Rusya’nın giriştiği işgal eylemi nedeniyle, Ukrayna, diğerlerinin yanında, tahıl üretimi ve bu üretimin ihracaatı konusunda da büyük kayıplara uğramıştır.
Kimileri, Ukrayna’nın kayıplarını ve Ukraynalıların işgal nedeniyle çektiği eziyeti neredeyse unutturmaya çalışarak, bir tür ‘insani yardım’ şampiyonluğuna soyunmaktadır.
Ukrayna’nın elinde bulunan tahılın dış pazarlara satılmasının, buna yaşamsal derecede ihtiyaç duyan, çoğunlukla azgelişmiş ve fakirlikle boğuşan ülkeler için çok önemli olduğu konusu neredeyse ‘keşfedildi’.
Bu keşfin sahibi ise, aylardır Ukrayna halkına en ağır insani dramı yaşatan, deyim yerindeyse, Ukrayna’da taş üstünde taş bırakmamak üzere, bu ülkeye saldırmaya devam eden Rusya yönetimidir.
Ama bu yeni keşfin cazibe kervanına katılan ve neredeyse Rusya’nın izin verdiği tahıl ihracaatını, sinekten yağ çıkartırcasına, kendi dar görüşlü çıkarlarını tatmin etmek için sömürmek isteyenler de vardır.
Rusya, yaklaşık son bir ay içinde kendi topraklarında, Karadeniz’de ve Hazar denizinde bulunan askeri olanaklarını kullanarak, uzun mesafeden yaptığı füze atışlarıyla Ukrayna’nın elektrik santrallerini yok etmeye çalışıyor.
Ukrayna’nın kentleri bombalanıp insani altyapısı yok edilirken, Ukraynalılar açlığa ve soğuğa mahkum edilirken, Rusya’yı ikna ederek büyük bir iş başardıklarını ilan etmekten zevk duyanlar var!
Herkes onlara imrenip, alkışlıyormuş!
Rusya onları dinleyip, onların isteklerine göre hareket ediyormuş!
İşte bu nedenle tarafsızlık ve Rusya’yı gücendirmemek çok önemliymiş!
Acaba Rusya yönetiminin Ukrayna tahılını dış pazarlara ulaştıran gemilere saldırmama sözünün arkasında ne vardır?
İnsani bir neden olmadığı çok açıktır.
Böyle olsaydı, kara kışın arifesinde Ukrayna’nın enerji altyapısı hedef alınmaz, en azından, haksız bir savaş olsa da, Ukrayna ordusuyla çatışma yolu tercih edilmiş olurdu.
O zaman Ukrayna tahılının ihracaatı, Rusya için niçin önemlidir?
1) Rusya’nın neredeyse sıfırlanan uluslararası imajını düzeltilme çabası:
Rusya’nın, Ukrayna’da kızgınlıkla izlenen saldırgan tutumu ve devam eden işgal eylemi, sayısı bir elin parmaklarından fazla olmayan, Kuzey Kore ve Suriye gibi birkaç haydut devlet ya da Rusya’ya muhtaç olduğunu düşünen az sayıda otokratik lider dışında herkes tarafından kınanmaktadır.
Rusya’yı açıkça kınamaktan kaçınan devletler bile, Rusya’nın tutumundan memnun olmadıklarını her fırsatta dile getiriyorlar.
Rusya’ya karşı gösterilen tepkiler, onu uluslararası sistemde yalnızlaştırmakta ve BM’deki ayrıcalıklı konumunun sorgulanmasına neden olmaktadır.
Rusya, bu yalnızlaşma eğilimini tersyüz etmek için, kendisine karşı ‘anlayışlı davranış’ içinde olabilecek devletlere şirin görünebilmek ve uluslararası sistemden tamamen tecrit edilmesine engel olmak için bir ‘insani davranış’ sergileme ihtiyacındadır.
İşte bu nedenle, fakir ülke dostu görünümünü yaratmak için Ukrayna’nın tahıl ihracaatına engel olmayacağını acemi bir reklamcı edasıyla ilan etmektedir.
