Uzunca bir süreden beri devam eden Ukrayna Krizi nihayet silahlı çatışma sürecine girdi… Savaşların kazananı emperyalist güçler, kaybedeni de halklardır… Savaşsız, sömürüsüz bir dünya hayali hiç tükenmeyecek; Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözü de evrensel önemini hiç kaybetmeyecek…
Ve bu Ukrayna kriz Kıbrıslı Türklere ve Rumlara uluslararası siyasette gerçekleri görmek için çok şeyler anlatmakta, açıklamakta, dersler vermektedir. Önce Rum tarafı… Yok öyle Yunan milliyetçiliği ideoloji ile Türkiye’yi kuşatmaya kalkışmak, buna ulaşmak için de yabancı ittifaklara doğal zenginliklerden ikramda bulunarak, topraklarında üs olanağı dahi vermek… ABD-Avrupa işbirliği Rusya’yı kuşatmak için Balkan ülkelerini AB ve NATO üyesi yaptıktan sonra Ukrayna’yı da NATO’ya dahil etmek istedi ama canı acıyan Rusya silahlı karşılık vererek, kendi güvenliğini sağlayacak yeni sınırlar ve devletler yarattı; Ukrayna’yı kullanmaya çalışan ‘Müttefikler’ nerede?! 15 Temmuz 1974’de Kıbrıs’ta yerli Rum işbirlikçileri ile darbe yaparak Makarios’u deviren ve Kıbrıs Helen Cumhuriyetini ilan eden faşist Yunan cuntası 20 Temmuz 1974’de Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalesinde Kıbrıslı Rumları korumak için kılını bile kıpırdatmadıydı ya, Ukrayna’yı kışkırtanlar da şimdi Ukraynalıları yalnız bıraktı… Yani müttefikler meydanda yok… Söz çok, atıp-tutma çok, eylem vaadi ise cılız ve inandırıcılıktan yoksun…
Yani, başkalarının gücünü kendi gücü sananlar ve cesurlananlar, yaşadıkları tehlike karşısında yalnız kalıyorlar, halklarının telef olmasına neden oluyorlar… Kıbrıs Rum tarafı dönemin AB üye ülkelerini yalanları ile kandırarak AB’ye üye olurken, AB’nin Kıbrıs sorununun çözümünde katalizör olacağı reklamlarını yaparken aslında AB’nin gücü ile Kıbrıs sorununa kendi istedikleri sonucu elde etmeyi hayal ediyorlardı, stratejileri o idi… Ve Annan Planını da o günlerde bu nedenle reddetmişlerdi. Ne oldu?! Değişen bir şey yok, AB ülkelerinin sırf üyeleri Kıbrıslı Rumlar istiyor diye Türkiye’yi ‘dövme’ niyeti de yok… Ama Kıbrıs’ın halkları telef oluyor…
Kıbrıs Rum tarafı ile Yunanistan Doğu Akdeniz hidrokarbon yataklarında Mısır ve İsrail ile ittifak yapıp Türkiye’yi dışlamaya çalıştı; Türkiye’nin askeri güç kullanarak hidrokarbon yataklarında çalışma yapmak isteyen tüm yabancı firmaları engellemesini de kimse engellemedi, yeltenmedi bile… Ne ortaklaşılan ülkeler, ne Amerika, İtalya ve Fransa Rumların murat ettiğini gerçekleştirmedi. Ama askeri tatbikatlar yapıldı, ama demeçler verildi; Türkiye’ye yaptırımlar uygulayacaklarmış gibilerinden rol de kestiler… Sonuç, Rusya’ya karşı kullanılan Ukrayna gibi ortada kalmak… Başkalarının gücüne güveneceksiniz ve arsızlığınızı tatmin için onların maşası olacaksınız?! Olabilirsiniz… Ama bileceksiniz ki iş ciddiye binince, tehlikeli durum peyda edince yalnızsınız… Ukrayna gibi… Vah ki ne vah Ukrayna halklarına… TV’lerindeki siyasi komedi dizisinin yıldızını devlet başkanı seçtiler; bugün dramın kendisini yaşıyorlar…
