Ukrayna, Rusya, nükleer savaş, Kıbrıs meselesi, düşeş atmak ve deprem!

Serhat İncirli

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İngiltere ve Amerika'ya yönelik tehditleri, genellikle Rusya'nın güvenlik endişeleri ve Batı'nın Ukrayna'ya verdiği destekle ilgilidir.

-**-

“Putin'in nükleer yanıt doktrini”, Rusya'ya yönelik balistik füze saldırılarına nükleer silahla yanıt verilmesine olanak tanıyan bir siyaset içeriyor...

-*-*-

Ukrayna’nın geçtiğimiz gün Rusya’ya Amerikan yapımı bir adet Balistik füze fırlattığı iddia ediliyor...

Peki şimdi Putin buna yanıt verir mi?

-*-*-

Bütün bu çekişmeler, tehditler, çıkışlar tamamen ekonomik çıkarla ilgilidir ve nükleer bir saldırının çok ciddi olasılığından söz edilmektedir...

-*-*-

Gerek Batı, gerekse Rusya, ticari ilişkilerini geliştirmek – artırmak maksatlı benzer çatışmaları; araya emperyalist hırslarını da katarak sürdürecek... Medyaları da sürekli “nükleer tehlike”den söz edecek...

Ancak şahsen nükleer saldırı olacağına pek olasılık vermiyorum...

-*-*-

Çıkarlar, çıkarlar, çıkarlar...

Azerbaycan’ın İsrail’e petrol satışını sürdürüyor olması ve bu satıştan Türkiye’nin çok ciddi gelir elde eden petrol hattı kullanma izni de “maddi çıkar”dır!

-*-*-

Efendim, siyasi açıdan çok ciddi bir hipokrasi söz konusu değil mi?

Yani bir yandan Filistin yanlısı görüneceksiniz ama öte yandan İsrail tanklarının ve uçaklarının yakıtını sağlayacak ya da yardımcı olacaksınız!

-*-*-

Kıbrıs Gazetesi’nin dünkü manşet haberiyle, anlatmaya çalıştığımı bir kez daha anlatayım...

-*-*-

Bu gazetemizin şu andaki sahibi kimdir?

Özel bir Türk enerji şirketi...

Bu enerji şirketi, Türkiye ile Kıbrıs Adası arasında yaşama geçirilmesi düşünülen ancak uluslararası hukuka takıldığı bilinen enterkonnekte elektrik sistemin yatırımını yapacak olan şirkettir...

-*-*-

Bu yatırımın uluslararası hukuka takılmaması için ne gerekmektedir?

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir şekilde onayı!

-*-*-

Peki bu onay nasıl verilir?

Tabii ki çözümle!

-*-*-

Çözüme nasıl ulaşılır?

Tabii ki müzakerelerle...

-*-*-

Yani?

Yannisi Nigolisi yok!

Ersin Tatar’ın görevi tamamlanmıştır!

Eminim ne demek istediğimi anladınız!

Kıbrıs’ın manşetinde dün enterkonnekte elektrik sisteminin çözümün anahtarı olduğu mesajı verilmiştir...

-*-*-

Kapitalizm çerçevesi içerisindeki küresel çıkarlar, bir çok bölgedeki çatışmaların sebebidir...

Ama bu çıkarlar için savaş verenlerin, insanlara, vatandaşlarına gerçekleri anlatabilme şansları yoktur!

Ne yaparlar böyle durumlarda?

Vatan ve milliyetçilik!

Bayrak ve din!

Bu gibi “araçları” kullanırlar!

-*-*-

Çıkarları korunduğu anda da veya çıkarlarına öyle uygun gördükleri anda da ne bayrak kalır, ne vatan, ne de din!

Anında satıverirler!

Anında çözümün anahtarını çıkarıp sallarlar!

Daha bir kaç gün hatta beş on saat öncesine kadar, “eşit egemen devletimiz tanınacak” diye nara atanlar; “Elektrikte enterkonnekte olursak, Kıbrıs Cumhuriyeti – yani Rumlar buna hayır demezse, Kıbrıs sorunu çözülebilir” demeye başlarlar!

-*-*-

Bir örnek daha verelim...

Şimon Aykut yarın yine Kıbrıs Cumhuriyeti’nde mahkemeye çıkarılacak...

