UMUDUN IŞILTISI

Neşe Yaşın

Bu tatil günlerinde bana gerçek hayatı ve sorumluluklarımı anımsatanlardan biri de bu Pazar yazıları. Yaz günlerinin rehavetine kapılmış giderken “yazını yazman lazım” alarmı çalıyor birden. Bir yandan geriliyorum bir yandan da hoşuma gidiyor bu. Bir şeyler üretmiş olmak suçluluk duygumu azaltıyor en azından. Şu an harika bir mekânda, ağaçlar arasında yazdığım bu yazı Kıbrıs’ın ve Türkiye’nin yoğun seçim gündemine rağmen huzura, sevmenin ödüllerine dair bir yazı olacak daha çok da... Hayat böyle bir şey işte…  Yaşadığın zamana dair anlatıyı iki türlü kurabilirsin. Olumsuzlukları seçip kurduğun bir anlatı kadar olumlu bir anlatı kurman da mümkün. Şu an kendimi yokladığımda dostlardan gelen güzel ve acı haberler birbirine giriyor. Hayat bir içimi ışıtıyor bir kalbimi kırıyor. Mutluluğun da yasın da zamanı var biliyorum. Yaşanan an bana gülümserken ona karşılık vermek en iyisi sanki. Yas da sırası geldiğinde yaşanacaktır kuşkusuz.

Türkiye’de geçirdiğim bu günler değişim umudu ve heyecanla çalkalanıyor. Bu akşam doruğa çıkacak heyecan. Paylaşılmış bir umutla akıp gitmek iyi geliyor insana. Yolda belde rastladığın tanıdık, tanımadık herkes aynı gündemden söz ediyor. Ege’de olmak biraz yanıltıcı sanki; büyük bir değişim olacağına iyice inanıyorsun. Böylesi dönmelerde hedefe ulaşılmasa bile yolun kendisinin verdikleri bir kazanım oluyor. Yine de bunca çabanın ödülü bir zafer olsun, kalpler aynı yerden bir kez daha kırılmasın diye diliyor insan.

Hayatın bana öğrettiği bir şey de yaşanan anın değerini bilmek ve gelecek ne getirirse getirsin onunla başa çıkabilecek bir gücü kuşanmak. Yaşadığın anın hakkını verir, kendinin ve başkalarının kalbini kırmamaya çalışırsan gelecek sana bir ödül versin ya da vermesin yürüdüğün yolun deneyimleri ve zenginlikleri seninle olacaktır hep. Emek verilenin bir ürün verme olasılığı yüksektir çoğu zaman.

En zor zamanlarda bile hayatın yeniden ışıldama olasılığını bilmek insana iyi gelen bir şey.

Bizim aslında çok geniş bir ailemiz var bu dünyada. Bizim gibi düşünen, aynı dünyayı düşleyenlerden oluşan bu aileye ait olduğumuzu hissettiğimiz zamanların paha biçilmez bir değeri var.

Bizi seven, onaylayan, iyiliğimizi isteyen insanlarla olduğumuz dönemler vardır. Kimi zaman ise yabancı, düşman, bize bir türlü uymayan ortamlarda da bulmamız mümkündür kendimizi. Ben böylesi durumları da bir meydan okuma daveti gibi görürüm çoğu zaman. Geçmişte daha fazla enerjim vardı bunlarla baş edebilme konusunda, şimdilerde ise sınırlı enerjimi böylesi durumlara denk düşmemek için harcıyorum.

Aslında insanın hayatın olumsuzluklarından öğreneceği şeylerin de paha biçilmez bir değeri var. Zorluklarla verdiğimiz mücadele bizi küçük hayatlarımızın kahramanları yapabilir. Kolay hayatları yaşamış olmak fazla bir şey katmaz insana. Kolay hayatları yaşayanlar zorluklar konusunda talimsiz oldukları için hemen yıkılırlar zaten.

Dilerim daha güzel bir dünyaya uyanırız yakında. Güzel, doğru ve adil olanın zaferini kutlarız. Ya yeniden yenilirsek? Galiptir bu yolda mağlup diye avunuruz o zaman da. Yeniden ve yeniden başlarız hep… Güzel günlere ulaşana dek.