İskenderiyeli bir Helen olan büyük şair Kostantinos Kavafis “Yunanistan’dan Dönüş” adlı müthiş şiirinde melez kimliklerin renkliliğini, “Helen” olmak ile “İskenderiyeli” olmak arasındaki gerilimleri gemi kaptanı Ermipe ile kurduğu hayali diyalogla ve büyük bir ustalıkla betimler:
“Demek yaklaştık” Ermipe.
“Öbür gün, cesaret”, dedi gemi kaptanı.
Hiç değilse, kendi denizimizde seyrediyoruz.
Güzelim yurtlarımızın, Kıbrıs’ın, Suriye’nin ve Mısır’ın sularında.
Neden öyle sessiz duruyorsun?
Kalbine sor. Yunanistan’dan uzaklaştıkça sen de sevinmiyor musun?
Kendimizi aldatmaya değer mi? Hem, bu bir Helen’e yakışan bir şey değil ki!
Gerçeği artık kabul edelim. Biz de Helen’iz –başka ne olabiliriz ki-
Ama Asya’nı sevgi ve duygusuyla
O sevgi ve duygular ki, bazen Helenizm’i ürkütüyor.
Ermipe, biz filozoflara bizim küçük krallık heveslilerine benzemek yakışmaz.
(Atölyemize geldiklerinde onlara ne çok güldüğümüzü hatırlar mısın?)
Görkemli Helen ve Makedon dış görünüşlerinin (hem de ne sözler!) altında
Ucu görünen bir Araplık fırlardı zaman zaman
Saklayamadıkları bir Medlik
Ve zavallılar nasıl da komik marifetler uydururlardı bunu saklamak için
Yok yok… Bunlar bize göre değil.
Bizim gibi Helenlere böyle küçüklükler yakışmaz.
Suriye’nin ve Mısır’ın damarlarımızda dolaşan kanından utanmayalım!
Bunu ihya edelim ve bunula gurur duyalım.”
“Evet, Türk’üz.” “Başka ne olabiliriz ki!” Ama yurdumuz Kıbrıs’ın sevgi ve duygularıyla. O sevgi ve duygular ki, bazen Türklüğü ürkütüyor. Ne “büyük Türk ulusu ile aynılaşmaya, ne de küçük krallıklar kurmaya kalkışalım. Yurdumuz Kıbrıs’ın “damarlarımızda dolaşan kanından” utanmayalım. Baflılığımızı, Limasolluluğumuzu, Karpazlılığımızı, Mesaryalılığımızı, Mağusalılığımızı saklamaya çalışmayalım. Tam aksine. Yurt duygumuzu ihya edelim. “Türklük ürker” diye “Kıbrıs ülkesi” üzerine ant içmekten korkmayalım. Küçük krallıklar kuracağız veya Türk ulusu ile aynılaşacağız diye daha fazla komikleşmeyelim…
“Türk’üz; başka ne olabiliriz ki!” Ama Kıbrıs’ın sevgisi ve duygularıyla…