Recep Tayyip Erdoğan, Cevdet Yılmaz, Hakan Fidan ve bir de Yaşar Güler’in ağzından sık sık aynı sözleri işitiyoruz...
Hangi aynı sözler?
“İki ayrı devlet”!
-*-*-
Nerede?
Kıbrıs’ta!
Kıbrıs bir Ada!
Bu Ada üzerinde kurulu olan tek yasal devlet de “Kıbrıs Cumhuriyeti!”
-*-*-
Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında kuruldu!
Kurulurken de bu “devleti”, üç başka devlet “garanti” etti!
-*-*-
Garanti edilen neydi?
Bu devletin bölünmez bütünlüğü!
Ve bir de bu devlet içerisindeki İngiliz Egemen Üsleri’nin varlığı!
-*-*-
1974 yılında bu devletin varlığı ve bütünlüğü tehlikeye düştüğü için “garantörlerden” biri müdahale etti!
-*-*-
Ve Ada üzerindeki devletin iki büyük – üç de küçük etnik toplumunun üyeleri, iki bölgeye dağıldı!
Kıbrıslı Türkler Kuzey’de; Rumlar, Maronitler, Ermeniler ve Latinler Güney’de!
-*-*-
Haaaa zaten Ermeniler, 1963’te evlerinden kovulmuşlardı falan...
Bir de Maronitler’in az bir kısmı, ellerinde kalan son dört köyden bir buçuğundan ayrılmadılar!
Çok çok az da Rum, Karpaz’dan ayrılmamayı tercih etti!
-*-*-
Şimdi geldiğimiz nokta şudur; “... Bu bölünmüşlük gayet mükemmel devam ediyor; gelin bunu yasal hale çevirelim ve iki iyi komşu devlet olarak bir çözüm yaratalım!”.
-*-*-
En başta isimlerini saydığım Türkiye Cumhurbaşkanı, Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı bunu söylüyor, öneriyor, savunuyor!
-*-*-
Herkesin düşüncesine saygım sonsuzdur!
Kimseyi bu nedenle suçlamıyorum!
Ancak ben zat-ı alileri gibi düşünmüyorum!
-*-*-
Ben diyorum ki, Kıbrıs Adası üzerindeki “devlet”, bölünmemelidir...
Benim de devletimdir!
Pasaportunu – vatandaşlığını taşıyorum ve o pasaport çok değerlidir, o vatandaşlık da kutsalımdır!
-*-*-
“Rumlar seni istemiyor; azınlık görüyor” mu diyeceksiniz?
Beni istemeyenin cehenneme kadar yolu var!
Ben devletimi istiyorum!
-*-*-
Neden istiyorum?
Kardeşim, insan gibi, Avrupalı, çağdaş, “iltica eden” değil, “iltica edilen” bir ortam talep ediyorum...
-*-*-
İlla ki, “Yok hayır, iki devlet!” diyorsunuz ya; o zaman azıcık huylanıyorum; “iki devletli çözümde çok ısrarcıysanız, gidin Türk ve Kürt halkı iki devletli bir yeni Türkiye Cumhuriyeti kurun” demek istiyorum!
-*-*-
Ama diyemiyorum!
Neden diyemiyorum?
-*-*-
Çünkü, örneğin dünkü Kıbrıs gazetesinin manşetinde emekli paşa Yaşar Güler, benim devletim için bunu göğsünü gere gere söyleyebiliyor ama aynısını benim gibi sidikli bir gazeteci, gidip Türkiye’de yapsa; ömür boyu hapisten kurtulmaz!
Malum organa sokulacak şişeler de cabası!
Her türlü işkence caizdir yani!
-*-*-
Ve bu durumda, bu ahval ve şeraitte; neden inatla ve ısrarla “bölünme en iyisidir” demeye çalışıyorlar doğrusu anlamıyorum!
