Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda kürsüye çıkan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Neden 9 değil, 8’inci oturum” dediklerinin izahını, UBP’nin Meclis Başkan seçimi krizinin en başından anlattı.
Ziya Öztürkler’in 23 kabul, 23 ret ve 3 geçersiz oy aldığı 15’inci seçimin ardından yaşananları anlatan Erhürman, Başbakan Ünal Üstel ile görüştüğünü ve Üstel’in kendisine, “benim biraz zamana ihtiyacım var, 1 hafta sonraki Pazartesi divanı toplayalım, karara göre Meclis’i çalıştıralım” dediğini, kendisinin de “bunu basına açıklayabilir miyim” diye sorduğunu, Üstel’in de “evet” dediğini anımsattı.
Varılan uzlaşıya rağmen 23 Ekim günü Üstel’İn kendisini arayarak, “Biz grup olarak divanı toplamıyoruz, Öztürkler’i Meclis Başkanı ilan ediyoruz, Resmi Gazete’de yayınlayacağız” dediğini ifade eden Erhürman, bu sırada kendilerine yeni bilgi geldiğini kaydetti.
Gelen bilginin, “Meclis hukukçularından, Ziya Öztürkler ile ilgili karar istendiği” yönünde olduğunu ve Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe’den bu görüşü talep ettiklerini belirten Erhürman, “Bu 3 görüşün tarihleri 22’si. Yani Resmi Gazete’de kararın yayınlanmasından 1 gün önce. Sonra hem Ziya Öztürkler hem de Zorlu Töre ile görüştük. Buna rağmen devir-teslim töreni yapıldı” dedi.
Kendini “Meclis Başkanı” ilan eden UBP Milletvekili Ziya Öztürkler’in katıldığı bir TV programında, Meclis hukukçularına işaret ederek, “Seçim gecesi bu 3 hukukçudan sözlü görüş alınmış, 3’ü de ‘geçerlidir’ demiş sonra yazılı görüşü yazarlarken, başlarına 3 ‘yeşil’ elma düşmüş. Bir anda görüşlerini değişmişler. Bunun adı terbiyesizliktir. Yalandır. Açıkça söylüyorum. Biz o görüşlerden yazıldıktan 2 gün sonra haberdar olduk. Ama terbiyesizlik bize ilişkin yalan söylemesine dair değil sadece. Bu 3 hukukçuya ithamda bulunmaktır. Yeşil elma dediğine göre CTP görüştü ve görüşlerini değiştirdi. Bu hem yalandır hem de terbiyesizliktir. Bunu şiddetle reddediyorum. Geldiğinde gözlerine bakıp söyleyeceğim. Bu kadar yalancı adam görmedim” şeklinde konuştu.
Ünal Üstel’in söz verdiği gibi neden divanı toplamadığını sorgulayan Erhürman, “Nedenini biliyorum. Bizzat en baştaki isimden öğrendim. Divandaki üyeleriniz, Ziya Öztürkler’in başkanlığı geçersizdir diye oy kullanacaklardı. Çünkü divandaki üyeleriniz, bu 3 hukukçu görüşü üzerine, ‘hukuka aykırı bir şeyin altına imza atmam’ diyecekti” ifadelerini kullandı.
Erhürman, “Meclis tarihinde 15 turda Meclis Başkanı seçemeyen ve kendini hükümet ilan eden bir yapı yoktur. Olmayan bir şeyi Meclis’in tarihine yapıştırmayın” dedi. Erhürman, 29 milletvekili olduğunu belirten bir yapının 15 turda Meclis Başkanı seçemediği halde hükümeti yönettiğini iddia edemeyeceğini ifade etti. Erhürman, erken seçimin hükümete de fayda sağlayabileceğini kaydetti.
Erhürman, “CTP’ye başka bir seçenek bırakmadınız, aslında kendinize de başka bir seçenek bırakmadınız. Bu oturum 8’inci oturumdur, 9’uncu oturum değildir; böyle devam ederse hep 8’inci oturum olacaktır” ifadelerine yer verdi.
Erhürman,”Meclisin hukuka uygun bir şekilde çalışmasını istiyoruz” diye konuştu.
Atun: “Erhürman’ın iddiaları doğru değil”
UBP Grup Başkan Vekili Sunat Atun, Meclis Başkanlığı seçimlerinde kullanılan 26 oyun iradesinde herhangi bir tereddüt bulunmadığını belirtti.
Atun, “Önceki turlarda da benzer mühürler vardı, kimse ses çıkarmadı. Süreci bu noktaya getirmek, meclisin tıkandığı görüntüsünü veriyor” dedi. Atun, hukukçuların, oy pusulalarının geçerli olduğuna dair açık bir ifadesi bulunduğunu iddia etti.
Atun’un bu açıklamalarına Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, meclis personelinin kendisine söylediklerinin burada ifade edilemeyeceğini belirterek tepki gösterdi. Atun ise bu bilgiyi resmi olarak Genel Sekreter’den aldığını, nihai kararın mecliste olduğunu ve konunun meclise bırakıldığını öne sürdü.
Atun, divan üyelerine yönelik iddiaların da doğru olmadığı iddialarında bulundu.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Ünal Üstel’in “pazartesi divanı toplayacağım” sözünü yerine getirmediğini dile getirdi.
Atun, divanın toplanması çağrısının Meclis Başkanı’nın görev ve yetkileri arasında olduğunu belirtti, Meclis Başkanlığı seçiminin meşru bir zeminde yapıldığını, tutanaklara işlendiğini ve sürecin tamamlandığını savundu.