“UBP’de sonun başlangıcı KTHY’dir…”

Eski UBP Genel sekreterlerinden, bakan, milletvekili Süha Türköz, UBP’de “sonun başlangıcının” Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın iflas süreci olduğunu savunarak, “KTHY’nin kapatılması sağlıklı bir adım değildi. Çok rahatlıkla çözümlenecek, şirket ayakta kalaca

Eski UBP Genel sekreterlerinden, bakan, milletvekili Süha Türköz YENİDÜZEN’e sağın geldiği noktayı yorumladı
 

Ayşe GÜLER

Eski UBP Genel sekreterlerinden, eski bakan, eski milletvekili Süha Türköz, şu anki koalisyon hükümetinin yeni bir oluşum olmadığını hatırlatarak, “93’lü yıllarda da bu oluşum vardı. 2004’te de bu oluşum vardı” dedi.
Türköz, söz konusu dönemlerin “kalfalık” olarak kabul edilirse, hükümetin “ustalık dönemini” yaşaması gerektiğini vurguladı.
YENİDÜZEN’e konuşan Türköz, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

2003 yılında UBP Genel Sekreteri olarak siyaset yaşamını sonlandıran Türköz, son günlerde ülkede yaşanan konulara değindi.

Hükümeti oluşturan partilerin geçmiş yıllarda da Meclis’te olduğunu, halkın sorunlarını çok iyi bildiklerini ifade eden Türköz, ortaya attıkları çözüm önerileri ve eleştirilerin “sözde” kalmamasını istedi.

Türköz, şu anda “sağda birliğe” ihtiyaç olmadığına dikkat çekerek, UBP ve DP-UG arasında fikir ve düşüncede “farklılık” görmediğini, sadece üslubun farklı olduğunu dile getirdi.

Türköz, “Birlik, kendiliğinden oluşur. Ama şu anda ben bu durum için bir neden görmüyorum. İki parti kendi kadrolarını oluşturmuştur. Ufukta bir ihtiyaç yoktur” dedi.

Türköz, siyasette cambazlık yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, “Dünün güneşi ile bugünkü çamaşırı kurutamazsınız “şeklinde konuştu.

“Parti Meclisi genel sekreteri görevden alabilir”

UBP Tüzüğü’ne göre, genel sekreterinin Parti Meclis tarafından belirlendiğini belirten Türköz, görevden almanın da Parti Meclisi tarafından yapılabileceğini söyledi.

Türköz, “görevden alınması için genel sekreterin ille bir suçu ya da kusuru olması gerekmiyor” diye konuşarak, “UBP’ deki süreç doğru çalıştı. Parti Meclisi, genel sekteri görevden aldı ve aday talebi oldu” dedi.
Bu konunun yargıya taşınmasının bir şey kazandırmayacağını, aksine kamuoyunda rahatsızlığa neden olacağını da belirten Türköz, eski genel sekreter Necdet Numan’ın bu konuyu yargıya taşımasında hiçbir yasal dayanağı olmadığını savundu.

***


“Milletvekili transferler, yasalarla engellenmemeli”

Siyasal Partiler Yasa Önerisi ile ilgili de değerlendirmede bulunan Türköz, İlgili kişi parti değiştirdiği ya da yeni bir partiye girmesi durumunda devletin yaptığı yardımların kısıtlanabileceğini söyledi.

Türköz, milletvekili transferin yasalarla engellenmemesi gerektiğini kaydetti.

Türköz, Anayasa’da siyasal parti değişikliklerinin “serbest” olduğunu belirterek, siyasal partilerin aday saptarken işin ehli, güvenilir kişileri seçmeleri gerektiğini ifade etti.

“Yasalarla kendi seçtikleri arkadaşlarının başka partilere gitmelerini önlememeleri gerekmektedir” şeklinde konuşan Türköz, bu konuda engel konulmasının doğru olmadığını savundu.

Türköz, söz konusu durumun vatandaşların gözünde “suç” olduğunu kaydederek, “Anayasal maddesi orada duruyor. Eğer anayasayı değiştirirseniz bu durum olur. Bu durum kişinin özeli ile ilgili bir durumdur” dedi.

Siyasi partilerin aday belirlerken özen göstermesi gerektiğini dile getiren Türköz, bununla birlikte belirtilen kişilerin aldığı yardımların kısıtlanabileceğini kaydetti.

Türköz, bu durumun siyasete olan güveni sarstığını ancak partilerin kendi tüzüğünde söz konusu noktaya yönelik tedbirler alabileceğini dile getirdi. 
“Hukuk devletinde her şey hukuka bağlanamaz. Kişinin kendine has temel hak ve özgürlükleri vardır. Bu da onlardan bir tanesidir” şeklinde konuşan Türköz, partilerin kendisini sorgulaması gerektiğini dile getirdi.