2) Türkiye’yle ortak bir işi başarmış görünme arzusu:
Rusya yönetiminin Türkiye’yle birlikte iş yapma arzusunun değişik nedenleri vardır. Bunlarda en önemlisi, Türkiye’nin Batı tarafından Rusya’ya uygulanan kısıtlama ve yaptırımlara uymamasıdır. Rusya Türkiye’nin bu tutumunu devam ettirmesini ve bu yolla Batı’nın kendini kuşatma stratejisini etkisizleştirmeyi amaçlamaktadır.
Ama Türkiye’yle birlikte ‘iş görme’ arzusunun bundan daha da önemli bir nedeni vardır:
Rusya, Türkiye’yle her ortak iş yaptığında, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin zarar göreceğini çok iyi bilmektedir.
Rusya, bu tutumunu sadece Ukrayna’da değil, Suriye ve Kafkasya’da da sürdürmeye çalışarak, Türkiye’nin Batı’dan kopuşunu sağlayacağını hesaplamaktadır.
Hatta, Rusya’dan Ercan Havaalanı'na doğrudan uçuş ve Kıbrıs’ın kuzeyinde temsilcilik açmaya dair haberleri uygun zaman kollayarak yaymayı da ihmal etmeyerek, Türkiye’yi ikna etmeye çalışmaktadır.
Turkiye’yi ‘doğal gaz dağıtım merkezi’ yapma ya da Ukrayna tahılı konusunda, Rusya’nın, Türkiye’ye dönük ustaca hazırlanmış süslü sözlerle organize ettiği övgülerin başka bir nedeni ve amacı bulunmamaktadır. Beklenen tek şey ‘Türkiye’yle uyumlu hareket etmeye ve Türkiye’ye önemli mali kaynaklar sunmaya hazır bir Rusya’nın var olduğu’ düşüncesinin Türk siyasi elitleri arasında güçlenmesini sağlamaktır.
Kılıçdaroğlu’nun ‘bu savaşta Ukrayna’yı desteklemeliyiz’ çıkışı, Rusya’nın niçin Türkiye’yle yanıp-tutuşarak ortak iş becerme peşinde olduğunu da anlaşılır kılmaktadır.
3) Savaş tazminatı faturasını küçültme çabası:
Ukrayna-Rusya savaşı, diğerleri gibi muhtemelen bir barış anlaşmasıyla sona erecektir. Ama bu anlaşmanın taraflarının sadece iki devletin olacağı söylenemez.
Barış anlaşması yapılamaması zaten Rusya’nın tercih edebileceği bir seçenek olmaktan çıkmıştır.
Ama, bu barış anlaşmasının Batı açısından taşıdığı en önemli özellik, Ukrayna’nın barış masasına yenilmiş bir devlet olarak oturmamasıdır.
Böylece, Ukrayna’nın Rusya’dan, bu barış anlaşması aracılığıyla savaş tazminatı talep etmesi mümkün olacaktır.
Rusya’nın bu talebi karşılayacak zengin kaynakları vardır!
Bu sonuç, muhtemelen, Rusya’da en azından siyasal elitin belirli bir bölümü tarafından algılanmaktadır. Yani bu kesim, Ukrayna’nın sivil ekonomik kayıplarının artmasının ne anlama geleceğini tahmin etmekte, yanlıştan bu aşamada dönmeye çabalamakta ve nihayetinde savaş tazminatı için Rusya’ya yazılacak faturayı küçültmeyi arzulamaktadır.
4) Rus halkına şirin görünme çabası:
Rus halkının en azından bir bölümü savaştan memnun değildir ve hatta kendi liderlerinin saldırganlığının bu savaşa neden olduğunu düşünmektedir. Bu düşüncenin yaygınlaşması, Rusya’da rejimin çökmesi için içerideki şartları olgunlaştırabilir. İşte bu durumda, ayakta kalmaya çalışan her rejimin yapabileceği gibi, halka şirin görünme ve dikkatleri başka noktalara çekme çabası öne çıkmaktadır.
‘Rusya, yoksul ülkelerin halklarını düşünüyor’ imajını yaratarak Rus halkının sempatisini kazanma ihtiyacı, Ukrayna tahılının diğer ülkelere aktarılmasına vesile olmaktadır.
Ama, yoksul halkların çıkarlarını koruduğu imajını yaratmak isteyen Rusya’nın öncelikle yapması gereken tek şey Ukrayna topraklarını terk etmektir.
Yoksa hiçbir ‘yeni imaj’ girişimi ikna edici olmayacaktır.