“Efendim Şimon Aykut da hırsızdı, Rumların mallarını çaldıydı ve sattıydı da çok para kazandıydı!” diyenlerimiz bulunmaktadır!

-*-*-

Şimon Aykut, siyasi hırsızların zayıf noktalarından yararlanıp, çok ciddi yatırım yapan bir kapitalist iş insanıdır...

KKTC’nin de vatandaşıdır...

Tümünüz gibi!

Ve KKTC’yi yöneten siyasi çıkarcı hırsız kesim tarafından kullanılmıştır; O da eminim onları kullanmıştır!

-*-*-

Bu karşılıklı kullanım sonrasında, “huylanan” Güney’deki egemen siyasetin de açık hedefi olmuştur...

-*-*-

Ancak acı olan nedir biliyor musunuz?

Şimon Aykut’u Güney’deki egemen kapitalist mafya sistemine ihbar edenler; Kuzey’deki egemen kapitalist mafya sisteminin alkışçısı faşistlerdir!

Aynı faşistler, örneğin Kuzey’de Ersin Tatar’ın – Güney’de ise Nikos Hristodulidis’in de baş destekçileridir!

-*-*-

Şimon Aykut, KKTC’ye yatırım yapmaya başladığı zaman bunun riskli olacağını eminim biliyordu!

Kime güvendi?

Rusya ve Ukrayna kavgasında, Ukrayna’nın Batı’ya çok güvenmesi gibi; Şimon Aykut da KKTC’ye – Ersin Tatar’a güvenmiştir...

Ersin Tatar, Şimon Aykut ve O’nun gibi bir çok yatırımcıya, “yürüyün arkanızdayız” dememiş miydi?

Aynı Tatar, hani, şu anda nerededir?

-*-*-

Batı, hala Ukrayna’ya destek verir gibi durmaktadır ama Putin, bunu gerçek bir destek olmadığını gayet açık görmektedir...

Yine de Ukrayna’nın kurtuluşu için Batı’nın desteği elzemdir!

-*-*-

Peki Şimon Aykut?

Tatar ve ahbaplarının desteği mi?

Onlar, çoktan zavallı adamı hapishanede ölüme terk ettiler; çünkü çıkarları ters döndü!

Oysa, aynı Tatar ve aynı ahbapları için Şimon Aykut’u hapisten çıkarmak hiç de zor değildir!

Geçmişte örnekleri de apaçıktır!

-*-*-

Ne mi yapmak lazım?

Hiç bir şey yapamazsınız!

Çünkü milliyetçilik, dincilik, mafyacılık, hırsızlık, rüşvetçilik bir biri içerisine karışmış durumdadır ve “haklıyı” koruyan bir sistem söz konusu değildir!

Herkes, bir şekilde bu çıkmaz ya da çıkmazlardan faydalanma peşindedir...

-*-*-

Peki bu çirkef yatağı kurumayacak mı?

Arif Hoca ne demişti?

“Çirkef yatağında gülistanlık olmaz”!...

-*-*-

Ermeniler sonuna kadar tavla oyununu bozmazmış!

“Yahu üç kez üst üste düşeş atsan da oyunu alamazsın” dediklerinde de, “ya deprem olursa!” derlermiş!

-*-*-

Son günlerde Kıbrıs’ta ciddi büyüklükte deprem olasılığından söz ediliyor!

Kıbrıs Türk toplumu olarak belli ki değil üç kez arka arkaya, beş kez arka arkaya düşeş atsak dahi, bu oyunu kazanmamız imkansız!

Şimdi biz de Ermeniler gibi, “deprem” mi bekliyoruz!

İnşallah olmaz!

Ne bileyim!


Yapay zeka motorlarından birine “düşeş” yazdım; şu tanımı yaptı: “Düşeş” zar oyunlarında iki altılı gelmesi anlamına gelir ve büyük bir şans ifadesi olarak kullanılır. Bir zar oyununda çift altılı atmak oldukça nadir rastlanan bir olaydır, bu yüzden düşeş atmak, büyük bir başarı veya talih göstergesi olarak da kabul edilir... Bizim işimiz çok daha zor – kazanma umudumuz çok daha az; çünkü öyle bir kaç kez üst üste düşeş atmakla olacak gibi değil!