuneler gönderiliyor. Bazen on farklı ürün bir günde test ediliyor bazen yirmi farklı ürün.

ÜST DÜZEY LABORATUAR

Edindiğimiz bilgilere göre devletin hizmete koyduğu bu laboratuar Türkiye’de benzerleri ile yarışabilir hatta pek çoğunu geride bırakabilir düzeye ulaştı.  Doğru mu?

Konde: Tüm akredite laboratuarlarının kullandığı dünya standartlarında bir laboratuarımız var. Hem pratik, hem çabuk hem de verimliliği yüksek metotlar kullanıyoruz. Çalışmalarımız Akreditasyon Kurumu tarafından da onaylandı. Türkiye’deki öncü laboratuarlarla yarışır düzeye ulaştık.

Onları izlerken ister istemez işlemlerde hata ihtimali de aklıma gelmiyor değil… Ancak işlemin büyük bir kısmı bilgisayar ile yapılıyor. Bu da hata payını sıfıra mı indiriyor?

Konde: Yapılan işlemlerde öncelikle test edilen üründen gereksiz maddeler ayrılır. Böylece test edilmesi gereken esas kalıntı ortaya çıkarılmış olur. Bunun belirlenmesinin ardından yapılacak işlemler tamamen bilgisayara kalmış. O yüzden de hata olma ihtimali hiç yok. Zaman zaman tüketici ya da üreticiler laboratuara suç atmaya çalışıyorlar ama böyle bir şey mümkün değil.

“MERSİN KAPISINA DİREKT GÖNDERİYORLAR”

Laboratuarın hata yapma şansı hiç yoksa nasıl oluyor da ürünlerimiz Mersin Kapısı’ndan geri dönebiliyor?  

Konde: Burada büyük bir yanılgı var aslında. Biz yanlış tahliller yaptığımız için ürünler geri dönmüyor. Verdiğimiz raporların Türkiye’de kabul edilmemesi söz konusu değil. Zaten ortak çalışmalar yapan kurumlarız. Sadece bazı üreticiler ürünlerini bize göndermek yerine doğrudan Mersin Kapısı’na yolluyorlar. Test edilmeden giden ürünler elbette orada teste tabii tutuluyor. Tüketilebilir onayı alamayınca da sanki KKTC Devlet Laboratuarı’ndan temiz geçti de orada kusurlu bulundu gibi bir imaj medyaya yansıyor. Oysa halkımız yanlış anlıyor. Bizim burada hata yapmamız ya da test edip temiz bulduğumuz bir ürünün başka bir ülkede yeniden test edilmesi söz konusu değil. Test edilen sonuçlar Avrupa Standartları değerleri esas alınarak raporlaştırılıyor. Avrupa Birliği tarafından yapılan değer değişiklikleri sürekli takip ediliyor.


----------------------------------------------

Limit üstü sonuçlar çıkarsa ne olur?

Limite yakın veya limit üstü sonuçlar çıktığında neler oluyor?

Konde: Öyle bir sonuç çıktığı anda mutlaka işlem tekrarlanır. Aynı sonucun yeniden alınıp alınmayacağından emin olunur. Bu yüzden işlemin ilk aşaması, bizim tarafımızdan gerçekleştirilen ayrıştırma aşaması, çok önemli. Cihazlarda sadece pestisitlerin tayinini yapıyor. Ayrıştırma bize ait. Yeniden denendiğinde de tüketilemez sonucu alındığı takdirde, ürünlerin imhası yönünde rapor çıkıyor.

Burada elbette tek bir çalışan yok. Aranızda iş bölümü gibi bir uygulama mı var?

Bu konuda akılda hiçbir soru işareti olmadan kimin hangi işlemi yaptığını kayda geçiriyoruz. Böylece herhangi bir sorun karşısında kimin ne yaptığı anında belirleniyor. Bu, işimizi daha kusursuz yapmamız için bizi yüreklendiriyor.

* * *

Kabul etmeliyiz ki üreticiler yaptıkları hatanın bedelini ödeme korkusu yaşamadığı müddetçe toplum yediklerinden daha çok zehirlenecek…
Etik olarak test edilen domatesin yenilebilir mi imha edilmesi mi gerekir öğrenemedik. İyi de oldu. Yoksa bu deneyim bizi bir kez daha domates yememeye kadar götürebilirdi. Ancak burada çalışanların işi bizden daha zor. Bizler zaman zaman bilmeden zehirleniyoruz. Oysa onlar hangi yiyeceğin ne ihtiva ettiğini bile bile alıyorlar…

Dergiler Haberleri