Cuma günü toplanacak UBP Parti Meclisi'nden çok sert bir karar çıkmasını ve hükümetten çekilmesini bekleyenler vardı.
Böyle bir hava yaratılmıştı.
UBP'nin CTP ile hükümet kurduğu günden beri (daha doğrusu kabine açıklandıktan itibaren) sürekli bu hükümetin bitmesinden yana olanlar vardı.
Herkesin bildiği bir 'sır'dı bu: Bakan olamayan eski bakanlar başta olmak üzere, bazı UBP ileri gelenleri bir alt üstlük umuyor, peşisıra bir koltuk kapmayı planlıyordu.
Konu bu kadar basitti.
Ne yazık ki öyle...
Ne ideoloji, ne siyaset farkı...
Şahıslara ve de kişisel hedeflere, hırslara endeksli bir siyaset anlayışı hakim bu ülkede, özellikle de sağ kulvar siyasilerde...
***
Bu ahval ve şerait içerisinde 'su' meselesi yüzünden UBP'nin hükümeti bozup bozmayacağı yönünde bir beklenti baş göstermişti.
Sunat Atun ve Kemal Dürüst de hafta içinde 'sertçe' açıklamalar yaparak ne denli 'sert' olduklarını dünya aleme duyurmuş, CTP Parti Meclisi'nin hükümet işlerine karışmasına tepki koymuşlardı.
"Bu iş böyle gitmez"di vallahi!
"Çekilirler giderler, hükümeti bozarlar"dı alimallah!..
Şakaları yoktu asla...
Dirayetliydiler, öyle koltuk-moltuk heveslisi değillerdi.
Bozarlardı koalisyonu, dönerlerdi sine-i millete...
O kadar olurdu!
DP de hazır kıta, beklemedeydi nasıl olsa...
Hem 'milli cephe' avuç ovuşturuyordu bu işe...
Ve an geldi: UBP Parti Meclisi toplandı.
Gök gürüledi, şimşek çaktı, yer demir gök bakır oldu...
***
Bitti toplantı, çıktı basının önüne Hüseyin Özgürgün...
Açtı ağzını, fakat yummadı gözünü...
Sakin sakin okudu Parti Meclisi kararını...
Dedi ki "Çarşambaya kadar süre..."
Kime?
Başbakan'a... "O çözecek bu işi..."
Ala!..
Ömer Kalyoncu'ya ciriledi topu yani...
"Al, topu çevir, şut at ve gol yap!"
Nasıl bir gol olsun?
Ayakla mı, kafayla mı?
Fark etmez...
Kornerden mi, faulden mi?
Nasıl olursa olsun...
Penaltı mı, kendi kaleme mi?
Sen bilirsin...
Oooo...
Ne geniş bir tolerans!..
Böyle topu herkes gole çevirir!
Ya gol olmazsa? Atamazsa Kalyoncu?
Eh, o zaman bakacağız duruma...
***
UBP Parti Meclisi kararının 'karikatürü' bu...
Çizgilerle anlatılsa, daha da komik olur tabii!
Lakin bu şekli de pek keyifli...
O çok 'sert karar' beklentisi içinde olanlar bozuldu tabii bu işe...
Özellikle alt üstlük bekleyenler...
Koltuk kapmak isteyenler...
Ve milli cepheciler...
Ama UBP'den başka bir karar beklemek hayaldi.
Zira bu meclis aritmetiğinden 26'lı UBP-DP koalisyonu çıkar matematiksel olarak da, politika bilimi buna pek ihtimal vermez.
Bugün hükümet bozulsa, çıkacak en olası hükümet CTP-DP olur. Ya da yeniden CTP-UBP...
Üstelik su konusunda 'Ankara'ya kafa tutmuş' bir CTP, her koşula 'evet' diyenler karşısında ciddi bir halk desteğini sağlamışken, CTP'siz hükümet zor olur. Olsa da 'su' konusunda zor adım atabilir.
Çünkü CTP kötü yönetilen bir süreç olsa da, günün sonunda 'su'yu halkın tartışmasına, sivil toplumun sahiplenmesine açtı.
Kanımca UBP kurmayları da bunu gördü, okudu ve bu yüzden 'hükümeti bozmak' yerine topu Ömer Kalyoncu'nun ayağına cirilemeyi tercih etti.
Hem de "Su konusunda Türkiye'yle uzlaş da nasıl istersen uzlaş. Hiç itirazım olmaz" gibi, siyasi literatüre geçmeye aday bir 'tavırsızlık' örneğiyle!..