Yüreğimiz, yurdumuzdur.
Yüreğimiz yaralı…
***
İki evladının yanı başında bir anneyi, bir gazeteciyi, tertemiz bir insanı, ortada hiçbir sebep yokken ve tam da psikolojik zulümle 19 saat gözetime alıyorlar.
Ne kendi ülkelerine kabul ediyorlar bizi…
Ne de izin veriyorlar, dünyaya doğrudan açılmamıza...
Ercan Havaalanı’nın Birleşmiş Milletler gözetiminde doğrudan uçuşlara açılmasını görüştürmüyorlar bile!
“Türkiye’ye geleceksiniz” diyorlar.
Gidince de geri gönderiyorlar.
Tutsaklık bu!..
Kuşatma!..
***
Aysu, daha birkaç sene evvel “Kıbrıs Türk Mücahidinin Sesi”ni yönetiyordu.
Ne ilginç bir tesadüf, önceki gün, “Bayrak” denen kurumun son iki müdürü, ikisi de kadın, ikisi de gazeteci, ikisi de nezaretteydi.
Demokrasi dışı bir müdahale sonucu yaralıydı ikisi de…
Biri müdahaleye karşı koy(a)madığı, bir diğeri bunu deşifre ettiği için!
***
“Vize şartlı giriş” istiyor Türkiye, Kıbrıslı düşünürlere…
O “vize”yi de vermiyor.
Tam bir korku iklimi dokuyor, tahakkümle yönetiyor.
Bir süre önce yine yazmıştım…
Türkiye’ye gitmeyiniz ve size zulmetmeleri için imkan vermeyiniz lütfen!
Ercan Havaalanı’na gidenleri uyarmak gerekiyor aslında:
“Dikkat ediniz! Seyahat ettiğiniz ülkede demokrasi yoktur ve sizi geri gönderebilirler.”
Dünyaya deşifre etmeliyiz, adanın kuzeyine kapana kıstırıldığımızı, başka çaremiz yok.
Dünya Demokrasi Endeksi’nde 103’üncü sırada bir ülkeden ne bekliyorsunuz?
Freedom House'un Dünya Özgürlük Raporu'nda notu 100 üzerinden 32, Uganda ve Haiti gibi "Özgür Olmayan Ülkeler Kategorisi"nde...
***
Önceki akşam Girne Düşünce Derneği’nin paneline gittim.
Avrupalı parlamenterimiz Niyazi Kızılyürek konuşmacıydı ve salon tümüyle doluydu.
İnsanlar yüzünü Avrupa’ya dönmeye başladı yeniden…
“Soydaşlıktan yurttaşlığa geçemedik” diyordu Niyazi hoca.
Ne 74 öncesi, ne de sonra…
“KKTC” yurttaşlığına yönelik muamele ortada!
Tek tanıyan ülkenin tavrı bu…
Ne kalıyor geriye?
Bir Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığı…
Çok güzel anlattı hocamız, “Evrak Yurttaşlığı” diyerek…
Kimi bireysel haklar var ama ötesi yok!
Bir de Avrupa Birliği…
Toplumun bilincini bozmuşlar ve Avrupalı kimliğimizi unutturuyorlar.
Kıbrıs ve Avrupa Birliği yurttaşlığına sahip kimseyi istemiyorlar zaten…
Hepimize köhnelik, vasatlık, sıradanlık dayatıyorlar.
Dünyanın kapılarını kapattıkları bu toplumu kendi kapılarından da kovuyorlar.
Kıbrıs’ı mülkleri görüyorlar çünkü...
Kendilerini de “sahip.”
***
Yüreğimiz, yurdumuzdur.
Yüreğimiz yaralı…
Yine de yenilmeyeceğiz elbette…
Direneceğiz…
Boynumuzu bükmeden…
Soydaşlıktan yurttaşlığa geçerek...