Türköz, siyasi partilerin mali denetiminin Sayıştaylık yardımıyla Anayasa Mahkemesi tarafından yapılmasının doğru ve gecikmiş bir karar odluğunu söyledi.

***


“Kota koymak, çözüm değil”

Kota getirilmesine yönelik yapılan değişiklikle ilgili de değerlendirmede bulunan Türköz, bu durumun partinin iç düzenlemesine bırakılması gerektiğini kaydetti.

Türköz, “aydın bir ülkeyiz. Bunu yasayla getirmek yerine, bir alt yapıda düzenlenmesi gerekiyor” şeklinde konuşarak, “siyasi partiler bunu yapacak. Aksi taktirde yasayla gelse dahi, toplum benimsemezse bir şey olmaz” dedi.
Ülkedeki siyaset alanının erkek adayların için daha “müsait” olduğunu vurgulayan Türköz, bu durumun kültürden gelen bir şey olduğunu söyledi.

Türköz, “siyaset, kulüpte, kahvede yapılır. Erkeklerin bulunduğu mekanlarda yapılır. Biz siyasetin sivil toplum kuruluşları eli ile yapmaya daha alışmadık” diye konuştu.

Söz konusu durumun partiler ve toplum tarafından “benimsenmesi” gerektiğini söyleyen Türköz, “kota konulması yasayla düzenlendiğinde bence arzu edilen noktayı görmeyeceksiniz. Yüzde 70’de kota koyarsınız ama parti bunu özendirmeyecekse, parti tabanı bu adayları seçmeyecek ” dedi.
Türköz, siyasi partilerin aday belirlerken en az yüzde 40 kadın, yüzde 40 erkek kotasının konulmasının çözüm olmadığını savundu.

***


“UBP’deki sonun başlangıcı KTHY’dir”

Türköz, UBP’de yeni bir kadrolaşma hareketinin başladığını ifade ederek, partinin kendi geçmişiyle hesaplaşması gerektiğini kaydetti.
UBP’nin bir sene kurultay sürecinden çıkamadığını dile getiren Türköz, bu durum nedeniyle kişiler arasında kutuplaşmalar yaşandığını söyledi.
Türköz, “o dönemde Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun partiye içten bir müdahalesi oldu” diye konuşarak, partinin seçimlerdeki oy kaybını kurultay sürecine ve idaredeki başarısızlığına bağladı.
Başarılı bir yönetimin sergilenmediğini ifade eden Türköz, “tüm kuruluşlar ayaktaydı. Buna kamudaki bazı kuruluşlar da eklendi” dedi.
Türköz, UBP’de “sonun başlangıcının” Kıbrıs Türk Hava Yolları olduğunu savunarak, “KTHY’nin kapatılması sağlıklı bir adım değildi. Çok rahatlıkla çözümlenecek, şirket ayakta kalacaktı” şeklinde konuştu.

***


“İlahiyat Koleji siyasi bir adımdı”

İlahiyat Koleji müfredatının Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlemesi gerektiğini vurgulayan Türköz, eğitim gibi ciddi bir konun başka bir “kitlenin” egemenliğine verilemeyeceğini kaydetti.
Türköz, “orada bizim eğitim sistemimiz dışındaki eğitimi kimse kabul etmez” şeklinde konuşarak, atılan adımın siyasi bir karar olduğunu vurguladı.
“Ortadan kaldırmak yerine düzenleme yapmak gerekir” diye konuşan Türköz, bu konunun toplumu “ayrıştıran” hususlar olduğunu dile getirdi.
Türköz, din ve milliyet konusunun fazla tartışılmasının önemine değindi.
Bu konuda karar alınırken, geçmiş iradenin gerekli özeni göstermediğini savunan Türköz,  şimdiki hükümetin “ben bunları kaldırıyorum” şeklinde tavır sergilemesini beklemediğini söyledi.

***

“Halkın desteğini yitiren hükümetler ileriye gidemez”

Türköz, halkı rahatlatacak adımların çok hızlı bir şekilde atılmasının önemine değinerek, aksi halde hükümetin 100 günlük süresi dolmadan tartışmaya açılacağını söyledi.
“İnsanlar bir beklenti içerisindedir. Zaten şu andaki oluşum bir beklenti sonucudur. İrade bu şekilde yansımıştır. Başa gelen hükümet yeni değil, sıfırdan başlamıyorlar” şeklinde konuşan Türköz, “halkın sorunları çözülmezse, ‘ bu hükümet beklentilerimizi cevap verecek bir model değil, bizi yarına taşıyamayacak’ düşüncesi içerisine girebilir” dedi.
Türköz, halkın desteğini yitiren hükümetlerin fazla ileriye gidemediğini savundu.


