Lefkoşa’nın Güney tarafında, Hilton Hotel’de buluşacağız…
Söyleşi yapacağız…
-*-*-
Hotel de Hilton yani!
Cumhurbaşkanı Makarios ben doğduğum yıl bu otelin açılışını yapmış!
Yaklaşık 60 yıl önce…
-*-*-
Kıbrıs’ta turizmin, “turizm” olmaya başladığı yıllar…
Ve o yıllardan bu güne, isim de değiştirerek gelen, bir zamanlar Lefkoşa’nın tek beş yıldızlısı Hilton’a hayatımda ilk kez ayak basıyorum!
-*-*-
Üstelik Hilton’a – biriyle söyleşi yapmak için de olsa herhalde bisikletiyle giden çok az kişi arasındayım…
-*-*-
Bisikletimi uygun bir lamba direciğine kilitleyip, nefis dizayn edilmiş lobiye girip beklemeye başlıyorum…
-*-*-
Söyleşi yapacağım kişi, Sally Aykut adlı bir kadın…
Evet soy isminden de anlamışsınızdır, “Simon Aykut”un bir yakını olsa gerek!
-*-*-
Simon Aykut 73 yaşında…
Kızı, görüntü olarak 20’lerinde ama yaş 44…
13 ve 11 yaşlarında iki çocuğu var…
Modacı…
-*-*-
İsrail’de yaşıyor ve her hafta sonu İsrail’den Güney Kıbrıs’a gelip, Cumartesi sabahları, Lefkoşa Cezaevi’nde tutuklu bulunan babasını ziyaret edip, İsrail’e geri dönüyor…
-*-*-
“Babamı Haziran’da tutukladılar, o günden beri çocuklarımla tek bir hafta sonu geçiremedim, her hafta geliyorum, babamı görüp dönüyorum” diyor…
-*-*-
“Babanızın sağlık durumu nasıl?” sorusuyla başlıyorum…
-*-*-
“İyi değil, üç ayda 16 kilogram kaybetti” diye söz başlıyor…
Hapishane yönetiminden sağlık kontrolü talep ettiklerini, bu talebin geç de olsa sağlandığını ancak sonuçların babasına verilmediğini aktarırken, şaşkınlığını da gizleyemiyor; “… Babama sağlık kontrolünün, test sonuçlarının bildirilmemesini anlayamıyorum…” diyor…
-*-*-
Simon Aykut’un iki kişilik hücrede Türkçe konuşan bir mahkumla birlikte kaldığını; o mahkumun babasına çok yardımcı olduğunu da aktaran Sally Aykut, “babamın nefes sorunu var ve özellikle akşamları oksijenle alakalı destek alması gerekiyor, hücre arkadaşı çok yardımcı” diye ekliyor…
-*-*-
Soru 2: Babanızın suçlu olup olmadığı konusunda yorum yapmak mahkeme süreci açısından doğru olmayabilir ama siz babanızı bu konuda nasıl anlatırsınız?
-*-*-
Ve cevap:
“… Babamın suçsuz olduğundan eminim ama beni şu anda en çok ilgilendiren bunun ötesinde sağlığı… Sağlığı iyi değil… Babam çok iyi bir insandır… İnsanlara, hayvanlara çok değer veren, hep yardım eden biridir… Şu anda da hapishanede günlük rutin haline geldi, bir çok mahkuma babalık – abilik yapıyor… Mahkumlar arasında şimdiye kadar babasını hiç görmemiş olanlar var ve bir çoğu babamı, babası kabul etmeye başladı… Hapishanede yasadışı göçmenler de var… Parasız, kimsesiz kalmış insanlar… Hava soğudu, onların neredeyse tamamına kışlık elbiseler alıyor… Ayakkabı alıyor… Babam, gerçekten çok iyi bir insandır…”
-*-*-
“Suçlu olduğuna inanmak – inanmamak…” diye bir soru daha sormaya çalışıyorum; “… Bakın, babam 73 yaşında ve tek bir trafik suçu dahi yoktur” diyor Sally Aykut…
Ve ekliyor:
“… Babam bizleri, yaşadığımız ülkeye, ülkenin kanunlarına, düzenine mutlak anlamda uymak, asla yasadışına çıkmamak konusunda eğitmiştir… Ve kendisi bu konuda örnektir… Hayatı boyunca evlatlarına, çevresine doğru ve dürüst çalışmayı, yaşamayı öğretmiş biridir… Tekrar ediyorum, gerçekten çok iyi bir insandır ve kesinlikle hiçbir suçu yoktur…”
-*-*-
Peki, “nereden ve neden başı belada?” anlamına gelecek, cümleyi toparlamakta zorlandığım bir soruyla araya giriyorum…
Sally Aykut’un cevabı bence “günün” ya da “olayın” genelde “YANITI” gibi:
“SORUN OLMAZ, YAP DEDİLER, YAPTI”…
-*-*-
Biliyorsunuz Simon Aykut’un başına gelenlerin başlıca sebebi, Rumlara ait olduğu tartışması bitmeyen ve bitmeyecek gibi duran mülkler üzerine inşaat yapıp satmasıdır…
-*-*-
Kısacası bence Simon Aykut, “yasadışılığı yasal kabul eden doymak bilmeyen Kuzey Kıbrıs yöneticilerinin affedilmez ihmalinin” ve tabii ki bu affedilmez ihlale “insanlık dışı ve de acımasız faşizmle yaklaşan” Güney Kıbrıs yöneticilerinin içine tükürülmesi gereken tutumunun “KURBANI”dır!
