Umudun “kırıntılarını” topluyorum.
Sanırım pek çoğumuz bunu yapıyoruz.
Gözümüz kulağımız Cenevre’de.
Pek bir karamsarım...
Yanlış anlaşılmasın...
Umutsuzluğum müzakereden yana!
Çözümden değil...
Vazgeçmedim, asla...
Bu adaya çözüm gelecek...
Ama kapsamlı ama parça parça...
Öyle ya da böyle gelecek!
* * *
Keşke Eide kadar iyimser olsam...
“İyi başlangıç” diyorlar...
“İyi bitsin” istiyorum...
Yemeğe oturmuşlar...
“Menü” de dahi uzlaşı yok!
İnsanda heves mi kalır!
“Çözümsüzlüğün sorumlusu ben olmayım” duygusu en önde koşuyor...
“Çözen ben olayım” yerine...
Ne de olsa ahtapot gibi “statüko”!
İyi başlamış da, sonu gelmezse eğer...
Olsa olsa “liderler” yenilecek.
Toplumlar uyanacak çok daha fazla...
Kaçarı yok... Olacak...
Böyle gitmez bu ada...
* * *
Maraş mesela...
Yılana çıyana ne kadar terk edilecek daha?
Verilecek sahiplerine...
Ekonomi dayatacak bunu...
* * *
Geçenlerde Türkiye'nin bakanı geldi, siyasilerimiz sıra sıra görüştü, birer saat!
Sonra duyuyoruz, "hükümetten hiç memnun değil..."
Erken seçim sinyaliymiş...
Yok, olmasın.
Hükümetten elbette şikayet çok...
Ama yöntem buysa, olmasın!
Yine aynı insanlar değil mi bu hükümeti yamalayan, sofamıza getiren, öncesini deviren, evvelini dürtükleyen...
Ve bu kaçıncı "yap boz"?
Ada yarısının vilayet yarısı halleri...
Bu böyle gitmeyecek...
* * *
Umudun kırıntılarını topluyorum yerden...
Eide iyimser...
Yine de müzakerelerden umudum az...
"KKTC"den derseniz hiç yok!
B planı açık seçik "vilayet"se hele...
Kıbrıslı Rumlar anlayacak, bu adada, bir başka toplum gerçeği var...
Yarınlar paylaşılacak!
Kıbrıslı Türkler de anlayacak ki, yağma düzeni üzerinden bir gelecek kurulamayacak.
* * *
Böyle gitmeyecek...
Olacak!
Eninde sonunda...