Sevgili Hasan Hastürer, Kıbrıs gazetesindeki köşesinde, önümüzdeki yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile ilgili bir yorum kaleme aldı…
-*-*-
Hasan Hocam, “… Kamuoyu yoklamaları, yani anketler belki de hiçbir dönemde bu kadar önemli olmadı… Şu an için adaylığı kesinleşen isim yok. Aday olmak isteyen ya da partisi tarafında çok yüksek olasılıkla aday gösterilecek isimler var… Etraftan edindiğim güçlü izlenim, ciddi ve güvenilir kamuoyu yoklaması sonrasında aday belirlenmesine gidileceği yönünde” dedi ve şunu yazdı:
“… Ancak küçük ipucu vereyim. Seçim havasını ve dengeleri değiştirebilecek bir aday için düğmeye ya basıldı ya da basılacak…”
-*-*-
Elbette partiler, aday belirlemek için üyeleri arasında hatta ülke genelinde kamuoyu yoklaması yapar...
Yapabilir...
Yapmalıdır...
-*-*-
Ama, çok güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgiye göre, bizim siyasi partilerde henüz böyle bir hareketlilik olmamasına rağmen, Türkiye’deki “çok önemli” çevreler, özellikle “sağ kanatta desteklenecek aday kim olmalı?” sorusuna yanıt arıyor...
-*-*-
İddiaya göre, Ak Parti çevreleri bir yoklama gerçekleştirmiş...
Yoklama ile ilgili detay alamadım ama şu bilgi benimle paylaşıldı:
“... UBP üyelerinin en az yüzde 35’i, olası bir seçimde, Ersin Tatar yeniden aday yapılırsa kesinlikle oy vermeyecek...”
-*-*-
Bu ne demektir?
Hasan Hoca’nın yazısı ile bendeki bilgiyi birleştirdiğimde ortaya çıkan gerçeğin, “... dengeleri değiştirebilecek bir aday için düğmeye ya basıldı ya da basılacağı ve haliyle bu kişinin kesinlikle Ersin Tatar olmayacağıdır...”
-*-*-
Haaaa, Annan Planı döneminde benzer bir durum söz konusuydu...
Çözümün önünde taş gibi duran Denktaş vardı ve muhalefet “Barra” diye sloganlar atmış, “güle güle” demiş; sonuçta da Mehmet Ali Talat seçilmişti...
-*-*-
Şu andaki gerçek; Tatar’ın misyonunu tamamladığı yönündedir...
Şartlar, Tatar’a kesinlikle “Barra” çekilmesini zorlar durumdadır...
Hatta şu anda bir şekilde kendisine “barra” çekilmektedir...
-*-*-
Tatar tam anlamıyla Türkiye’ye teslimdir... Oturduğu koltuğu dolduramamıştır. Ve partisinden bile en az yüzde 35 destek alamayacağı noktası “şartlara” eklendiğinde, bir dönemle sınırlı olacak görevinin son 11 ayını yaşadığı apaçıktır...
-*-*-
Tatar, çok başarılı bir maliye yöneticisi, çok iyi bir ekonomist, çok faydalı bir hükümet başkanı olabilirdi...
Şartlar ve ne yazık ki koltuk uğruna Türkiye’nin iki üç dilbandisine mutlak teslimiyeti, “en başarısız Cumhurbaşkanı” sıfatını kazanmasını getirmiştir...
Üzüldüm!
-*-*-
Barra!
Barra kelimesi Maltalıların dilinde “dışarı” demektir...
Bizim dilimize de girmiştir...
Belki de MaltalıTempler Şövalyeleri’nden dilimize miras kalmıştır.
“Çekil git” anlamı taşımaktadır...
Zaman zaman hakaret içerdiği de söylenir ancak burada kesinlikle hakaret maksatlı kullanmadığımı açıkça beyan eder, kendisine, bundan sonraki yaşamında başarı ve mutluluklar dilerim...
-*-*-
KKTC’nin 5’inci Cumhurbaşkanı!
“Çok güldürdü bizi vallahi; Allah iyiliğini versin, unutulmaz fotoğrafları var ama özellikle timsah kuyruğu tutup çektirdiği fotoğraf, siyasi tarihimizin dev bir kahramanlığı olarak altın sayfalarda yerini alacaktır...”
-*-*-
Bu arada çok merak ettim; sadece Ak Parti’nin destekleyeceği değil; UBP’lilerin bile oy verebileceği aday kimdir?
Bende bir isim var!
-*-*-
Bu arada ekleyeyim, çok ciddi paraya ihtiyacım var; sürekli piyango bileti alıyorum çıkmıyor...
Sırf örtülü ödenek ve benzer avantajları beş yıl süreyle yiyip yutmak maksadıyla ben de Cumhurbaşkanı adayıyım!
