Aygün Bahar ÖKMEN
Döviz, Türk Lirası karşısında yeniden rekor tazelemeye başladı, TL ile stabil bir yaşam sürmeye çalışan yurttaş, yeni bir enflasyon dalgasıyla karşı karşıya kaldı. YENİDÜZEN’e konuşan ekonomistler, Döviz/TL için yılsonu tahminlerini paylaştı, yaşanan dalgalanmaların nedenlerini anlattı.
Ekonomist Mahmut Sezinler, “Türk Lirası stabil gibi göründüğü dönemde dahi aslında stabil olmadı” dedi; “Piyasaya müdahale kur korumalı mevduatların TL’ye döndürülmesi ile başlamıştı” vurgusu yaparak, “Türkiye’deki öngörülemezlik TL’ye yansıyor” dedi.
Ekonomist Emre Değirmencioğlu ise sene sonunda Dolar ve Sterlin’in 40 TL’nin üzerine ulaşmasını öngördüklerini söyledi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 2024 yılında daha dengeli bir para politikası yürüttüğünü savundu.
Ekonomist Yrd. Doç. Dr. Ayşem Çelebi ise, “Uzmanlar, 2024 yılında, ekonominin gereklerine göre hareket edilmesi halinde, dolar kurunun 40 lira dolayında olabileceği varsayımında bulunmuşlardır. 2023 yılı sonundaki 29,44’lük kuru %36 arttırdığımızda zaten 40 liraya ulaşırız” dedi, TL’nin değerinin belirlendiği piyasada siyasi tercihlerin ekonomik gerekliliklerin önüne geçmesinin de kuru çok daha yukarıya çıkaracağını ifade etti.
Ekonomistler ne dedi?
Ekonomist Emre Değirmencioğlu:
“Sene sonunda Sterlin’in 41 TL’ye gelmesini bekliyoruz”
TL’nin döviz karşısındaki durumunu değerlendiren Ekonomist Emre Değirmencioğlu, içinde bulunulan sürece ‘ilave bir değer kaybı’ olarak bakılmaması gerektiğini söyledi. “Sene sonunda Sterlin’in 41 TL’ye gelmesini bekliyoruz, bunun olması gerekir. Aksi takdirde TL çok güçlü kalacak. TL’nin her gün faiz oranı kadar değer kaybetmesi gerekir ki optimum seviyeye gelinebilsin” şeklinde konuşan Değirmencioğlu, “Bana sorarsanız sokaktaki vatandaşın kur yukarı gidiyor gibi bir heyecanı yoktur şu aşamada. Zaten TL’nin faiz oranları %40 seviyelerine gelmiş durumda. Kurun da her gün bir günlük ölçüde %40 kadar değer kaybetmesi gerekir, aksi takdirde piyasada dengesizlik oluşacaktır” ifadelerine yer verdi.
Değirmencioğlu değerlendirmesini bir örnekle açıkladı; “1 milyon TL si olan ve bunu TL cinsinden bankaya yatıran bir kişinin günlük faiz oranını hesaplayalım. Faiz %40 ise, 1 günde paranız 1095 TL faiz kazanır. Bu hesabı 30 günlük yaparsanız 32 bin TL para kazanıldığı anlamına gelir. Kurun da bir ay boyunca aynı ölçüde yükselmesi gerekiyor ki herhangi bir dengesizlik ortaya çıkmasın. Aksi takdirde Dolar/TL kuru düşük kalacağı ve TL çok değerli kalacağı için yeniden bir döviz talebi ortaya çıkacaktır. Bu da yeni bir dengesizlik yaratacaktır. Bu şekilde düşünüldüğünde, bugün Türk Lirası’na faiz anlamında yatırım yapan bir kişi ile döviz satın alan bir kişinin sene sonunda birleştiği noktanın aynı olacağı görülecektir. Kurun yükseldiği seviyenin TL karşılığı ile bugün TL mevduatına konan paranın sene sonu karşılığı aynı TL miktarını verecek” dedi.
