Ne ilginç!
Çok değil bundan sadece on sene önce Lefkoşa Belediye Başkanı'na yönelik en önemli "karşı" propaganda "çok fazla yurt dışına gitmesi"ydi (!)
Ne çer çöp, ne borç harç...
Ne kara, ne sivri sinek...
İstihdam rezilliği, sel baskınları, yolların "lastik patlatan" dramı yoktu gündemde...
Kutlay Erk'i perişan etmişlerdi, "Avrupa senin neyine, otur oturduğun yerde"...
Anımsıyorum, kaç kez yurt dışına gitmiş, kaç uluslararası toplantıya katılmış listeler yayınlanıyordu.
Ne kadar da "ayıptı" ha (!)
Ve böylece Lefkoşa'dan yurt dışına adım atmayan, "olduğu yerde oturan" başkanımıza kavuştuk.
Gördük !..
Şimdi diyorlar ki, "Lefkoşa uluslararası tanınmışlığı olan bir belediyedir..."
Tam da Kıbrıslı deyimiyle, "Vay guzzum" diyesi geliyor insanın...
* * *
Sahi, bir de çemberlere dikilen "sanat eserleri" eleştiriliyordu.
Öyle ya...
Yeşil alan üzerine beton dökerek tören alanına tribün yapmak ve "ihale oyunları" ile Lefkoşa'nın milyonlarını "özellikli" isimlerle bölüşmek gibi bir "akıl" gelişmemişti henüz (!)
* * *
Lefkoşa onca battıktan ve "başşehir balığı" kıçına kadar koktuktan sonra, adayların "siyasi rekabet" dürtüsüyle birbirlerine saldırması o nedenle fazlaca saçma geliyor bana...
Adayları televizyonda izlerken bunu hissettim...
Ne Dr. Arabacıoğlu'nun "kızının" belediyeye istihdamı, ne de Dr. Hüdaoğlu'nun ölen bir çocuk üzerinden "propaganda" arayışını konuşmak umutlandırmıyor beni...
İyi isimler var, adayların bütününde...
Hepsi iyi insan... Hepsi özellikli...
Ama doğrusu Lefkoşa'nın "daha fazlası"na ihtiyacı var.
Ve en önemlisi "siyasi karşıtlık"tan, adayların birbirini dövmesinden çok daha fazla, Lefkoşalı'nın "umuda" ihtiyacı var...
* * *
Kadri Fellahoğlu'nu bir adım önde görüyorum...
Nedenim, öyle takım tutar gibi parti tuttuğumdan değil...
Birincisi, "çatışmacı" kültürden uzak, Lefkoşa sevgisiyle ortaya koyduğu tutum...
Ve ikincisi, çok daha önemlisi, Lefkoşa'yı çevreleyen Gönyeli, Değirmenlik, Dikmen gibi başarılı belediyelerle "yakın" akrabalığı...
Buna Mağusa ve Girne'yi de eklersek, umutlanabiliriz.
Çünkü, Lefkoşa'nın "normalleşmesi", eğer toplu bir "işbirliği" olmazsa kolay görünmüyor...
Bu işbirliğine Türkiye ve Avrupa kurumlarını da katıyorum...
Çünkü adayların kişisel yeteneğini çoktan aşmış kocaman bir "dert" var ortada...
Her biri "ellerinde sihirli değnek" olduğunu zannetse de...