Umutsuzluk

Erdinç Gündüz

Her iki tarafta da,  çözüm konusunda, başından beri hiç umudu olmayan insan sayısı çok.  Konuyu açmıyor, konuşmuyorlar bile. Yanısıra, Kıbrıs konusu ve çözüm umutlarını veya umutsuzluklarını her sohbette gündeme getirenlerin sayısı da çok.

Kafalar karışık. Hani derler ya,  “Her kafadan bir ses çıkıyor” diye. Aynen durum bu işte. Sosyal medyaya bakıyorsunuz, aynı... Gazetelere bakıyorsunuz, aynı... Özel sohbetlere bakıyorsunuz, aynı...

Bana göre;  önemli bir yararı da oluyor bu karışıklığın. Kimin ne beklediği, ne beklemediği de bir kez daha çıkıyor ortaya. Hatta bazı durumlarda,  geçmişin hesaplaşmaları da yapılıyor. Gelinen bu noktadan sonra ne yararı olacağı tartışılır olsa da.

***

Beş kişiyiz.  Ara bölgedeki kahvehanede. İkimiz Kuzey’deniz..Diğer üç ise Güney’den.  Konu, dönüp dolaşıyor ve  açılıyor, her zaman olduğu gibi. Akıncı şöyle dediydi, Anastasiadis böyle dediydi... Şu şöyle dediydi, bu böyle dediydi gibi, ‘yorumsuz’  başlangıçtan sonra konunun esası  (!) dökülmeye başlıyor ortaya.

“Kıbrısımız böyle olmamalı, bu hallere düşmemeliydi...”

“Sebep olanlar hortlasınlar oldukları yerde....”

“Ne ister şimdi bizimkiler hala anlamadım... 74’de müdahaleye sebep olurlarken düşünselerdi neler olabileceğini... Taksim’in kahramanları (!) olduklarının farkında bile değiller hala.”

“74’den öncesini ne konuşan var ne tartışan...”

“Hele gençlik, ne olduysa 1974’den sonra olduğunu zanneder. Ondan öncesi ile ilgili hiçbirşey bilmez...”

“Sen Türk olsan güvenirdin komşularına ?”

“Keşke hiç olmasaydı ama oldu bitti. Olup bittikten sonra da,bazı şeyleri kabullenmek lazım...”

“Şunu bilin ki hiçbir Kıbrıslı Türk, bir çözüm olsa bile içiçe yaşamayı düşünmez..Komşu komşu geçinmekdir istediği. Ama güven içinde....”

“Önce o güveni verecen, sonra asker çekilir... Bu beş yılda mı olur ? On yılda mı olur? Bilmem... ”

“Benim bu görüşmelerden de birşey çıkacağına inancım yok....”

“Öyle demeyin... Kıbrıs Cumhuriyeti kararı da ansızın, hiç kimse umutlu değilken çıktıydı...”

----------------------

Sokak Ağzı

“Ohhh beeee....Zam üstüne zam...Nasıl kalkacağız bu yükün altından hiç bilmem... Zamları yapanlar herhalde bilirler.  Söylesinler de öğrenelim...”

***

“Bir taraftan dövizdeki yükseliş,  bir taraftan zamlar. Ayıkla pirincin taşını... Ben demediydim 2017 felaket yılı olacak diye....”

***

“Çok iyi yerden duyduğuma göre, Hükümetimiz tasarruf tedbirleri alacakmış. Mercedesleri de satmayı düşünüllermiş. Yerine, vatandaşa örnek olsun diye, artık işe motosikletle gideceklermiş....”

***

“TC Başbakan Yardımcısı Türkeş bizim Başbakan’a ‘Merak etme Hüseyinciğim, herşey kontrol altında’ demiş.  Bizim Başbakan çok sevinmiş. ‘Artık dağa çıkmaya, silahlara sarılmaya gerek kalmadığına kesin inandım. Rahat uyku uyuyabilirim’ demiş..”

***

“Türkeş ‘Herşey kontrol altında” demiş... Annadınız kontrol kimin elindedir ?

***

“Koskoca TC Cumhurbaşkanlığı  danışmanı adımızı bir kez daha tescilledi: ‘Beslemeler’... İlginçtir tarihimiz boyunca, ne Osmanlı, ne İngiliz hatta ve hatta ne de Rum bize “beslemeler’ dememişti...”

***

“Biz neymişiz de bilmiyorduk. Vatan Haini de dediler, Rum Piçi-İngiliz Piçi de... Besleme deyen de çok oldu... Hala de kafalarda öyleyiz demek ki... “

***

“Ne beklerdiniz yani ? Adam K.K.T.C.’nin adını bile yanlış söylüyor ‘Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ diyor. Sokaktaki adamlardan bunu çok duymuştuk da koskoca bir Cumhurbaşkanı Danışmanı’ndan ilk kez duyuyoruz.”

***

“Sonunda ne olduğumuzu anladık: KKTC değil, Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ymişiz.  Acaba tanınma isteyeceksek Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti olarak isteyeceyik ?”