“Piyasada daha dengeli bir para politikası var”
Değirmencioğlu sözlerine; “Nominal olarak bakarsak sene sonunda doların 41 seviyelerinde kapanacağını bekliyoruz. Bunu tek başına kurda yükseliş olarak okumak hatalı bir okuma olacaktır. Döviz kurundaki aşınmaya karşı temel faizin bir korunma sağladığını görüyoruz” şeklinde devam etti. “Paranızı bugün faize yatırdığınızda da dövize yatırdığınızda da sene sonunda değerlerinin aynı olması gerekiyor piyasada dengesizlik olmaması adına. Bu sene piyasada daha dengeli bir para politikası var. TC Merkez Bankası daha etkin bir şekilde çalışıyor. Türkiye’nin batı ile diyaloğu çok daha iyi bir noktaya gelmiş durumda. NATO’nun genişlemesi olsun, ABD’den alınan F16’lara gelen modernizasyon onayı olsun… Türkiye yurt dışı politikalarında çok daha iyi bir noktaya gelmiş durumda. Bunlar da yabancı yatırımcılar açısından oldukça olumlu gelişmeler” şeklinde konuştu.
“USD/TRY kuru psikolojik bir seviye olan 31'i de yukarı yönlü aştı”
Değirmencioğlu, güncel piyasa ve döviz değerlendirmesini yapmış olduğu Günlük Piyasa Bülteni yazısında da şunları aktarmıştı; “Nvidia sonrası bugün gözler Türkiye cephesinde TCMB'nin olağan Şubat ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına çevrildi. Başkan Karahan liderliğinde gerçekleşecek toplantıda, politika faizinin %45 seviyesinde sabit tutulacağına ilişkin genel bir mutabakat olsa da, eğer bir sürpriz olacaksa, bunun da 250 baz puan artırım yönünde olacağını düşünüyoruz. … TCMB PPK toplantısı öncesinde dün USDTRY kurunda bir miktar da olsa yukarı yönlü 'hareketlenme' olduğunu gözlemledik. Bültenlerimizde hemen hemen her gün kurun kamunun kontrolünde bebek adımlarlar da olsa yukarıya gittiğine yer verirken, geçtiğimiz gün yaşanan yukarı yönlü harekette günlük artış oranı son dönemin aksine biraz daha fazla olduğunu gözlemledik. Bu minvalde, USD/TRY kuru psikolojik bir seviye olan 31'i de yukarı yönlü aştı. PPK sonrasında kurun önümüzdeki günlerde yukarı yönlü hareketinin nasıl bir seyirle devam edeceğini takip edeceğiz. Özellikle, ABD'nin Rusya üzerinde baskısını artırması sonrasında Türkiye ile Rusya arasında özellikle de enerji faturasının ödenmesi noktasında sorunlar yaşandığını ve bu nedenle de serbest piyasada döviz talebinin ivme kazandığını işitiyoruz.”
Ekonomist Mahmut Sezinler:
“Türk Lirası stabil gibi göründüğü dönemde dahi aslında stabil olmadı”
Ekonomist Mahmut Sezinler, “Merkez Bankası’ndaki ya da Maliye’nin başındaki yetkili değişimi sonrasındaki stabilite, aslında Türkiye’de dövize süratli müdahale etmenin bir sonucuydu” şeklinde konuştu. Türk Lirası’nın stabil göründüğü dönemde dahi dahi aslında stabil olmadığının altını çizen Sezinler, “Türkiye’deki döviz rezervlerinin sürekli aşağı düşmesinden stabilitenin olmadığını anlamak mümkün” dedi.
“Piyasaya müdahale kur korumalı mevduatların TL’ye döndürülmesi ile başlamıştı”
Sezinler, “Piyasaya sürekli bir baskı ve müdahale var. Hatta bu müdahale kur korumalı mevduatların TL’ye döndürülmesi ile başlamıştı aslında. TL’ye döndürme olayı kurdan kaçma olayı değildi. Bu da ekonomik bir manipülasyondu. İnsanlar bunun sonucunda TL’de bir stabilite olduğunu sandı. TL’de bir stabilite olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı” şeklinde konuştu. Sezinler, “%45-%55 gibi bir faiz oranı, borçlanmak için çok korkunç bir rakamdır. Reel kesim bu borçlanmayı yapamaz. Bununla ‘biz sıkı bir para politikası izliyoruz’ mesajı veriliyor. Ama bunun yanında da Türkiye’de yerel seçimler geliyor ve seçim döneminde bir para bolluğu söz konusu olmaya başlıyor. Yani Türkiye’deki ekonomi yönetimi, Merkez Bankası başkanını oradan alması ile bile ne yaptığını bilmediğini bize göstermiştir” ifadelerine yer verdi.
