Geçen hafta sonu yaşanan skandal zaten topal ördek durumunda olan UBP-HP koalisyon hükümetini de bitirdi.
Henüz iki parti de hükümeti resmen bitirme cesaretini gösteremedi. Ama bu olaydan sonra bu koalisyon hiçbirşey olmamış gibi devam edemez.
Skandal ortaya çıktıktan sonra bazı kesimler “bir bakanı kurban” istedi. Kimileri bir yetmez, en az iki “kelle” istedi.
Hükümetin HP kanadı adaşım Ünal Üstel’in görevden alınmasını, ya da soruşturma açılmasını talep etti. UBP çevreleri ise “bir sizden, bir bizden” diyerek HP’ye prim vermedi.
Bunun üzerine dünkü meclis oturumuna katılmayan HP’li bakanlar öğleden sonra MYK toplantısı yaptı. Toplantı bitti. Karar açıklanmadı. Benim bu yazıyı kaleme aldığım ilk akşam saatlerinde hala HP’nin MYK kararı açıklanmamıştı.
Benim bunca yıllık siyasi tecrübeme dayanarak bu hükümetin fiilen bittiğini söyleyebilirim.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, cumhurbaşkanının ansızın seçimi 11 Ekim’den, 16 Ağustos tarihine çekme önerisi ve iktidar koltuklarının sıcaklığı şimdilik bu hükümeti resmen sonlandırmayabilir.
Ancak fiilen bu yapı uzun süre ayakta kalamaz.
İki parti de şu anda “koalisyonun ipini çeken ben olmayayım, bozacaksa karşı taraf bozsun” noktasındadır.
Koalisyonda esas olan güvendir. Bu bütün ortaklıklarda böyledir. Güven duygusu ortadan kalkınca ne kadar çabalarsanız çabalayın hiçbir ortaklık yürümez, yürüyemez.
Erken Cumhurbaşkanlığı Seçimi
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı dün katıldığı bir TV programında pandemi nedeniyle 6 ay ertelenen ve 11 Ekim’de yapılacağı açıklanan cumhurbaşkanlığı seçiminin 16 Ağustos tarihine çekilmesini, olası 2.inci turun da 23 Ağustos’da yapılabileceğini söyledi.
Bu önerisini görüşmek için de parti başkanlarını bugün saat 16.00’da toplantıya çağırdı.
Bu toplantıdan ne karar çıkacağını bilmiyorum. Cumhurbaşkanı önerisinin gerekçesi olarak “bu ülkede 2 aydır yeni korona vakası görülmediğini ama 1 Temmuz’da sınırların açılmasıyla birlikte yeni vakalar görülebileceğini, belki ikinci dalganın geleceğini” söyledi.
Bence de bu açılmadan sonra yeni korona vakalarıyla tanışabiliriz. Ama bu gerekçeyle cumhurbaşkanlığı seçiminin erkene çekilmesi ve 16 Ağutos’da yapılmasını anlamadım.
Yeniden korona vakalarıyla tanışacaksak bu 1 Temmuz’dan hemen sonra başlayabilir. Bu durumda 1 Temmuz’dan 46 gün sonra belki de biz ikinci dalgayla boğuşuyor olacağız.
O nedenle Akıncı’nın seçimi erkene çekme gerekçesi beni tatmin etmedi. Akıncı’nın başka gerekçesi var mı bilmiyorum. Varsa da bunu açıklamayı elbette istemez.
İkincisi toplum henüz seçim modunda değil. Korona krizi henüz sonuçlanmadan, ekonomik kriz insanımızı koronadan beter etti. Ekonominin çarkları durdu. Devletten maaş alanlar dışında kalan birçok emekçi evine ekmek götürmez durumdadır.
Bu ortamda sıradan yurttaşların seçim gailesi yoktur. Siyasilerin bu yöndeki gaileleri de onları hiç ama hiç ilgilendirmez. Bu nedenle sandiğa gitme oranı büüyk oranda düşecektir.
Üstelik Ağustos ayı bu ülkenin en sıcak ve bunaltıcı ayıdır. Bu nedenle Kıbrıs’ın güneyinde her yıl Ağustos ayında bütün işyerleri kapanır ve ülke topyekün tatile çıkar.
Bu ortamda sayın Akıncı’nın erken seçim gailesini anlamadım. Umarım siyasi parti başkanları bu öneriyi geri çevirir.