Dila ŞİMŞEK
Güzel sanatlar öğretmenliği emeklisi Güzin Okutan, atölyesinde kilden eserler üretiyor. Kilden heykellere verdiği emeği anlatan Okutan, eskiye göre artık bu dallara verilen önemin arttığını söylüyor.
“Müzelerdeki küçük, antik eserlerin replikalarını yapıyorum. Her şeyi kendi el emeğimle yapıyorum”
Okutan, İzmir’de güzel sanatlar ve grafik tasarım okuyup, sonrasında Kıbrıs’a dönerek öğretmenlik yapmaya başlamış. Emekli Okutan, “Burası kızımın dükkanıydı ancak sonrasında vazgeçti… Ben de hem hobi olarak, hem de olurda bir şeyler satarsam kazancımı sağlamak adına burada kilden heykeller yapıyorum. Müzelerdeki küçük, antik eserlerin replikalarını yapıyorum. Her şeyi kendi el emeğimle yapıyorum” diyor.
“Küçükken, öğretmenlerimin de yönlendirmesi ile bu alana olan ilgim arttı”
Öğrenciyken, resim yapmayı çok sevdiğini belirten Okutan, “Ben küçükken, öğretmenlerimin de yönlendirmesi ile bu alana olan ilgim arttı. El becerimi ilerleterek, sonrasında bunu meslek edinmeyi istedim. Yıllar önce, Şinasi Tekman’ın atölyesinde çalışarak bunu öğrendik” şeklinde konuşuyor.
“Bence üreten bir toplum, yaşayan bir toplum olur”
Şimdilerde el sanatları ile ilgili merağın ve atölyelerin arttığını dile getiren Okutan, “Önceden böyle şeyler bulmak çok zordu. Şimdi ise, çoğu kişi becerisini geliştirerek bir şeyler öğreniyor, kurslar alıyor. Bence üreten bir toplum, yaşayan bir toplum olur. Hep devletten bir şey beklememek lazım. Tabii devlette çalışmak, sosyal haklar ve alınan ücret olarak daha tatmin edici olduğu için insanların bunu tercih etmesini anlayabiliyorum. Ne yazık ki özel sektör, mecburen patron ne derse yapmak mecburiyetiyle, düşük ücrete çok fazla çalışıyorlar…” diye devam ediyor.
“Hep bir barış umuduyla yaşadım ama bunu göremedim”
Okutan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ben 70 yaşına yaklaştım. Az çok bir şeyler gördüm, yaşadım, geçinebildim. Hep bir barış umuduyla yaşadım ama bunu göremedim. Umarım genç nesil bunları görebilir…”