Ürdün’den Kıbrıs’a bir göç hikayesi…

Lefkoşa’nın tarihi mekanlarından Bandabuliya’nın (eski belediye pazarı) köklü esnaflarından olan Ekram Tayfur; namı değer “Sultan Abla”, hikayesini YENİDÜZEN’e anlatıyor…

Onur ULAĞ

Lefkoşa’nın tarihi mekanlarından Bandabuliya’nın (eski belediye pazarı) köklü esnaflarından olan Ekram Tayfur; namı değer “Sultan Abla”, hikayesini YENİDÜZEN’e anlatıyor…

Dört kardeşten en küçüğü olan Sultan abla (Ekram Tayfur), 1953 yılında Ürdün’de doğmuş. Annesi Kıbrıslı Türk, babası ise Filistinli... 1948 yılında Filistin’e yerleşen aile, savaşın patlak vermesiyle dağılıyor; bir kısmı Ürdün’e, bir kısmı Suriye’ye bir kısmı ise Suudi Arabistan’a göç etmek zorunda kalıyor…

Sultan ablanın anne ve babası Filistin’den Ürdün’e göç edenlerden...

1953’te Ürdün’de dünyaya gözlerini açan Sultan abla, henüz 11 aylıkken annesi ve bir kardeşiyle Kıbrıs’a; annesinin doğduğu topraklara tatil için geliyorlar. Tatil için geldikleri ana vatanında, annesi eşinin öldüğü haberini alıyor ve tekrar Filistin’e gidip orada kalan iki kardeşini alıp Kıbrıs’a kesin dönüş yapıyor.

Anne ve çocuklar, adaya gelip Larnaka’ya yerleşiyor…

Sultan ablanın asıl adı Ekram’dır ve kardeşlerinin isimleri de Kıbrıs’ta kullandıkları isimlerden farklıdır.

Sultan abla, “ben çok küçüktüm ama annem söyledi; burada yaşayan ailemiz, bizim kültürümüzde bu kelimeler yok o yüzden isimleri değiştirelim çocukların demişler, Mükkaram olan kardeşime Muhterem, Emira olan kardeşime ise Emire demişler. İsim koyma sırası bana geldiği zaman ise bu çocuğun adı Ekram peki bu ne olsun demişler. Dedem de ‘Sultan’ olsun annemin adı olsun deyince Ekram olmuş Sultan…”

Sultan Ablaya 68 senedir kimse Ekram ismiyle seslenmezmiş… Kendisi bile adını sorduklarında ‘Sultan’ diye yanıt verdiğini söylüyor…

İki yaşına geldiği zaman annesi ikinci evliliğini yapan Sultan abla, o kişiyi babası bilir;

“Beni babam büyüttü. Hiçbir şeye muhtaç etmedi, bir tokat vurmadı, hiç hırpalamadı. Beni pamukların içince büyüttü desem doğru olur.” 

1971 yılına gelindiğinde Sultan abla evlenip Larnaka’da evi olmasına rağmen kiracıyı çıkarmaya kıyamaz ve yine Larnaka’da (İskele) bulunan Mari (Tatlısu) köyüne annesinin yanına eşiyle birlikte yerleşir.

1974’te olaylar çıkmaya başlayınca 1975’te Lapta’ya göç etmek zorunda kalırlar ve 35 yıl orada yaşamını sürdürür. Sultan ablanın dört tane de çocuğu olur…

Sultan abla 1976’da iş hayatına atılır. Kıyafet satmaya başlayan Sultan abla, önce mahallede satış yapmaya ardından arabasının arkasına doldurduğu mallarını köylere götürüp satmaya başlar. Uzun süre iş hayatına böyle devam eder. 1983 yılında ise Bandabuliya’da açtığı dükkanda daha çok çocuk giyimi üzerine satış yamaya başlar. Ancak bir süre sonra çarşı tadilata alınır ve bir alan belirlenerek yetkililer tarafından baraka dükkanlar temin edilir ve isteyen kişiler orada çalışma hayatına devam eder.

Sultan abla, o süreçte baraka dükkanlara geçmeyi istemez ve üniversitelerden birinde çalışmaya başlar. Çarşının tadilatı 2-3 yıl sonra tamamlanır. Sultan ablaya okulda çok görev verirler ve hem dükkan hem iş yeri birlikte yürümemeye başlar. Sultan abla okuldan istifa eder ve dükkanına geri gelir ama bu defa konfeksiyon işini bırakır ve elinde kalan bütün kıyafetleri fakir-fukaraya, hayır kurumlarına bağışlar.

Ardından kültürü yaşatmaya karar verir. 15 sene kadar köylerden el yapımı sepet, kalbur, el işlemeleri gibi Kıbrıs’a özgü ürünleri satın alıp, hem üretime destek oluyor, hem çarşıya gelen insanlara Kıbrıs kültürünü tanıtıyor ve aynı zamanda ekmeğini kazanıyor.

Özel Haber Haberleri