Kuzey Kıbrıs’ta herkesin bildiği sır: Kurulacak olan yeni hükümet UBP-HP Ortaklaşması’dır. Uzun süren sancılardan sonra Özersay ve HP bu hükümeti doğurdu… Çanağı Denktaş ve DP’nin başında kırmaya çalışırken, Özersay’dan olma, ‘Toparlanıyoruz Hareketi’nden doğma HP kendi başında kırdı çanağı…
Senaryoda yazıldığı gibi, yeni hükümeti kurma görevi UBP’nin başkanı Tatar’a verildi; o da tüm partilerle temasını çarçabuk yapıp hükümeti kuracağı ortağı HP ile ayrıntıları konuşmak üzere görüşmeye başladı… UBP’ye göre HP ile toplanıyorlar, HP’ye göre UBP ile toparlanıyorlar… Pazarlık güçlerini yükseltmek için kamuoyuna yönelik «İlla ki UBP-HP hükümeti olacak değil, anlaşamazsak herkes yoluna» mealinden açıklamalar yapıyorlar ama kaçarı yok; emir büyük yerden ve ortaklaşacaklar…
Mevcut meclis aritmetiği aslında istikrarlı hükümetler için uygun değil… O parti - bu parti milletvekili sayıları toplandığında mecliste rahat bir çoğunluk hesabı çıkar ama işin pratiğine gelindiğinde o parti - bu partinin hükümet uyumu sorunu var; bir de sağ partilerde milletvekillerinin bakan olmak arzusunun şiddeti hükümeti oluşturmaya ve sürdürmeye hep tehdit olmuştur. Dolayısıyla, bu meclis aritmetiğinden istikrarlı bir hükümet çıkma olasılığı çok düşük. Zaten hükümetlerin ortalama ömrü 14 ay, yani en fazla Cumhurbaşlanlığı seçimlerinin tamamlanmasına kadar gidecek. Hele ki cumhurbaşkanlığı seçimini Özersay kazanamazsa, hele ki ikinci tura bile kalamazsa, hükümet 14 ayı da zor bulur; erken seçim kaçınılmaz olur.
Şimdi kurmaya çalıştıkları UBP-HP hükümeti ne vaat ediyor?! Gökyüzü sınır; seçmen ne isterse vaat listesinde olacak… Öyle bir hükümet programı yazılacak ki, Kuzey Kıbrıs’ın tüm ekonomik ve sosyal kesim ve kesitlerine harikalar yaratılacağı söylenecek bir program metni olacak… Hükümeti oluşturacak olan UBP’nin söz verip de yapmama özelliği şahitli ıspatlı bilinen bir gerçek… Hükümetin küçük ortağı HP’nin ise söz söyleyip de aksini yapma tarzında geliştirdiği geleneğini bozacağına dair bir ipucu yok… Dolayısıyla, hükümet metni halkın tüm kesim ve kesitlerinin kendini vaatlere boğulu bulacağı bir program olacak ama uygulamada halkın tüm kesim ve kesitlerinin bunalımlarda boğulacağı icraatlar yaşanacak.
Kıbrıs sorunu bağlamında ise, henüz görüşme sürecinin başyacağaına dair bir emare olmadığı için çok da derine dalacak değilller; ancak masa kurulacağına dair bir gelişme olursa, süreci baltalamak için ellerinden geleni ardlarına koymayacaklar. Hele ki Özersay bu yönde önde giden olacak… Kıbrıs Türk tarafının tezlerinde ray değiştirmesi gereğinden başlayarak, bir türlü ayrıntısını veremediği ‘Özel İlişkiler’ çözüm modelini ortaya atarak ve hala daha sürecin başlamasını engelleyemezse, cumhurbaşkanlığı seçimlerine çok yakın bir tarihte süreci başlatmanın yanlış olacağını çünkü yeni cumhurbaşkanı kendisi olacağını iddia ederek bu süreci devam ettirmeyeceğini dahi söyleyebilecek. Bütün bunları ayan beyan söylemese dahi, mealini anlamamak için aptal olmak gerekecek… Kıbrıslı Türkler de aptal sınıfında değil…
Bu hükümetin oluşumuna hayat öpücüğünü verecek kişi de KKTC’ye geldi, TC Cumhurbaşkan Yardımcısı Fuat Oktay… Bir türlü imzalanmamış KKTC – TC mali protokolünün TC tarafı muhatabı… Şimdi Tatar ve Özersay’a «Uzun etmeyin, bitirin ortaklaşmayı da protokolü de imzalayalım» diyecek belki de… Ama imza herşey değil ki!... Nakit akışı olacak mı? Esas konu bu… Nasıl ve ne kadar olabilir ki?! Türkiye’de de para yok, olan kuruşu İstanbul Büyükşehir Belediye seçimini kazanmaya harcayacaklar… UBP-HP hükümetine de Hakan Peker’in «Hey Corç versene borç, Olmaz Maykıl bende de yok» şarkısını göderecekler… Türkiye’de sıkı para politikasına girilmiş bir durumda, protokolde yazıldı diye para mı verilir; Türkiye ekonomisinde katma değer yaratacak o kadar üretim faaliyeti varken KKTC’ye mi verilcek paralar?!… «Alın da idare edin» babından, serum gibi damlaya damlaya verecek ama UBP-HP hükümetinin yarattığı «Bu hükümet Türkiye’den parayı alır» havası da boşa çıkacak…
Son nokta… HP’de de UBP’de de milletvekilleri şimdiden bakanlık için baskı yapmaya başladı. HP’li milletvekilleri iki eski bakanın yeni kabinede olmaması üzerine yoğun çalışıyor. UBP’de ise başkanın dışındaki yirmi milletvekili de bakan olmak istiyor; arzularını gerçekleştirmek için de baskı ötesi, tehdit öncesi tavırlar var…
Ve bütün bu olgulara bakıldığında, böyle bir rahimden doğacak hükümet sağlıklı olmayacağı gibi, uzun da yaşayamayacak… Hayıf Kıbrıslı Türklere… Vebali HP’ye...