Kabul görmeyeceğini bile bile; hatta daha da kötüsü; kendileri dahi bunu kabul etmeyecekleri halde; neden ısrarcıdırlar?
Yanıt çok basit; statükodan mutludurlar da onun için!
-*-*-
Kardeşim, Kıbrıs’ın Kuzey bölgesindeki toprakları veya tamamını Türkiye’ye katmak mümkün müdür?
Fiziken katarsınız!
Hukuken geçerli olur mu?
Olmaz!
-*-*-
Haliyle geriye kalan çözüm şekillerinin tümü; bir şekilde Türkiye’nin Kıbrıs Adası üzerindeki “gücünü” sıfırlar!
Bu yüzden de bütün çözüm şekilleri, aslında Türkiye için tu kakadır!
Buna inanırlar!
-*-*-
Oysa, Kıbrıs’ta ulaşmanın çok kolay olduğu federal çözümü kabul edip; doğal gazdı, askeri üstü gibi iş birlikleri şeklinde haklar elde etmek hiç de zor değildir!
-*-*-
Peki, bile bile, göre göre bu avantajların elde edilebilmesi çok kolayken, neden inat ve ısrarla “çözümsüzlük?”.
-*-*-
Çünkü şu anda elde edilen özellikle kişisel avantaj ve avantalar; kaybedilemez büyüklüktedir de ondan!
Anladık mı yoksa daha yazayım mı?
-*-*-
Türkiye, Kıbrıs’a ve Kıbrıs siyasetine bakışını değiştirmek zorundadır...
Ada, Türkiye’nin malı - Kuzey taraf da Türkiye’nin çiftliği değildir!
-*-*-
Mevcut durumda kişisel avantajlar ve avantalar olabilir...
Ama olası bir çözüm halinde, elde edeceği ulusal çıkarlar, bence kişisel kazanımların çok önündedir! Çok değerlidir!
Her an herkesin başına gelebilir! (Kıyamet)
Los Angeles’te inanılmaz bir yangın!
Bu satırları yazdığım dün sabah saatlerinde 5 kişi yaşamını yitirdi!
-*-*-
Hollywood’ta Bazı dolar milyarderi aktörlerin, aktrislerin evleri de kül olan binlerce ev arasında!
-*-*-
Ve şu anda soğuk hava bizi her ne kadar öğle saatlerinde 20 derece santigratı bulsa da, özellikle akşam saatlerinde titretiyor olabilir ama “küresel ısınma” denen konu, çok ciddi bir konudur.
-*-*-
Bir çok İngiliz gazetesi dün, Dünya’da ortalama sıcaklıkların, beklentilerin ya da Paris Sözleşmesi’nde “geçilmesin, aman ha” diye üzerinde uzlaşılan ortalama sıcaklığı daha şimdiden bir buçuk derece santigrat aştığını yazdı!
-*-*-
Ve bir İngiliz gazetesi, dün sabah Sky News haber kanalında dedi ki; “Los Angeles’teki korkunç yangın, her an her yerde, herkesin başına gelebilir!”...
-*-*-
Dünyaca ünlü film sanayisine ev sahipliği yapan Hollywood’ta; geçmişte yazılan “kıyamet” senaryosu, gerçekleşmiş durumda!,,
-*-*-
The Sun’ın dünkü manşeti, her şeyi anlatıyordu... “Lost Angeles!”...
Yandı, kül oldu!
Lost, yani “Kayboldu, bitti, gitti!”
-*-*-
İzliyorum, Amerika’ya acımamak lazım diye de geçiyor içimden ama insanların evleri, okulları yanmış!
Ve yüzlerce kişi, yangın söndürme sistemindeki ihmallerden söz ediyor!
Tedbirsizlikten bahsediyor!
Geç müdahale iddiasını konuşuyor!
-*-*-
Ders mi?
Orman Dairesi, İtfaiye, Sivil Savunma, organize olmak, tedbir, tatbikat, ciddiyet çok ama çok çok önemli!