UBP, DP ve YDP, yerel seçimlerde hezimete uğrayacak mı?
Bir tahminde bulunmak istiyorum; evet uğrayacak!
DP’nin bir favorisi var, YDP’nin adayı bile yok!
-*-*-
Peki neden?
Çok çeşitli sebepleri var...
Ama en başta, bu partilerdeki disiplin, yerle yeksandır!
Çünkü her üç partide asıl olan, ideolojik veya toplumsal çıkar çerçevesinde ortak hareket etme değil; kişisel kazanımlardır!
Biattır, itaattır ve akabinde cukkadır!
-*-*-
Mesela Girne?
UBP’liler, daha düne kadar tanınmış ve çok sevilen bir devlet doktoruna “adaysın” dediler...
Çok başarılı bir spor yöneticimize, “Mevlüt Çavuşoğlu’na çok yakınsın, adayımız sensin” haberini uçurdular...
Akabinde “komünist kökenli” ağabeyimiz Nidai Güngürdü’yü “işte adayımız” diye tanıttılar!
Nidai abi, “bağımsızım, bağımsızım, UBP destekli bağımsızım” diye çırpınmaya başladı bile...
Kazanma şansı mı?
Bence Nidai abi üçüncülüğe rahat oynar!
-*-*-
Peki Mağusa’da ne yaptılar?
Efendim, sözde bir anket gerçekleştirdiler ve bu ankete göre davrandılar...
Anlatayım!
-*-*-
Yıllardır iş insanı ve ebeden – atadan UBP’li Cem Dana’ya, “kesin adaysın” dediler...
Akabinde, mevcut başkan İsmail Arter’i huzura çağırdılar ve “sen aday olma” dediler...
Arter de açtı ağzını, yumdu gözünü...
Meğer, bizim yalaka, hırsız, gösteriş meraklısı kesim, bu Maraş şovunda, Arter’i resmen soymuş!
Maraş’la ilgili her siyasi şovun masrafı Arter’e ödettirilmiş ve bu para miktarı da 30 milyon TL’ye ulaşmış!
-*-*-
Arter’e, “halledeceyik, ödeceyik” demişler ama ne TC’den ne KKTC’den para çıkmış!
Veya, galiba 2 milyon vermişler!
Arter de zaten iflas etmiş belediyesini daha da gömmek zorunda kalmış!
Aslında bir anlamda Maraş şovu nedeniyle çalışanlar maaş alamaz hale gelmiş!
Hamaset maymunlarının yaptığına bir de bu açıdan bakmak lazım aslında ama bu günkü konumuz değil!
-*-*-
Kısacası diyeceğim odur ki; Mağusa’da Dr. Erdal Özcenk’i aday göstermek çok mantıklı bir karardır... Ancak süreci yönetememek, CTP’nin çok güçlü adayı Dr. Süleymen Uluçay’ın seçimi açık ara kazanmasını sağlayacaktır...
-*-*-
Güzelyurt’ta da mesele yüze – göze bulaşmıştır...
Bir yanda, UBP’nin neredeyse bütün seçim propagandalarını üstlenen Özdemir Tokel’in eniştesi, eski UBP’li bakan Türkay Tokel’in de damadı Reşat Kansoy bağımsız adaydır...
Eğitimci, sporcu, müdür Cengiz Uzun aylar önce UBP’den aday adaylığını açıklamış ve iddialı çalışma başlatmıştır... Ama tercih edilmemiştir...
Mahmut Özçınar hocam, yanılmıyorsam siddin seneyi tamamladığı halde, bir kez daha aday yapılmıştır.
Başa baş bir yarış söz konusuydu; şu anda kesinlikle CTP adayı Osman Bicen mutlak favoridir...
Mahmut hocam, Reşat kardeşimle ikincilik yarışı yapacaktır...
-*-*-
UBP’nin, DP’nin ve YDP’nin Lefkoşa’da adayı bile yoktur...
Son olarak, Sadık Gardiyanoğlu hatta Hasan Taçoy adını öne sürdüler... Resmen aday bulmak ve sonuçla birlikte rezil olmamak için çırpınıyorlar...
