Şimdi biraz da futbol konuşalım ve büyülü topun ardından yalnızlığımıza çözüm arayalım.
Dünyaya koşmak için çareler üretelim birlikte…
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu’nun Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’na ziyaretini gördüm.
Son derece olumlu.
Çünkü son yıllarda iki federasyon arasında herhangi bir iletişim ya da işbirliği yoktu.
Kıbrıs Türk futbolunun desteğe ihtiyaç duyduğu ortadadır.
Kendi içimize kapalı bir yapıdayız ve kulüplerimizin çoğu bahis işletmelerinin sponsorlukları ile ayakta duruyor.
Mali raporlara “tefecilik” işleri yansıyor.
Dünya futbolunda “ihraç” sebebi işler ada yarısında kulüplerin “geçim kaynağına” dönüşüyor.
Ekonomik anlamda ip üzerinde yürüyor camialar…
Bir de hedefsizlik var tabii…
Yine de ada futbolu insanları birleştiriyor, gençleri iyileştiriyor, gelenekleri yaşatıyor, bizi biz yapan değerleri koruyor.
***
Türkiye Futbol Federasyonu’ndan beklentilerimizi gerçekçi bir yerden okumalıyız.
Başkan Hacıosmanoğlu’nun sözlerinde şu hatırlatma önemlidir:
“Uluslararası futbol kuralları içerisinde Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’na her türlü desteği vermeye hazırız.”
İşte o “uluslararası kurallar” herhangi bir Türkiye takımının Kıbrıs’ın kuzeyinde sahaya inmesini olanaksız yapıyor.
Uluslararası kurallar içerisinde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıyor Türkiye!
O kurallar Fenerbahçe’nin Apoel, Galatasaray’ın AEL Limasol ile maç yapmasına imkân tanıyor, Mağusa Türk Gücü ya da Doğan Türk Birliği’yle, Cihangir ya da Çetinkaya’yla değil.
Türkiye Futbol Federasyonu ile işbirliği yaparak “dünyaya açılma şansımız” pek yok.
Eğitim yapılabilir birlikte…
Altyapı desteği başarılır.
Kıbrıslı Türk futbolcuların “TC yurttaşlığı” ile Türkiye’de futbol oynaması yönünde teşvikler yaratılabilir.
İşbirliği elbette yarar getirir, önemlidir.
***
Kıbrıs Türk futbolunun dünyaya açılması için “işbirliği”nin şart olduğu adres Kıbrıs Futbol Federasyonu’dur.
Kıbrıs’ta “futbol barışı” için Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği’nin (FIFA) ev sahipliği ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’nin (UEFA) katılımı ile imzalanan anlaşmayı unutmayalım.
7 maddelik bu anlaşmanın üzerine gitmek şarttır.
***
FIFA Başkanı Blatter huzurunda 5 Kasım 2013 tarihinde Zürih’te atılan imzaların üzerinden 11 yıl geçti.
Bu anlaşma, adada kalıcı bir çözüme ulaşana dek Kıbrıs Futbol Federasyonu üzerinden dünyaya açılma sözü veriyordu.
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu yönetimi bu anlaşmayı yeniden gündeme getirmek için mutlaka bir “eylem planı” hazırlamalıdır.
Güneye ziyaret şarttır!
Geri dönüş olmazsa bununla ilgili uluslararası kamuoyu oluşturmak için pek çok adım atılabilir.
Anlaşmanın ilk maddesinde şunlar yazıyordu:
“KTFF, KOP'un yönetmelik ve tüzüklerine uygun olarak KOP üyeliği için başvuru yapacak. KTFF'ye üye tüm kulüpler dolaylı olarak KOP'un üyesi olacak.”
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, yerel ve uluslararası basını da yanına alarak bu başvuruyu yapmalıdır, yinelemelidir, gündem oluşturmalıdır.
FIFA ve UEFA’ya gidilmelidir yeniden…
Türkiye Futbol Federasyonu işte bu noktada desteğini göstermelidir.
Söz konusu anlaşmada UEFA bölgesel kupasına katılımdan uluslararası sistemine Kıbrıs Türk antrenörlerinin dahil edilmesine kadar pek çok önemli fırsat vardır.
Böylesi önemli bir belgeye imza atmak ve peşini bırakmak kabul edilemez.
İrade, samimiyet, istek, kararlılık varsa hep gündemde tutulmalıdır bu anlaşma!
Bu iddiaya kayıtsız kalınamaz!
BUGÜN KIBRIS gazetesi güneydeki yetkili kaynaklara dayandırarak ciddi bir iddiayı yeniden gündeme taşıdı.
Buna göre, Ulusal Birlik Partisi (UBP) örgüt başkanlarından Fatma Ünal’ın “kaçak yollarla” güneye geçtiği, bunu da kontrol sırasında “bir başkasının kimliğini kullanarak” yaptığı iddia edildi.
Özellikle altını çiziyorum bu bir iddiadır.
Ancak çok ciddi bir iddiadır.
Kıbrıs’ta karşılıklı geçişlere yönelik pek çok zorluğa ya da güvensizliğe neden olacak kadar ciddidir mesele…
Bu iddiaya kayıtsız kalınamaz.
Polis, en azından Fatoş Ünal’ın ifadesine başvurmak, kamuoyunu bilgilendirmek zorundadır.
Geçişlerde kamera kayıtları vardır.
Film çekmiyorlar sanırım!
İşte tam da böylesi iddialarda güvenlik kamera kayıtlarına başvurmak gerekir.
Bu geçişin 22 Ekim 2023’te Mercedes marka siyah bir araçla yapıldığı da iddia edilmiştir.
Tarih de bellidir yer de!
O halde kayıtlar incelenmeli, böylesi bir geçiş yoksa da kamuoyuna açıklanmalıdır.
İki Toplumlu Suç ve Suçlulara İlişkin Teknik Komite de bu iddia karşısında sessiz kalamaz.
***
Tüm bunları illaki birini suçlamak için yazmıyorum.
Hakikati arıyorum.
Gerçekse de bilelim yalansa da…
Bir yalan varsa ortada masumiyetin korunması için araştırma yapılmalıdır.
Bir gerçek varsa hesap sorulmalıdır.
Bu süreç, adaletin doğru işlemesi için gerekli olan güvenin teminatıdır.
Polisin de üzerindeki “şaibeyi” temizlemesi için bir fırsattır bu…
Böylesi bir iddiaya kayıtsız kalmak aslında onaylamak anlamına gelir.
Hatta Fatoş Ünal, bizzat kendisi talep etmelidir incelemeyi, araştırmayı, açıklamayı…
Birisi benim hakkımda, “sahte kimlikle Türkiye’ye giriş yaptı” iddiasını ortaya atsaydı, polise ilk kendim gider, inceleme isterdim.
Susmazdım.
Ayağa kalkmak
Hep birlikte ayağa kalkabilmektir başarı… Çok daha kalabalık… İtaat etmekten, razı olmaktan, talimatlara boyun eğmekten kurtularak… O zaman boyun eğmezseniz… Birlikte oldukça…