Moğolcada “Kızıl Bahadır” anlamına gelen Ulan Batur, Moğolistan’ın başkenti ve tek sanayi şehridir. Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan Çin ve Rus demiryollarının güzergâhı üzerinde bulunur. Ayrıca Ulan Batur dünyanın en soğuk başkenti unvanına sahip bir başkenttir. Ülkenin sosyokültürel yaşamın evrensel kültüre adaptasyonundaki çarpık gelişiminden dolayı 1,3 milyonu geçen nüfusu ile Ulan Batur, 3 milyon Moğolistan nüfusunun yarıya yakınına ev sahipliği yapıyor.
Şehir hareketli bir şehir olmasına rağmen estetik değil. Şehir planlaması ve peyzaj çalışmaları oldukça zayıf. Şehrin en renkli caddesi Peace Street adındaki cadde. Peace Caddesi oldukça büyük ve işlek bir cadde fakat alışılagelmiş ışıl ışıl bir alışveriş caddesi görünümünde değil.
Ulan Batur’da gezilecek yerler bir merkeze toplanmış. Merkezde de oldukça büyük olan Sukhbaatar Meydanı var. Meydana ismini veren Sukhbaatar, yakın tarihte Moğolistan’ın bağımsızlığında en çok rolü olup, Moğolların Cengizhan’dan sonra en çok sevdikleri kahramanları. Meydanın yanında kocaman bir hükümet binası var. Hükümet Binasının girişindeki görkemli sütunları arasında devasa boyutlarda tahtında oturan Cengizhan (Temuçin) meydana bakıyor. Doğum adı “Demirci” anlamına gelen Temuçin yani Cengizhan, 13. yüzyılda Moğol İmparatorluğunu kuran kişidir. Hükümet Binasının bir tarafında Cengizhan’ın oğlu ve varisi Ögeday Han’ın, diğer tarafındaysa Cengizhan’ın torunu ve İlhanlılar’ın kurucusu Hülagü Han’ın tahtına oturur pozisyondaki dev heykeli bulunuyor.
TAPINAKLAR İNŞAATLARA YENİLMİŞ
Dünyanın dört bir tarafında olduğu gibi Ulan Batur da inşaat modasına uymuş. Neredeyse her köşe başında inşaatlar yükseliyor. Biten inşaatlar da göklere kadar yükselmiş. Bu kadar yeni büyük binalar arasında tapınaklar da oldukça mütevazı kalmış. Bunlardan biri merkezdeki Choijin Lama Tapınağı. Choijin Lama Luvsankhaidav adına 1900’lü yılların başında inşa edilen tapınak Ulan Batur’un önemli tapınaklarından biri. Ulan Batur’daki bu Budist Tapınakları diğer ülkelerdeki tapınaklar gibi rengârenk ve her yerinde heykeller bulunuyor fakat bunlar buda heykelleri yerine daha farklı yarı tanrısal figürler. Figürler oldukça ince işçilikle yapılmış. Biraz karanlık olan tapınaklardaki korkunç suratlı maskeler yanında bağırsaklardan tutturulup sallandırılmış iç organların betimlemeleri ve işkence görmüş ters duran insan betimlemeleri biraz ürkütücü.
Ulan Batur’un en büyük ve en kutsal yeri 1800’lü yılların başında kurulan Gandan Manastırı. Dev bir kompleks olan manastırda kütüphane, monkların yaşam alanları, tapınaklar, eğitim yerleri ve parklar bulunuyor. Halen monkların yaşadığı manastırın en önemli yeri Megjid Janraisig Tapınağı. Tapınağın içi diğer Moğol Budist tapınakları gibi loş ve birçok heykel var. Bu tapınağın diğerlerinden farkı hemen girişte 26,5 metre boyunda dev bir buda heykelinin olması. Çevresinde yüzlerce altın rengi dharma tekeri ışıl ışıl görünüyor. İçeri giren herkes tekerleri çevirerek ilerliyor ve yüzlerini heykellere sürüyor. Budanın etrafında tam turunu atan tapınaktan çıkıyor.
ÇOK KÜLTÜRLÜ MÜZELER
Çok kültürlü bir coğrafyanın kesişme noktasında bulunan Ulan Batur’daki Moğolistan Ulusal Müzesi bölgenin tarihi hakkında bilgi sahibi olmak için oldukça değerli bir müze. Moğolistan’ın bronz çağından günümüze kadar uzanan tarihi, sırasıyla dönem dönem çok güzel bir şekilde sergilenmiş. Moğol tarihi yanında Çin, Rus ve Türkler için özel bölümlerde kendilerine ait tarihleri sergilenmektedir. Müzeye girişte, giriş ücretinin iki katı kadar içeride fotoğraf çekme ücreti ödeniyor. Bunun kontrolü için de görevliler içeride sürekli ziyaretçileri denetliyor.
Ulan Batur’da en ilginç müzelerden biri de Central Museum of Mongolian Dinosaurs. Moğolistan önceki dönemlerde çok çeşitli dinozorlara ev sahipliği yapmış bir yer. Hatta adını buradan alan Tarbosaurus Bataar diye bir dinozor var. Moğolistan Merkez Dinozor Müzesinde bu bölgede yaşayan Tarbosaurus Battar dinozorunun ve diğer birçok çeşit dinozorun fosilini sergiliyorlar.
ET ÇEŞİTLERİ
Moğol mutfağı denince ilk akla gelen kırmızı et oluyor. Ağırlıklı olarak Deve, at, koyun, sığır eti tüketiliyor. At eti özellikle kış aylarında daha çok enerji verdiği için daha çok tercih ediliyor. İklimin soğukluğundan dolayı yeşillik çok fazla yetişmediği için pahalı. Bu yüzden yeşillik lüks tüketim sınıfına giriyor ve çok tüketilmiyor. Bulunduğum süre bütün etlerin tadına bakma şansım oldu. En çok hoşuma giden ise at etinden yapılan Gulaş yemeği oldu. Biraz yağlıydı ama hem doyurucu hem de lezzetliydi.
Ulan Batur’da en çok dikkatimi çeken şey her köşe başında karaoke barlarının olması. İstisnasız, her mahallede, her caddede her yerde en az bir tane karaoke bar var.