Rusya’nın dersi ne Kıbrıslılara?! Rusya, öteden beri Rum tarafının BM Güvenlik Konseyi’ndeki Truva Atı oldu. Karşılığında da Kıbrıs Rum yönetimleri Rusya’ya adada askeri olanak ikramlarında bulunmuş, ayrıca AB içinde Rusya’nın Truva Atı olmuş… Ama Ukrayna üzerinden Batı ülkelerinin tehditlerine maruz kalan Rusya kendince askeri saldırıya geçti, Ukrayna topraklarında iki kendince bağımsız devletçik yarattı… Rum tarafı Rusya’yı eleştirecek ama Rusya’yı kaybetmekten korkuyor; Rus Dış İşleri Bakanı Lavrov’un Ukrayna’daki sorunu Kıbrıs sorunuyla ilişkilendiren bir açıklama yaparken “KKTC” diyerek atıfta bulunmasına Rum hükümetinden alt düzey bir yetkili hafiften eleştirdi, Anastasiadis de sığ bir tepki açıklaması yaptı… Hala daha kendi arsızlıkları için başkalarının gücüne yaslanma hevesindeler…
Kıbrıs sorununda ne ABD, ne AB ve hatta ne de Yunanistan kılını kıpırdatmamış, hidrokarbonlarda da bu devletlere ilaveten Mısır, İsrail de Kıbrıs Rum tarafına fayda sağlamamış… Rusya ise sadece Akdeniz’e inebilmek için Kıbrıs sorununda Kıbrıs Rum tarafına yakın durmuş; ancak, Kıbrıslı Rumların sorunlarını çözümleyecek bir harekette bulunmamış… Hala daha Rusya’yı gücendirmemek için lafı geveleyip duruyorlar… Ukrayna’yı yönetenler halklarına şimdi cehennemi yaşatıyor, güvendikleri dağlar da kıpırdamıyor; Rum tarafı artık bu dersi görebilmeli…
Kıbrıslı Türkler… Sanmayın ki Türkiye biz soydaşlarına sevdasından Kıbrıs sorununda taraftır ve askeri müdahalelerden kaçınmamaktadır. Hem Ecevit, hem de Tuğrul Türkeş açıkça söylemişti; Kıbrıs’ta tek Türk dahi yaşamasa gene müdahale edeceklerdi çünkü Türkiye’nin güneyinin güvenliğini sağlamak ihtiyaçları vardır… Şimdilerde bir de hidrokarbon kaynaklarından pay alma konusu var… Onun için Kıbrıslı Türkler de kendi çıkarları için Türkiye’ye güvenirken bilmeliler ki, Türkiye kendi çıkarlarının önceliğini terk etmeyecek, kendi çıkarlarının temini için geçmişte Osmanlı padişahı adayı İngilizlere kiralamıştı, şimdilerde de Türkiye’yi yönetenler kendi çıkarlarının azamisi karşılığında KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’a söylettikleri İki Devletli çözümü terk edebilirler…
Dolayısıyla, Kıbrıslı Türklerin ve Rumların kendi çıkarları adada kendi aralarında sürdürülebilir barış için ve bölgede de barışın tesisi ve korunması için birleşik federal Kıbrıs tezini BM marifetiyle ileri götürmek ve gerçekleştirmektir. Asıl dersi alması gereken Kıbrıs sorununu azami çıkarlarını elde ederek çözmek için Annan Planını reddeden, Crans-Montana Konferansını çökerten Rum tarafıdır. Ukrayna krizinden ders alarak yola koyulmalı, Kıbrıslı Türkleri de ders aldığına ikna edecek siyaset izlemeli ve federal birleşik Kıbrıs çözümüne ulaşabilmek için BM’yi angaje edebilmelidir.
Ukrayna krizi Kıbrıslılara uluslararası siyasette başkalarının gücüne güvenip, o gücü yönetebileceğini sanıp kendi vizyonuna ulaşamaya kalkışmanın yanlış olduğunu öğretmiş olmalı…