Tamamen duygusal sebeple anlayacağınız!
-*-*-
Şansım yok mu?
Piyango gibi bakıyorum meseleye!
Kazanırsam Türkiye’nin dilbandileri ile kavga edecek değilim ki!
Ne münasebet!
Örtülüyü verin, maaşıma dokunmayın, her şey bedava, mutfak bedava, yeme içme bedava, tatil bedava...
Ak Parti iktidarı devam ediyorsa, alkolü de kestim, hiç bir fotoğrafta viski göremeyecekler, sıkıntı olmayacak!
Cuma namazıysa sorun, her hafta bir camideyim, şimdiden söyleyeyim...
Üstelik münafıkça değil, inanarak!
-*-*-
Kazanma şansım, TC Milli Piyango’sunu veya bizim Devlet Piyangosu’nu kazanma şansından da yüksektir!
-*-*-
Not: Fotoğrafı bugün sabah Sayın 5’inci Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bizzat kendisi paylaşmıştır... Çok mutsuz, üşümüş ve yorgun göründüğünü söylemek zor değil... Umarım anketten haberdar olduğundan dolayı mutsuz değildir...
Bu dava kesinlikle siyasidir!
Güney Lefkoşa’da bugün yine Şimon Aykut’la alakalı mahkeme sürecinin bir oturumunu izledim...
Sabahki oturum...
Zaten öğleden sonra oturum yapma gibi bir plan ya da program yoktu...
-*-*-
Neydi bugün sabahki duruşma?
Savunma, “müvekkilimizle ilgili tüm tanıklar KKTC’de... Tüm belgeler de... Mahkemeye getiremeyeceğiz... Getirebilmek için olası sanık bu kişilere tutuklanmayacakları garantisi veremezsiniz ve bu nedenle adil yargılama olamayacak” iddiasındaydı...
-*-*-
Savcılık ise “adil yargılama mahkeme başlamadan belirlenemez, bitsin da bakarız” görüşündeydi...
-*-*-
Mahkeme bugün saat 11.00’de toplanacak ve “adil yargılama olur mu olmaz mı”ya karar verecekti!
-*-*-
Duruşmadan bir kaç gün önce bir kaynağım, “Simon Aykut’u tutuksuz yargılayacaklar” dedi...
Mahkeme avlusunda dün sabah, bir gazeteci arkadaşa bu konuyu söyledim; “... Mümkün değil, çünkü bugünkü oturumda mahkeme adil yargılama olup olmadığına karar verecek” dedi...
-*-*-
Saat 11.18’de üç yargıç salona geldi...
Beşparmaklar üzerindeki KKTC Bayrağı manzaralı odada mahkeme başkanı kadın yargıç, yaklaşık 25 dakikada, çok hızlı bir şekilde, savunmanın iddiasını reddetti...
-*-*-
Ancak “bana göre” çok sürpriz ve hiç beklenmedik bir gelişme yaşandı...
Savunma tarafı, Şimon Aykut’un sağlık durumunun çok ciddi şekilde kötüye gittiğini belirten, İsrailli doktorların bir raporunu mahkemeye sundu...
Başsavcılık “hapishane doktoru Şimon’un sağlığından endişe duymuyor” gibi bir şeyler söyledi...
-*-*-
Ama mahkeme heyeti, “saat 14.00’te yeniden toplanacağız ve raporla ilgili kararı açıklayacağız” dedi...
-*-*-
Bence beklenmedik, çok ciddi bir sürpriz!
-*-*-
Bu davanın hukuki değil, siyasi olduğunu herkes kabul ediyor...
Demek ki çok ciddi siyasi gelişmeler de oluyor...
Dahası olacak!
Bu mesele Kıbrıs sorununa kadar uzanacak!
-*-*-
Peki mahkeme saat 14.00’te ne karar verdi?
İsrailli doktorların raporlarını Şimon Aykut’u muayene etmeden hazırladıklarını ve savunmanın raporu ispat edemediğini belirledi... Saptadı... Karara bağladı...
13 Ocak 2025’e erteleme verdi...
-*-*-
Şimdi doktorlar Şimon Aykut’u kontrol edecek ve 13 Ocak’ta mahkeme yeniden oturup, tutuksuz mu yoksa tutuklu mu yargılama noktasında kararını verecek...
-*-*-
KKTC yetkililerinin devrede olmadığı apaçık!
Ama çok açık olan bir gerçek var ki, devrede siyasi konular – siyasi konuklar var...
Bu dava kesinlikle siyasidir...
İki taraf değil, daha çok taraf vardır...
-*-*-
Umarım Şimon Aykut’un sağlığı daha da bozulmadan, en adil karar verilir...