Türkiye’nin yelkencilik konusunda en uzun soluklu dergisi olan “Yelken Dünyası”; 1990’lardan bu yana biriktirdiğim, ciltlediğim ender dergilerdendir. Bir dergi “ciltlenecek” kadar sizi zorluyorsa, sizin için büyük değer taşıdığı bir gerçektir. İçerisindeki denicilik bilgilerinden tutunuz da dünya seyahatlerine, yelkenlerini doldurup geziler yapan kişilerin yazdıkları, belge nitelikli bilgiler; azacık deniz sevdalısı olanı bile derinden etkiler, hatta bir tekne satın almaya kadar götürebilmektedir.
“Yelken Dünyası”nın Ocak 2016’da yayınlanmış 381’inci sayısında bu kez beni derinden etkileyen bir yazı ile karşılaştım. Türkiye’nin ilk deniz seyyahı olarak anılan Mustafa İhsan’ın kendi inşa ettiği küçük yelkenli teknesi “Ankara” ile 1932-1935 yılları arasında Akdeniz kıyıları, Mısır, Suriye, Libya, Cezayir, İspanya, İtalya ve Yunan adalarını gezerek Cebelitarık’a kadar ulaşmayı başarmış denizcinin belge ve gezi hikayeleri anlatılmaktadır. Yukarıda saydığım ülke isimlerine ilk bakışta “Kıbrıs”ın eklenmemiş olduğunu görmeme rağmen, beklemediğim bir anda karşıma “Kıbrıs” macerası çıkıncı şok olmuştum. Hiçbir bildik teknik araç gerece sahip olmadan korkusuzca yelken basıp birçok badireler atlatan denizci-seyyah Mustafa İhsan; her gittiği bölgede ve ülkede o yörenin tüzel kişilerinden kendisinin o bölgede olduğuna dair bir yazı almayı ve bu yerleri fotoğraflamayı da ihmal etmemiş. İyi ki ihmal etmemiş, böylece bu fotoğraf ve bilgiler okurlarla da buluşmuş oldu.
Kıbrıs ayağına geçersek...
Mustafa İhsan bey Alanya Gümrük Müdürü’ne defterlerini imzalattıktan sonra Kıbrıs’a hareket eder. 10 Ekim 1932 tarihinde ise karaya çıktığı yer Xero-yani Lefke-Gemikonağı oluyor. Anlaşılan o ki Kıbrıs adasına Türkiye’den ulaşılacak en yakın mesafenin Kormacit Burnu olduğu bilinciyle yola çıkan deniz seyyahımız, Güzelyurt(Omorfo) körfezine girip Gemikonağı’nda karaya ayak basmış. Oradaki Türkler tarafından sevgi ile karşılanmış. 14 Ekim’de Larnaka’da olduğu görülmesinden dolayı Gemikonağı’nda pek kalmadığı düşünülebilir. Ardından Batı’ya yönelerek Arnavut Burnu’nu dönüp Baf’a geliyor. Gezginin seyir defterinde şu küçük limanlara uğradığı yazılı: Kouklia (Baf Kuklası), Episkopi (piskobu), Akrotiri (Ağrotur). Limasol’a uğramadan (öyle görülüyor) 14 Ekim’de Larnaka’ya ulaşmış olur. Larnaka; yabancı Konsolosların yaşadıkları yerdi ‘30’lu yıllarda. Burada Kıbrıs Konsolosu Muhittin Bey’i ziyaret eder ve defterini imzalatır. Teknesini orada bırakıp otobüsle Lefkoşa’yı ziyarete gider. Buradaki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına şahit olur. Tabii bu yazılanlardan şöyle bir durum ortaya çıkıyor: 14 Ekim’den 29 Ekim’e kadar demek ki Larnaka’da kalıyor ve Lefkoşa ziyareti de 29 Ekim’de gerçekleşiyor. Ardından tekrar Larnaka’ya dönüp teknesini hazırlayıp yelkeni basıyor. Hedef Mağusa idi. 31 Ekim akşamüzeri Mağusa’ya ulaşan deniz seyyahının burada bir hafta kaldığı belirtiliyor. Ardından yelkenini basıp Karpaz Burnu’nu (Zafer Burnu) dolaşırken şiddetli rüzgâra maruz kalarak büyük tehlikeler atlatır ama 2 günlük mücadele sonrasında 10 Kasım’da Anamur’a varmayı başarır.
Kıbrıs serüveni bu şekilde son bulan Mustafa İhsan beyin Kıbrıs’ta uğradığı yerlerle ilgili notları, bilgi verici detaylar var mı bilmiyoruz. İnsan 1932 yılının Kıbrıs’ını, limanlarını merak ediyor. Ama günün sonunda böylesi küçük bir tekneyle bu topraklara ayak basması beni mutlu etmiştir.