Türkiye’ye yurt dışından doğrudan yatırımın gelmemesinin Türkiye’deki dövizin gelen turistler vasıtasıyla piyasaya girmesine sebebiyet verdiğini ifade eden Sezinler, “Oysa TL bakımından Türkiye’nin bu noktadaki ihtiyacı, dövizin doğrudan yatırımlar vasıtası ile gelmesidir ki TL kısmen de olsa diğer para birimleri karşısında bir değer kazanma pozuna girebilsin. Oysa şimdi durum tam tersi. Özellikle Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması ile Merkez Bankası’na yapılan müdahale sonucu gelen güvensizlik, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının tartışmalı konuma düşmesi, TL’nin değer kaybını süratlendirdi” şeklinde konuştu.
“Türkiye’deki öngörülemezlik TL’ye yansıyor”
Sezinler Euro’nun 35’lere, Sterlin’in 40’lara yanaştığını ifade ederek, “Bunlar tarihte hiç olmadığı kadar yüksek rakamlardır. Bu pozisyon tamamıyla ekonomi yönetimine olan güvensizlikten ve Türkiye’deki seçimlerden sonra ne olacağının bilinmemesinden kaynaklanıyor. Çünkü Türkiye’de bir öngörülemezlik var. Türk Lirası’na olan güven bu sebeple sarsılıyor” dedi.
“Eğer denge unsuru olsaydı TL’nin daha fazla değer kaybetmemesi yönünde müdahaleler yapılmazdı”
Dolar’ın 41’i görerek kapanması ihtimalinin dengeli bir para politikasına ters olduğunu dile getiren Sezinler, “Piyasanın dengesi piyasadaki para hareketleri ile yapılan bir tartışmadır. Ancak az önce de söylediğim gibi Türkiye’de dövize sürekli bir müdahale var. Eğer denge unsuru olsaydı bu müdahaleler yaşanmazdı zaten. Dövize bir müdahale var ise, TL’nin daha fazla değer kaybetmemesi yönünde müdahaleler yapılıyor ise denge yoktur” şeklinde konuştu.
Ekonomist Ayşem Çelebi:
“Siyasi tercihlerin, ekonomik gerekliliklerin önüne geçmesi de kuru yukarıya çıkarıyor”
Ekonomist Ayşem Çelebi ise, “Kur artışları, ister hızlı bir artış göstersin, ister çok sakin veya yavaş bir artışla seyretsin, Türk halkı için ekonomik gidişatla ilgili en temel göstergedir. Bugünlerde gerçekleşen kur artışları da ekonominin iyi gitmediğinin göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kur artmadığında ise kurun ileriki dönemde bir anda hızlı şekilde artış gösterebileceği beklentisi ve endişesi ortaya çıkmaktadır” ifadelerine yer verdi.
“Uzmanlar, 2024 yılında, ekonominin gereklerine göre hareket edilmesi halinde, dolar kurunun 40 lira dolayında olabileceği varsayımında bulunmuşlardır. 2023 yılı sonundaki 29,44’lük kuru %36 arttırdığımızda zaten 40 liraya ulaşırız” şeklinde konuşan Çelebi, “bu varsayımların enflasyon oranlarına bağlı olarak yapıldığını hatırlattı. Enflasyonun bu oranda kalmaması halinde kurun çok daha yukarı çıkabileceğini ifade eden Çelebi, “Kaldı ki enflasyonun bu oranda kalmama olasılığı oldukça yüksek gözüküyor” dedi. TL’nin değerinin belirlendiği piyasada siyasi tercihlerin ekonomik gerekliliklerin önüne geçmesinin de kuru çok daha yukarıya çıkaracağını ifade eden Çelebi, “TL’nin değer artışını görebilmemiz için dezenflasyon (enflasyon oranının zaman içerisinde azalması) sürecine bağlılık ve uluslararası rezervlerin birikim hızına dayalı olduğunu söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Döviz/TL bir yılda, nereden nereye…
2023 yılının Ocak ayından 2024 yılının Şubat ayına döviz kurlarında yaşanan değişim ise şu şekilde;
2023-2024 DÖVİZ KURU DEĞİŞİM TABLOSU