Türkiye’de Erdoğan’ın son dönemi başladı.
Sandığa olabilecek en kötü sonuç yansıdı.
Erdoğan’ın kazanması anlamında söylemiyorum…
O ayrı…
Ülke tam anlamıyla ikiye bölündü.
Bu bir zihniyet yarılması…
Yarısı bir başka yöne çevirdi yönünü, diğer yarısı bir başka…
Sırt sırta geldi İstanbul, Ankara, Ege, Doğu’yla İç Anadolu…
Üstelik çok da demokratik olmayan bir seçim süreci yaşandı… En temel insan hakları ve özgürlüklere dair iktidarın kullandığı dil korkutucu, ürkütücü ve gericiydi.
Devletin tüm imkanları iktidarın lehine kullanıldı; televizyonundan iletişim kanallarına, ordusundan Merkez Bankası’na kadar 21 yıllık bir “parti devlet” bütünleşmesi ile yarışıldı.
Erdoğan bundan sonra her sözünde ve eyleminde “bu ülkenin yarısı senin gibi düşünmüyor” duygusuyla yaşayacak. Sokakta gördüğü her iki insandan birinden onay almadığını bilecek. İki insandan biri karar vermiş, vazgeçmeyecek, hissedecek. Çok daha güçlü ve kenetli bir muhalefetle yüzleşecek.
Türkiye böylesi “baskıcı” bir tarzla devam edemeyecek, bu “kutuplaşma” bir yerde çökecek. Bir ülkenin yarısını “terörist” göremezsiniz. Bir eşcinselle nasıl göz göze geleceksiniz, bir HDP’liyle nasıl? Toplumsal barış onca sarsılmış, pek çok farklı grup hedef gösterilmiştir. Bu hakikatle bir ülke normalleşmez.
Kıbrıs’a gelecek olursak
Kıbrıs’a gelecek olursak. Türkiye’nin adaya dair müdahaleci anlayışı kaybetti. Kıbrıs’taki TC seçmeni - ki bunlar içinde hem Kıbrıslılar var, hem de önemli oranda KKTC yurttaşı - Erdoğan zihniyetini onaylamadı.
Lefkoşa’da örneğin Erdoğan yüzde 40'ta kaldı, Kılıçdaroğlu yüzde 60 oy aldı… Mağusa’da yüzde 46 Erdoğan, Kılıçdaroğlu yüzde 53… Güzelyurt’ta yine farkla Kılıçdaroğlu önde… Yüzde 57'ye, yüzde 42... Kıbrıs’ın üç sandığında da Erdoğan kaybetti. O’nun Kıbrıs’a dair karışmacı, müdahaleci, vilayetçi tavrı reddedildi aslında…
Şimdi önemli olan Kıbrıs’taki TC seçmenini yeni bir Kıbrıs’ın inşasına örgütlemek ve adanın kuzeyindeki irade yitimine, demokrasi ayıbına, daralmaya son vermektir.
Asıl derdimiz Türk Lirası olacak sanırım…
TL’den delice bir kaçış var buralarda…
Bankalardaki mevduatın yüzde sekseni döviz… Hatta kamusal kaynaklar dahi döviz üzerinden tasarruf ediliyor. Ama emekli de memur da sigortalı da TL ödeniyor. Gün be gün alım gücü geriliyor, cebimizdeki para eriyor, emekli ikramiyesi anlamını yitiriyor.
İşte o nedenle Kıbrıs’ın kendisini tüm bu bileşenlerden kurtarması gerekiyor.
Buradaki insan Türkiye’ye baktığında gülen yüzler görmek ister, mutlu bir toplum, kalkınan bir ekonomi… Bir de saygı ister! Kimliğine, kişiliğine, kurumlarına, değerlerine, özgürlüklerine saygı… Seçim sonuçları da bunu göstermiştir.
Türkiye’deki yarılma ve Kıbrıs’taki itirazın en önemli sonucu şu: Hem ekonomi, hem de demokrasi bağlamında bağımsızlığımıza, irademize ve özgürlüklerimize sahip çıkmalıyız. Bunu başaracak insan kaynağına sahibiz. Kıbrıs’ı Türkiye’deki gerici anlayıştan korumak isteyenler, ortada görünen yaranmacı ve tapınmacı tiplerden çok daha fazla yurdumuzda, yeniden teyit ettik bunu…
Bir Söz
“Aç bırak itaat etsin, cahil bırak biat etsin.” | Aziz Nesin