Benim önerim; parti amigosu Ersin Tatar!
Lefkoşa’dan belediye başkan adayı Ersin Tatar’ı yapsınlar!
Çünkü Lefkoşa Belediye Başkanı, KKTC Cumhurbaşkanı’ndan daha “tanınmış”tır!
Bizi orada daha çok tanıtır!
Ve kesinlikle iddiamdır, Tatar, Lefkoşa’ya belediye başkan adayı olsun, yüzde 5’ten fazla oy almaz ki bu da ayrı bir yazı konusu!
-*-*-
28 mi 18 mi?
Kaç belediyede seçime gidileceği henüz belli değil...
Bu nedenle “bir çok birleştirilecek” belediyede henüz aday belirlenemedi...
Tatlısu’da güçlü bir aday var ama O da DP’li!
Haliyle UBP, yerel seçimde “sıfır” çekebilir!
İhtimal çok yüksek!
Düşünün, UBP’nin, Lapta – Alsancak birleşirse, ikisi mevcut başkan, biri eski başkan 6 aday adayı var!
“Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu”
Koruma nedir?
“Genellikle resmi kişileri korumakla görevli kimse, koruma görevlisi”dir!
En kısa açıklaması böyle!
-*-*-
“... Genellikle resmi kişiler” deniyor ama bazı “özel kişilerin” de koruma görevlilerinin ya da “koruma”larının olduğunu iyi biliyoruz...
-*-*-
Çok da film izledik Hollywood yapımı değil mi?
Hatta Yeşilçam!
-*-*-
Tayyip Erdoğan’ı, neredeyse GKK gücünde bir ordu koruyor mesela!
Büyük ve sorunlu ülkelerin, delisi – teröristi çok!
Ne olur ne olmaz!
-*-*-
Koruma, bir güvenlik meselesi olduğu gibi, çok ciddi bir de diplomatik ilişki konusudur...
Çok iyi hatırlarım, Kuzey, Kuzey Doğu ve Doğu Londra’da Türkiye göçmenlerinin kurduğu çok miktarda “muhalif örgüt” bulunyordu... Kıbrıslı Türklerin organize edeceği bir geceye, TC Londra Büyükelçisi de davetliydi...
Ancak o günlerde, Türkiye’de bir siyasi gerginlik falan vardı...
İngiliz iç ve dış istihbarat birimleri uyarmış; aynı ülkenin dış işleri, TC Büyükelçisi’nin Kuzey Londra’daki etkinliğe katılmamasının daha doğru olacağını bildirmiş ve büyükelçi o etkinliğe katılmamıştı...
-*-*-
Kuzey Kıbrıs’ta da bazı siyasilerin koruması var...
TC Büyükelçisi, Kolordu Komutanı, Cumhurbaşkanı, Başbakan hep korumalarla gezer...
Meclis Başkanı da bu nedenle İbrahim Tatlıses’in şarkısından da esinlenip, “bende isterem” dememiş miydi?
Havalı, sağlam yapılı, güneş gözlüklü, film yıldızı havasında korumalar falan...
İtibar!
Prestij!
Hava!
Cıva!
-*-*-
Gerekli mi gereksiz mi?
Şart mı?
Bu tartışma apayrı bir konudur...
Ama geçen akşam UBP resepsiyonunda, fotoğrafa yansıyan görüntü ise bambaşka bir konudur!
-*-*-
Elbette korumanız olsun!
Sıkıntı yok!
-*-*-
Ama akla Nazım Hikmet’in dizelerini getiriyor...
“Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.”
Ve siz, eminsiniz halkınızı sattığınızdan değil mi?
Eminsiniz eminsiniz!
-*-*-
Ben olsam bu görüntüyü verdiğim için utanırdım!
-*-*-
Haaa bu arada, halkını satarken utanmayandan, gösteriş, prestij veya itibar maksatlı olarak, korumalarla birlikte poz verdikleri için utanmalarını beklemek de saflıktır ki o da ayrı bir mesele!