Minsk Zirvesi’nde varılan uzlaşı gereği, Ukrayna ordusu ile ayrılık yanlıları arasında çatışmaların sürdüğü Ukrayna’nın doğusunda ‘Ateşkes’ ilan edilmesinin ardından, pek çok bölgede çatışmaların seviyesinde önemli ölçüde bir düşüş yaşansa da, Donetsk ve Luhansk arasındaki Debaltseve bölgesinde hız kesmeyen silah sesleri, ateşkesi neredeyse ‘çökertmek’ üzere.
Debaltseve bölgesine hakim olmak isteyen Rusya destekli ayrılık yanlılarının dün, Ukrayna ordu güçlerini vurması ve sadece bölgede değil, aynı zamanda Ukrayna genelinde kilit konumda bulunan demiryolunu ele geçirmesi, gerginliği daha da artırmış durumda.
Ukrayna Başkanlık Sarayı, AB ve NATO’yu, ateşkese uymayan ayrılıkçıları kınamaya çağırırken, diğer taraftan da Debaltseve bölgesinde yaşananlar nedeniyle, yürürlükteki ateşkesin bir gereği olan ağır silahların geri çekilmesini durdurdu.
Çatışmaların diğer bölgelerde de yeniden alevlenmesi, ciddi bir endişe kaynağı.
Zaten geçtiğimiz Çarşamba akşam saatlerinde başlayıp yaklaşık 16 saat süren ‘maraton’ Minsk Zirvesi’nden çıkan ‘uzlaşı’ metninin, savaşı durdurmaya ve bölgede yaşanan sorunu ortadan kaldırmaya muktedir bir metin olmadığı, öngördüğü ateşkes sayesinde sadece bir ‘nefes almaya’ yarayacağıydı, ağırlıklı olarak konuşulan.
Zirve’nin ardından Merkel ve Hollande tarafından yapılan açıklamalarda da aslında Minsk maratonunun, ürettiği sonuçlar anlamında ciddi belirsizlikler barındırdığının, zirve sonucunda altına imza konan metnin, ‘çok az umut vadettiğinin’ altı çiziliyordu.
Görünen o ki Rusya, Eylül 2014 tarihli ‘başarısız’ 1. Minsk Zirvesi’nin ardından, 2. Minsk Zirvesi ile hem biraz daha güç, hem de zaman kazanmış durumda.
Kırım’da geçtiğimiz yıl yaşananların, yani Kırım’ın Rusya tarafından ilhakının, Donetsk ve Luhansk için Putin’le pazarlık şansı elde edebilmek adına batı tarafından ‘normalleştirilmiş’ olması, yani Kırım konusunun artık masada dahi olmayışı, acaba Donetsk ve Luhansk için de yakın gelecekte kaçınılmaz bir son mu?
Yoksa Rusya sorunu, dolaylı yolla da olsa sürüncemede bırakarak, Ukrayna’yı, batı ile ilişkilerini belirli bir eşikte tutmaya devam edebilmek için daha uzun süre kullanmak niyetinde mi?
Görünen o ki bölgeyi gelecekte bundan çok daha zor günler bekliyor olabilir.
Amerika, ‘Kiev’i korumak’ iddiasıyla Ukrayna’ya silah yardımı yapmak istiyor.
Bu bölge güvenliği açısından çok büyük bir risk.
Rusya ile ‘köprüleri atmak’ niyetinde olmayan Almanya da, güvenliği gerekçe göstererek Amerika’nın bu ‘planına’ ısrarla karşı çıkıyor.
Minsk Zirvesi’nde alınan kararlar, Amerika’nın Ukrayna’ya yönelik silah yardımı ve Rusya’ya yönelik mevcut yaptırımları ağırlaştırma planlarını dondurtabilecek nitelikte olsa da, silahların susmaması ve özellikle Debaltseve bölgesinde yaşanmakta olan gelişmeler, Amerika’yı yeniden harekete geçirebilir.
Bu noktada Avrupa’nın ve NATO’nun ne yapacağı, önemli.