Susma sustukça sıra sana gelecek!
O sarı ineği veya sarı öküzü keşke vermeseydik!
Ah keşke o Ermeni’yi dövdürmeseydik!
-*-*-
Ne mi oldu?
Artık sanayici ve esnaf da tükenme, bitme, iflas etme noktasına geldi!
-*-*-
Neden böyle oldu?
Çünkü en başta sustular!
Hatta hala susmayı tercih edenler var!
Çünkü hep korkutuldular!
Hep korktular!
-*-*-
Kendilerine bayrak dendi, ezan dendi; enselerine vurula vurula sari inek de gitti, Ermeni de rum da dövüldü; sıra onlarda…
-*-*-
Şimdi bıçak kemiğe dayandı hatta kemiği deldi geçti!
-*-*-
Ve sanayici ayaklandı!
Kime karşı?
Mevcut “sözde hükümete” karşı!
-*-*-
Hangi hükümet?
Hangi Cumhurbaşkanı?
-*-*-
Kardeşim, siz bu ülkenin ya da bugün bayramını kutladığınız “sahte devletin”, bu ülkede seçilenler tarafından yönetildiğini mi düşünüyorsunuz?
-*-*-
Yoksa, “hükümet” dediklerinize, her açıdan sömürgenlerin işbirlikçisi olduklarını söylemeye çekinmeyi sürdürecek misiniz?
-*-*-
Biliyor musunuz değerli sanayici ve esnaf kardeşlerim; haftaya eyleminiz var, tebrik eder, başarılar dilerim de siz mevcut hükümete, “bizi kandırdınız, yalan söylediniz” bile diyemediniz!
Nerede mi?
Şampiyon Melekler’e verilen sözlerde!
Hani hükümetin yapacağı konteyner evler?
Nerededirler?
-*-*-
Siz bir protokol imzalayıp, “yarısını siz yapın, yarısını biz yapalım” diyen hükümete, o söz verdikleri yarısı içerisinden bir adet konteyner ev bile yapamadıklarını neden hiç hatırlatmadınız?
Neden onlara – cumhurbaşkanına da başbakana da, nutuk atan kahramanlara; “siz hiç mi utanmadınız?” diye sormadınız?
-*-*-
Neyse!
Dedik ya, sonunda üretemezsek yok olacağımızı anlamanız bile çok iyi bir gelişme…
Haydi sokağa…
Önce bu hükümet gitmeli!
Ve sonrasında üretime destek verenler hükümete gelmeli!
Üretmek lazım…
-*-*-
Saptamalarınıza bayıldım…
Diryosunuz ki, bu ülkede sürdürülebilir enerji politikası yok…
Size söz verilen hali arazinin bile akıbeti belli değil, kim bilir kime peşkeş çektiler!
-*-*-
Yerli çalışana destek yok!
Kaçak çalşanları getirenler sizin etrafınızda ama, onlara da ses yok!
-*-*-
Yükselen faizlere çare yok!
Hükümetinizin büyük ortağı, “Kendi Faiz”lerini başkan seçti, hatırlatayım, O’na bile sahip çıkamadı bu hükümet!
-*-*-
Yerli ürüne koruma yok!
Hastahane yok!
Okul yok!
-*-*-
Ne var?
Hamaset var!
Başka ne var?
24 saat yalan ve propaganda!
Ve külliye!
Başlarına yıkılsın!
-*-*-
Hukuk tanımazlık var ayrıca!
Anayasayı, yasaları takmıyorlar; ihalelerde usulsüzlüklerle, insan kaçakçılığıyla – sahte diplomalarla anılıyorlar!
-*-*-
Ve çok haklısınız, sormak lazım; “bu hükümet niye var?”
-*-*-
Tükenmek değil, üretmek istiyorsanız, bu hükümeti indirin o zaman!
Sanayici ve esnaf bu hükümeti devirmek zorundadır!
