Fileleftheros’un on gündür yayımladığı 2017 Crans Montana Konferansı tutanakları, özellikle de kritik 6 Temmuz gecesiyle ilgili tutanaklar ile Kıbrıs sorununda dört yıl önce şekillenen durum, Anastasiadis hükümeti ile AKEL arasındaki sürtüşme noktası olmaya devam ediyor.
Alithia “Başkan’dan Crans Montana Karşı Atağı… ‘Kurgu Yazarları ve Mecaz Yapanlar’… Belgeler Türkiye’nin BM Genel Sekreteri’nin Önerilerine Cevap Verme Niyetinin Olmadığını Gösteriyor” başlıklı manşet haberinde, Nikos Anastasiadis’in tutanaklar hakkında yapılan yorumlarla ilgili “okudukları belgelerin kurgucu veya mecazcıları anlamadıklarını simüle ediyor” dediğini yazdı.
Habere göre Anastasiadis, tutanaklarda Kıbrıs Rum tarafının “son derece tutarlı olduğunu ve Genel Sekreter’in çerçevesinin tamamına, istisnasız bütün konularda yazılı öneriler sunduğunu, Türkiye’nin ise Genel Sekreter’in önerilerine cevap vermek niyetinde olmadığının açıkça görüldüğünü” savundu.
Tutanaklar üzerinden yapılan eleştirilerin sorulması üzerine “önemli olan BM resmî belgelerinin ne yazdığıdır” diyen Anastasiadis “garanti sisteminin ve asker varlığının bir ara son bulması gerektiği önerisinin BM Genel Sekreteri tarafından benimsenmiş olduğunu” söyledi, bunun önemine dikkat çekti.
Nikos Anastasiadis devamla “çok sayıda yerleşik bulunuyor olması, olumlu oy, askerin ve garantörlük haklarının daimi kalması talebi dikkate alındığında, bu içeriğe sahip bir çözümün muhtemel kabulünün Kıbrıs’ı Türkiye’nin tebaası veya mandası haline getireceği anlaşılır. Dolayısıyla belgeler tek başına anlatıyor” ifadesini kullandı.
AKEL, DİSİ ve EDEK de tutanaklarla ilgili açıklamalar yayımladı.
AKEL, Anastasiadis’in yukarıdaki değerlendirmesi üzerine yayımladığı açıklamada “Genel Sekreter’in Crans Montana görüşmeleriyle ilgili notlarını iç cephede kimin nasıl yorumladığının o kadar da önemi yok. Belirleyici önemde olan, BM’nin ve Genel Sekreter’in müdahillerin Crans Montana’daki duruşunu nasıl değerlendirdiğidir” vurgusunu yaparak, özetle şu görüşü ortaya koydu:
“Guterres, Crans Montana sonrasında yayımladığı raporunda Başkan Anastasiadis’i, tarihî bir çözüm fırsatının kaçırılmasındaki suç ortağı yapıyor ve tavırları nedeniyle Türkiye de dâhil, garantör güçleri övüyor. Keza, basına da yansıyan notlar Başkan Anastasiadis’in garantilere ve müdahale haklarına son verilmesi tartışmasıyla ilgili anlatısını doğrulamıyor, aksine! Genel Sekreter Anastasiadis’in Crans Montana çöküşünün suç ortağı olduğunu düşünürken uluslararası toplum bu değerlendirmenin ardında saf tuttuğunda, Müzakereci Andreas Mavroyannis’in de saptadığı gibi, Kıbrıs Rum tarafının neden uluslararasında itibar ve inandırıcılık sorunu olduğu anlaşılabilir.”
DİSİ de AKEL’in bu açıklamasına karşılık AKEL’i “Crans Montana’da olanlar konusunda Türkiye’ye hiç dokunmayıp Anastasiadis’e ve Kıbrıs Rum tarafına pervasızca saldırmakla” suçladı. AKEL’i sürekli olarak Anastasiadis’i suçlu çıkarmaya çalışmakla suçlayarak, maksadını soran DİSİ “Başkan Anastasiadis düşman değil ve AKEL’dekiler bunu artık anlamak zorunda” vurgusunu yaptı.
DİKO ise Anastasiadis’i “her şeyi yönetim başlığının altına koymak, hiçbir karşılık almamakla birlikte Türkiye’nin iştahını açmakla” suçladı. Türkiye’nin asker ve garantilerde ısrar ederek “müzakereleri torpillediğini” iddia eden DİKO “bugün bize imkânsızı olduracağını söyleyen Genel Sekreter de Türkiye’ye teşekkür ederken çöküşten Kıbrıs Rum tarafını sorumlu tuttu” ifadesini kullandı.
EDEK, Genel Sekreter’in çerçevesinin “ özlü müzakerelere zemin olamayacağının” birçok kez teyit olduğu görüşünü paylaştığı açıklamasında “Kıbrıs Cumhuriyeti, sorunun özü de olan, uluslararası yönünün görüşülmesi için Kıbrıs sorunu için bir Uluslararası Konferans çağrılması talebinde bulunmalı” dedi.
Fileleftheros, haberi “Crans Montana’nın Gölgesinde… Fileleftheros’un İfşaatları Vesilesiyle 2017 Çöküşü İle İlgili Tartışmalar Yeniden Alevleniyor” başlığıyla aktardı.