1974’teki Türk ordusu müdahalesi tarihe ‘Ayşe tatile çıksın’ şifresiyle yazıldı.
2020 seçimlerindeki müdahale de galiba ‘UBP tatile yollandı’ diye hatırlanacak!
Ersin Tatar’ı ‘Saraylı’ yapmanın bedelini UBP fazlasıyla ödeyecek gibi görünüyor. Toplum zaten ödedi, ödüyor, ödemeye devam da edecek.
Zira demokrasinin çarkına sokulan çomak her alanda tahribata yol açtı. Düzelmesi kolay olmayacak.
Geçen hafta yapılan oylamada Meclis Başkanı seçilemeyen ve sadece 13 vekilden oy alabilen Resmiye Canaltay’ın yeniden aday gösterilip gösterilmeyeceği, ikinci kez aday olmayı kabul edip etmeyeceği, eder ve gösterilirse seçilip seçilmeyeceği merak ediliyordu.
O günün ertesinde bu köşede şöyle bir de bölüm vardı: “(Canaltay) ikinci bir kez yeniden aday gösterilir, kendisi kabul eder, bu sefer seçilecek oy miktarına erişir mi bilinmez. Ama şu açıkça görülüyor ki bu ‘kavga’ burada bitmeyecek…”
Nitekim bitmedi. Canaltay dün ilk turda 23 oya kadar çıkabildi. İkinci raundda ise adeta nakavt oldu. 27 ret oyuyla dünkü seçim süreci de bitmiş oldu.
İş Meclis Başkanı’nı seçememekle de bitmedi. Zaten azınlık olan hükümet de fiilen düştü. Zaten kendi vekillerini idare edemeyen Ersan Saner de anında kürsüye çıkıp ‘erken seçim’ çağırdı.
Daha zorla ve 3 vekilin entrikasıyla aldığı ‘güven oyu’ dün itibarıyla ‘güvensizlik oyu’na dönüştü.
Seçim süreci başlamış oldu. Şimdi öncelikle ‘tek bölgeli’ seçim yasası ellenecek, Yüksek Seçim Kurulu’nun da istekleri doğrultusunda yeniden düzenlenecek ve peşinden de seçime gidilecek.
***
Nasıl ki bozulan doğa iklim değişikliğini, sel baskınlarını, kuraklığı ve kıtlığı getiriyor yeryüzünde, siyasetin doğası da bozulunca bakın neler neler oluyor.
‘Tatile yollanan’ sadece UBP midir, o da meçhul tabii de daha bütün sonuçlarını da görmüş değiliz.
Resmiye Canaltay mesela bu işten en fazla mağdur olan siyasetçidir. “Keşke ikinci kez adaylığı kabul etmemiş olsaydım” diye pişmanlık duyuyordur şimdi muhtemelen…
Ersan Saner de “Keşke Resmiye hanımda ısrarcı olmasaydım” diye iç geçiriyor olabilir.
Lakin kimi aday gösterseydi sonuç değişmeyecekti gibi görünüyor. Zira sorun UBP içinde… Ve asla Zorlu Töre ile sınırlı değil.
Bunu geçen haftaki oylamadan sonra da anlamadı, anlamak istemedi Saner. Parti disiplininin bitişi Ankara’nın seçimlere ve de peşi sıra kurultaya müdahalesiyle başlamıştı.
Mesleği mimarlık olan Saner de o süreçlerin ‘mimarı’ oldu. Başkasının çizdiği ‘proje’nin altına imza attı, sahiplendi. Ne uğruna?
Bir koltuk –pardon- iki koltuk uğruna…
Oturdu da…
Ama ne birine tam oturabildi, ne öbürüne…
Adeta Ankara tarafından ‘atama’ yöntemiyle elde ettiği Başbakanlık da, parti başkanlığı makamı da daha başlamadan bitme noktasına geldi.
Canaltay’a 27 ret oyunun çıktığı dünkü ikinci tur seçim sonrasında Saner’in çektiği ‘erken seçim’ resti muhalefete değil, aslında kendi vekillerine yönelik bir hareketti. Bir de hükümet ortaklarına…
‘Ayşe’nin tatili’ ne zaman bitecek bilinmez ama UBP’nin de yollandığı ‘tatil’den öyle kısa sürede dönebileceğini pek sanmıyorum doğrusu…