Gündemimizde üç dava var...
Birincisi tabii ki Adıyaman’daki Şampiyon Meleklerimizin davası...
Bu konuda istediğimiz net!
Suçluların ciddi cezalar almasını istiyoruz...
-*-*-
Üç beş siyasi şovmen dışında toplum olarak kalbimiz Adıyaman’da atıyor...
Ve bu konuda çok inançlıyız, kendimize çok güveniyoruz...
AKP’nin KKTC’deki elemanı Ersin Tatar bile çok sert sayılan açıklamalar yapabiliyor...
-*-*-
Adıyaman’dayız...
Mahkemedeyiz...
Sosyal medyadayız...
-*-*-
İkinci davamız Ali Kişmir davası...
-*-*-
Kişmir kardeşimin konuşma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü açıları bir yana; teknik anlamda da suçsuz olduğundan eminim...
Kişmir’in yazısında ilgili mekandan genelev diye söz edilmemiştir...
-*-*-
Aslında bundan herkes emindir...
Emin olan herkes de mahkeme salonunda, koridorlarda ve avluda Kişmir’le birliktedir...
Kişmir’le ilgili sosyal medyadaki destek uluslararası boyuttadır...
Hepimiz Kişmir’iz...
-*-*-
Ve Simon Aykut davası...
KKTC vatandaşı Şimon ya da Simon kardeşimiz de tıpkı Ali gibi 6 Aralık Cuma günü yine Güney Lefkoşa’da Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda olacak...
-*-*-
Bence Şimon Aykut da suçsuzdur!
Bu davanın siyasi olduğu bizzat yargılayan devletin hukukçuları tarafından açıkça itiraf edilebilmektedir!
-*-*-
Ancak acı olan nedir biliyor musunuz?
Şimon için mahkeme salonuna gelenler sadece beş – altı iş arkadaşı, kızı ve eşidir!
-*-*-
Peki Şimon KKTC’ye yatırım yaparken izin aldıkları nerededir?
Limon ve Şimon gibi onlarca kişiye “yürüyün arkanızdayız” diyenler nerededir?
-*-*-
Şimon, ayrı – eşit ve egemen bir devletin vatandaşı değil mi?
Başka bir devlet O’nu nasıl yargılar ki?
Hani bu siyaseti savunanlar?
Ersin beyler nerede; Tahsin beyler nerede?
Şahinler, bu davada pulyaya dönmüştür!
-*-*-
Ya davanıza inanmıyorsunuz, ya da tümünüz yalancı ve ahlaksızsınız!
-*-*-
Haa ne mi yapabilirsiniz?
Toplanın 50 kişi, 40 kişi hatta 20 kişi...
Cuma günü gelin mahkeme salonuna...
Gelin koridora...
Gelin mahkeme bahçesine...
-*-*-
Adıyaman’da yaptığımız gibi; Ali Kişmir davasındaki gibi Şimon’a desteğinizi beyan edin!
-*-*-
Korkuyorsunuz değil mi?
Korkmayın!
Cumhurbaşkanınız dahil, tümünüz Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşınız ve her türlü demokratik hakkınız vardır!
Korkmayın!
Gelin mahkemeye!
-*-*-
“Rum sizi de alacak” diye endişeniz var değil mi?
Siz sadece aciz değil, korkasınız da!
-*-*-
Tekrar ediyorum; sizin siyasetiniz sahtedir; bronzonuz da sadece lafta sıkıdır!
Yok hayır o siyasetiniz sahte değilse ve bronzonuz sıkıyorsa, 6 Aralık 2024 sabah saat 09.00’da mahkeme bahçesinde olun!
Konuşurken maşallah tümünüz şahin!
Ama gerçekte hepiniz pulya!
-*-*-
İnsan olan insan; inandığı davaya sahip çıkar!
Haydi kendini şahin sanan gariban pulyacıklar!
Gösterin kendinizi!
-*-*-
Şimon Aykut, mahkeme salonu çıkışında bana söylemişti; “... Söyleyin Tatar’a beni unuttunuz...”
-*-*-
Sevgili Şimon, Tatar geçen akşam Bertan Zaroğlu’nu ziyaret etti...
Belli ki bir kaç yudum alkol alacaklar...
Fotoğraf paylaştılar, masada whisky bardakları, buz ve çerez var ama whisky ortada yok!
Bilmem anlatabildim mi?
Üzgünüm ama kabahatin esası sende be abi; keşke bunları en baştan tanısaydın...
Gerçi aynı hatayı hepimiz yapabiliyoruz ya, o da başka mesele!
Önce kendi evinizi temizleyin!
Bazen oturup internette bazı yabancı komedyenlerin stand up şovlarına takılmayı çok severim...
Geçenlerde Hz İsa ile ilgili olan hikayeyi hatırlatmama bilmem gerek var mı?
Adamlar Tanrı ve İsa ile ilgili bile şaka yapabiliyor ki bu da hoşgörüdür...
-*-*-
Elhamdülillah Müslüman olarak bizim kendi peygamberimiz veya Allah’la ilgili şaka yapmamız bir yana, yorum yapmamız bile Allah korusun...
Ama buna da saygı duyarız elbette...
-*-*-
Geçenlerde bir komedyen izledim...
Adını unuttum...
İngiliz...
-*-*-
İzleyenlerle temas da kuruyor...
Bir izleyiciye soruyor; “ne iş yapıyorsunuz?”
Adam, “araştırmacıyım” diyor...
-*-*-
Komeyden, “nasıl yani, polis için falan mı araştırma yapıyorsunuz?”
Adam, “yok diyor, uluslararası savaş suçlularını araştırıyorum” diye yanıt veriyor...
-*-*-
O sohbet gelişecek!
İlk kez böyle bir izleyici ile karşılaştığı belli olan komedyen, “İngiltere’de mi?” diye bir soru daha soruyor; adam, “hayır Ukrayna’da...” diyor...
-*-*-
Komedyen bir soru daha soruyor, “nerelisiniz?”
Adam, “İsrailliyim” deyince, salon da komedyen de gülmekten kırılacak!
-*-*-
Komedyen hemen lafı çakıyor tabii ki; “... O kadar ülke var adam İsrail’den çıktı! Kendi evinde araştırsana...”
-*-*-
Ne demiş büyüklerimiz?
Terzi kendi söküğünü dikemez!
Oysa dikebilmeli değil mi?
Bedelli askerlikle alakalı bedel 4 bin sterlinden neredeyse 10 bin sterline yükseltildi... Bu hakka sahip onlarca, yüzlerce gencimiz ülkeye dönemiyor, yerleşemiyor... Ama kumarcıya, kerhaneciye, katile “hoşgeldiniz”ler devam ediyor... Yazıktır be gavollem!