Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu “Deepsea Metro-2’nin Akdeniz’de kazı çalışmalarına başlayacak olması, yaşanmakta olan gelişmelerin doğal bir sonucudur” dedi.
Kıbrıs’ın etrafında bulunan doğal kaynakların ortak zenginlikler olduğunu belirten Burcu, BM Genel Sekreteri’nin de ilgili raporlarında ifade ettiği üzere, bu zenginliklerin her iki toplumun da yararına olacak şekilde, işbirliği içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Burcu, yazılı açıklamasında, “Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı, öteden beri bunun önemine vurgu yaparak, gerek müzakere masasında siyasi olarak, gerekse özel bir komite kurularak meselenin teknik olarak ele alınmasını talep etti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Sayın Anastasiades bu çerçevede yapılan tüm önerileri reddetti” dedi.
Burcu, “Bu gelişmelerden hareketle, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarının korunması yönünde adımlar atılması kaçınılmaz bir hal almıştır. Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında varılan ilgili antlaşmalar çerçevesinde ve Barbaros Hayrettin Paşa araştırma gemisinin elde ettiği bulgular ışığında, Türkiye’nin bünyesine kattığı yeni sondaj gemisinin (Deepsea Metro-2) gerekli ön hazırlıkları tamamlandıktan sonra fiili aşamaya geçerek Akdeniz’de kazı çalışmalarına başlayacak olması, yaşanmakta olan gelişmelerin doğal bir sonucudur” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ’nün açıklaması şöyle;
“Kıbrıs’ın etrafında bulunan doğal kaynaklar ortak zenginliğimizdir. BM Genel Sekreteri’nin de ilgili raporlarında ifade ettiği üzere, bu zenginliklerin her iki toplumun da yararına olacak şekilde, işbirliği içerisinde değerlendirilmesi gerekir. Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı, öteden beri bunun önemine vurgu yaparak, gerek müzakere masasında siyasi olarak, gerekse özel bir komite kurularak meselenin teknik olarak ele alınmasını talep etti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Sayın Anastasiades bu çerçevede yapılan tüm önerileri reddetti. Kıbrıs’ın etrafındaki zenginlikler, barış için fırsat doğurması gerekirken, Sayın Anastasiades’in tek yanlı ve yanlış politikaları, Kıbrıs’taki çözüm arayışları ve bölgemiz için ciddi bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı, öteden beri Anastasiades’in bu tutumunu hem Birleşmiş Milletler, hem de uluslararası camianın ilgili tarafları nezdinde defaten protesto ederek uyarılarda bulundu. Türk – Yunan ilişkilerinin gelişmesini de sabote etme pahasına Anastasiades’in yanlış tutumundaki ısrarı ve son günlerde Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin söz hakkını yok sayarak Kıbrıs’ın kuzeyindeki deniz alanlarında Yunanistan ile tek yanlı olarak sözde Münhasır Ekonomik Bölge koordinat belirleme çalışması gerçekleştireceklerini söylemeleri adamızı ve bölgemizi yeni gerginliklere sürüklemektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu sorumsuz ve tek yanlı girişimleri ister seçim nedeni ile, ister başka bir nedenle olsun, telafi edilemez hasarlara yol açabilir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tek yanlı tanınmışlığın fırsatçılığını kullanarak Kıbrıs sorununun çözümünü müzakere masasından başka alanlara kaydırmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Rum tarafının, Kıbrıslı Türk muhataplarının bulunmadığı platformlarda, örneğin geçtiğimiz günlerde Roma’da düzenlenen AB’nin Güney Avrupa Ülkeleri (Med7) Dördüncü Zirvesi’nde üçüncü taraflarla Kıbrıs sorunu ile doğrudan ilintili olan “Güvenlik ve Garantiler” gibi konularda yaratmaya çalıştığı oldubittiler, Kıbrıs sorununu çözme çabalarına katkı sağlamadığı gibi, bu çabaları çıkmaza sürüklemektedir. Bu gelişmelerden hareketle, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarının korunması yönünde adımlar atılması kaçınılmaz bir hal almıştır. Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında varılan ilgili antlaşmalar çerçevesinde ve Barbaros Hayrettin Paşa araştırma gemisinin elde ettiği bulgular ışığında, Türkiye’nin bünyesine kattığı yeni sondaj gemisinin (Deepsea Metro-2) gerekli ön hazırlıkları tamamlandıktan sonra fiili aşamaya geçerek Akdeniz’de kazı çalışmalarına başlayacak olması, yaşanmakta olan gelişmelerin doğal bir sonucudur”