“Partilerin gündemi geçmişle hesaplaşmak”

Türköz, 28 Temmuz seçimlerinde beklentinin fazla olduğunu, ülkede siyasi ve ekonomik kriz olduğunu, parlamentoda istikrar olmadığını söyledi.
Seçimden sonra vatandaşlardaki ortak görüşün, “ülkeye istikrar gelmesi, siyasi ve ekonomik sorunlara çözüm arayışlarının hızlanması” yönünde olduğunu belirten Türköz, parlamentoya istikrar geldiğini kaydetti.
Türköz, ekonomik, siyasal ve sosyal yönden sorunların halen devam ettiğini belirterek, hükümetleri eleştirirken, 100 gün esas alınır. Bunu beklemek gerek. Ama şu andaki söylem ve çalışmalardan belli oluyor ki hala geçmişle hesaplaşmalar gündemdedir “dedi.

***


“Parti içindeki yangınları bıraksınlar”

Partiler içinde “yangınların” devam ettiğini, partilerin belirtilen konuya odaklı olduğunu söyleyen Türköz, hükümetin de söz konusu durumun dışında olmadığını kaydetti. 
Türköz, partilerin bu gündemlerini bir an önce bırakarak, ülkenin sorunlarına yönelmesi gerektiğini ifade ederek, geçmiş eleştirirken, söylem ve yapılanlarla uğraşmak yerine yeni düzenlemeler ile hareket edilmesine dikkat çekti.

“Vatandaş ve devlet karşı karşıya gelmemeli”

Bakanlar Kurulu kararlarında geçmişe ait hesaplaşmaların söz konusu olduğunu belirten Türköz, “gerek geçici istihdamlar, üreticilerin beklentileri, belli odaların gündeme taşıdığı konular gündemde. Ama sonuç bir şey yok” şeklinde konuştu.
Türköz, vatandaşların devlet ile karşı karşıya gelmemesi gerektiğini ifade ederek, “kişiler hakkını hukukunu bilecek. Devlet de koyduğu kurallar saygı gösterecek. Böyle bir uygulama daha sağlıklı olacak” dedi.


“Beş yıl, bir aylık seçim sürecine sığdırılmaya çalışılıyor”

Seçim yaparken, bunun görev olarak görüldüğünü kaydeden Türköz, “seçmenler, önümüzdeki beş yılı, ülkenin ya da geleceğini sorumluluğunu devrediyor şeklinde hareket etmiyor, sorgulamıyoruz” dedi.
Türköz, seçmenin çok az bir özen göstermesi halinde meclis yapısında ciddi ve iyi bir tablonun ortaya çıkacağını ifade etti.
Siyasi partilerinde beş yılı bir aylık seçim sürecine sığdırmaya çalıştığını belirten Türköz, “hükümet, iktidar içindir ama meclis muhalefet içindir” dedi.

***


“Parti başkanın görev süresi iki dönem olmalı”

Türköz, siyasi partilerin kadroları oluştururken, yapılarında bu duruma özen göstermediklerini ifade ederek, böylelikle meclise giren sayının kalite yönünden daha düşük kalmasına, kişisel hesaplaşmaların Meclis’e taşınmasına neden olduğunu savundu.

Siyasal Partiler Yasası düzenlenirken, parti başkanlarının görev sürelerinin düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Türköz, “bir başkanın görevinin iki dönem olması gerekir. Ayni şekilde bu yasayla kurulların çalışmasını sağlamak gerekir.  Alınan kararların yapılan icraatların başkan ve etrafında oluşan grubun yapmasının ortadan kalkması gerekir “şeklinde konuştu.

Türköz, her partide başkanın daha “ağır” bir konumda olduğunu ifade ederek, tüzükteki yetkileri dışında “ilahi” bir yetkilendirmenin de olduğunu kaydetti.

“Başkan, başbakan olacağı için sorunları çözecek birinci el kişi olarak görülüyor. Fakat Anayasa’da böyle bir yetkisi yoktur. Bunu, partilerin seçilmiş organları kendiliğinden yaratıyor” şeklinde konuşan Türköz, “Bakıyorsunuz, parti içerisinde en yüksekte tepede duruyor.  Bu görüntü hiçbir partiye yakışmıyor” dedi.

Türköz, siyasi partilerdeki başkan yardımcısı, genel sekreter ve genel sekreter yardımcılarının fonksiyonlarının artırılması gerektiğini vurgulayarak, parti başkanının “yüceltmemeleri” gerektiğine dikkat çekti.

Röportaj Haberleri