-*-*-
Sally Aykut babasını ve ailesini anlatıyor:
“… Biz çok basit insanlarız… Son derece pozitif düşünen, her zaman herkese yardımcı olan kişileriz… Sadece insanlara değil… Hayvanlara da… Babam, bilenler onaylayacaktır, sokak hayvanları için sürekli destek olan biridir… Bir çok barınağa katkı yapmakta, yeni barınaklar yapılması için çabalamaktadır…”
-*-*-
“… Babam, hayvan sevgisi nedeniyle bir vejeteryandır… Hayvan eti asla yemez… Vejeteryan olması da şu anda hapishanede ayrı bir sorun çünkü bir yanda sağlık sorunları öte yanda yetersiz beslenme nedeniyle, endişelerimiz artıyor… Çünkü babam sağlıklı beslenemiyor…”
-*-*-
“… Babam, ırk, dil, din, renk, cinsiyet ayrımı yapmayan, herkesi eşit kabul eden ve Tanrı inancı gereği, Tanrı’nın kendisine verdiğini insanlardan esirgemeyen biridir… Motosiklet kazası geçiren İranlı bir çalışanı için adeta canını feda edecek duruma gelmiştir… Kuzey Kıbrıs’ta ameliyat olamayan bu çalışanı Türkiye’de ameliyat ettirmiş, ailesine destek olmuştur…”
-*-*-
“… Mucizelere inanan biriyim ve o mucizenin gerçekleşeceğini düşünüyorum…”
-*-*-
Evet, daha başka şeyler de konuştuk Sally Aykut ile…
“Yap dediler yaptı…” sözünü söyleyenlerden biri biliyorsunuz KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar…
Bence Tatar “toplum lideri” olarak ilk defa çok doğru bir şey yaptı ve Simon Aykut ile birlikte emlak – mülkiyet sıkıntısı nedeniyle Rum Yönetimi’nin tutukladığı masum insanlar konusunu BM Genel Sekreteri Antonio Gutteres’in bilgisine getirdi…
-*-*-
Simon Aykut başta olmak üzere; benzer meselelerle ilgili tutuklanan insanlara kesinlikle sahip çıkmalıyız…
Bu insanların adeta “cani katil” gibi hapsedilmeleri, tutuklu yargılanmaları kesinlikle insanlık utancıdır ve Kıbrıslı Rum savcının dediği gibi “SİYASİ”dir…
-*-*-
Ve Girye Broedros Christodulides; yani Sayın Başkanı Hristodulidis; sen de biliyorsun ki, hukuk, siyasileştiğinde, çirkefleşir!
-*-*-
Hayatımda Simon Aykut’u hiç görmedim, hiç konuşmadım…
Oğullarından biri ile 15 – 20 dakikalık sohbetim ve kızıyla 30 dakikalık söyleşim oldu…
35 yıldır yaptığım bu meslek bana neyi öğretti biliyor musunuz?
“… Eğer evlatlar, babaları için bu kadar içten, bu kadar rahat, bu kadar çok pozitif şeyler söyleyebiliyorsa, söylüyorsa, o baba kesinlikle insanlara ve insanlığa karşı suç işlemiş olamaz…”
KKTC’deki Rum mallarıyla ilgili geçen haziran ayında Rum tarafında tutuklanan Afik Grup CEO’su Simon Mistriel Aykut’un Lefkoşa Rum Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davası 18 Ekim'e ertelendi…