Kıbrıs Türk Sanayi Odası ve Kıbrıs Türk Esnaf ve Sanaatkarlar Odası ortak bir eyleme hazırlanıyor…
Bu eylemle ilgili olarak dün sabah Sim Tv’deki programımın konuğu Sanayi Odası Asbaşkanı Sercan Görgüner Behçeci’ydi…
-*-*-
Sevgili Bahçeci, elektrik teşvikleriyle ilgili olarak bir örnek verdi…
13 yıl önce sanayiciye kilowat başına 10 kuruşluk elektrik teşviği verildiğini anlattı…
O dönemde bu teşviğin, ödedikleri elektriğin yüzde 30’u gibi bir oranına denk geldiğini örnekledi…
-*-*-
Şu anda 10 kuruş uygulaması devam ediyor!
Değişmedi!
Ama sanayicinin ödediği elektrik ücretinin yüzde 1’ine bile denk gelmiyor!
-*-*-
Aynı şey otelci için de geçerli!
-*-*-
Hükümet bir şey yapmalı!
Öyle dedi Sercan hanım…
-*-*-
Hükümet kime teşvik veriyor?
Elektrik işinden kim kazanıyor?
Hem de milyarlar!
-*-*-
Peki sanayici eylem yaparak, sokakta bir kaç slogan atarak, ölümden kurtulabilir mi?
İflası önleyebilir mi?
Bence hayır!
Sanayici eylem yapmasın, ayağa kalksın ve bu hükümeti yıksın!
-*-*-
Çünkü bu hükümet çalışamıyor, darmadağınıktır, koalisyon ortağı üç parti arasında doğru ve toplumsal çıkar hedefli bir ilişki yoktur; büyük ortak tamamen tumbadır!
Bu yüzden hukuka uygun bir MEclis Başkanı bile seçemez haldedirler!
-*-*-
Ve hepsinden önemlisi; bu dağınıklığın asıl sorumlusunun, koltuğundan başka bir şey düşünmeyen Cumhurbaşkanı olduğu iddiası da ayyuktadır!
Bilmem anlatabildim mi?
Komünistler gelmesin diye darbe yaptılar; Türkiye geldi!
Yunanistan’da istihbarat teşkilatı, 20 Temmuz 1974 dönemi ile ilgili bazı raporları ilk kez açıkladı…
Cyprus Mail’de haberi okudum…
Bu raporlara göre, Kıbrıs’ta 1974’ün 15 Temmuz’unda darbe yapaman Yunan Cuntası ve Ada’daki faşist işbirlikçileri; olası bir komünst iktidarı engellemeyi hedeflemişler…
-*-*-
Mesela 2 Temmuz 1974 tarihli bir raporda, Kıbrıs'taki Yunan askeri varlığının sınırlandırılmasını isteyen bazı Kıbrıslı Rum yetkililerden söz ediliyor…
Bir diğer raporda, Yunanlıların ülkeyi terk etmesi durumunda komünistlerin yönetimi ele geçirmesi konusundaki endişeden söz ediliyor…
-*-*-
4 Temmuz tarihli bir yazıda ise şunlar yazılı:
"Yunan subayların sınır dışı edilmesi yönündeki konuşmalar, Yunan subayların ayrılmasından sonra kendini göstereceğine yaygın olarak inanılan komünist risk nedeniyle, tüm toplumsal tabakalardan milliyetçi düşünceli insanlar arasında korku ve huzursuzluk yarattı."
Ve Cyprus Mail, ilgili haberde şu “background” cümleyi de kullanıyor:
“… Cunta, 15 Temmuz'da Kıbrıs'ta darbe düzenleyerek Türkiye'nin adanın kuzeyini işgal etmesini tetikledi. Kıbrıs krizinin ağırlığı altında Yunanistan cuntası dokuz gün sonra çöktü.”
-*-*-
Komünistler gelmesin diye darbe yaptılar; Türkiye geldi!
Geri zekalı faşistler!
Memleketimizi, Ada’mızı böyle mahvettiler!
(Fotoğraf: 16 Temmuz 1974 tarihli İngiliz gazetesi The Guardian’ın ön sayfası… Eski bir teröristin (Nikos Samson) Kıbrıs’ın başına geçtiğini ve İngiliz Dışişleri’ne göre, dönemin Cumhurbaşkanı Makarios’un hayatta olabileceğine dair görüşünü yansıtıyor)…