Gıda, Tarım ve Enerji Bakanlığı ile Ziraat Mühendisleri Odası, tarım ürünlerinin tek elden pazarlanmasının üreticiyi korumanın en önemli unsurlarından biri olduğunu vurguladı.
Gıda, Tarım ve Enerji Bakanlığı, tarım ürünlerinin tek kanaldan pazarlanmasını teşvik edici bir uygulama üzerinde çalışma yürütüldüğünü, ancak henüz tartışmanın olgunlaşmadığını bildirdi.
Yetkililer, tarım ürünlerinin, üreticilerin kontrolünde olacak birlik veya kooperatif üzerinden pazarlanması ve söz konusu birlik veya kooperatife vergi indirimi gibi imtiyazlar tanınmasının tarımsal üretimi daha kârlı ve cazip hale getireceğini söylüyor.
Gıda Tarım ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Hasan Kestigül ile Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ozan Özuyanık, tarımsal ürünlerin pazarlanmasında üreticinin korunmasında yaşanan sıkıntıları ve çözüm yollarını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) değerlendirdi.
ÖZUYANIK
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ozan Özuyanık, fiyatlandırma konusunda yaşanan en büyük sıkıntının, kooperatiflerin amacına uygun olarak faaliyet göstermemesi olduğunu savundu.
Özuyanık, “Üreticimiz, ürününü verdiği zaman neyin ne olacağını bilmesi lazım. Bu ülkede ihraç ürünlerinin kaymağını yiyen tüccarlar ve bunlara önayak olan büyük üreticiler var” dedi.
“SERTİFİKALI ÜRETİM YAPILMALI”
Özuyanık, narenciye ve Türkiye’de iyi bir fiyatla satılan enginar ile patates gibi ihracat potansiyeli olan ürünlerin tek bir kurum aracılığıyla satılması, üretim aşamasında zirai ilaç kullanımı konusunda sıkı denetim uygulanarak bu ürünlerin üretiminin canlandırılması gerektiğini vurguladı.
Enginar üretiminin daha kârlı hale getirilmesi için Enginar Üreticileri Kooperatifi kurulması için çalışmalar yürüttüklerini belirten Özuyanık, ancak enginar ürününe sağlıklı taban fiyatı belirleyebilmek için kooperatife ayrıcalıklar tanınmasının ve bunun yasa ile emniyete alınmasın önemini vurguladı. Özuyanık, “Aynı ayrıcalıklara sahip iki kooperatif olmaması lazım. Bizim ülkemizdeki üretim modelleri bunu kaldıramaz” dedi.
Narenciye ve patates ürününün ihracatında yaşanan sıkıntılardan birinin ise, sertifikalı üretim yapılmaması olduğunu kaydeden Özuyanık, “Ambargoyu kendi kendimize koyduk. Hem tüccar düzeni yarattık hem de belgesiz üretim yapıyoruz” dedi.
Özuyanık, “İhraç ürünleriyle ilgili daimi politikaları hayata geçirelim. Bu hiç de zor değil” dedi.
İthal edilen nohut, bakla, mercimek, fasulye, sarımsak gibi ürünlerin neden artık ülkede üretilmediği sorusuna karşılık ise Özuyanık, söz konusu ürünlerin üretiminden uzaklaşılmasının nedeninin, yüksek girdi maliyetleri ile üretim politikası bulunmaması olduğunu ifade etti.
Üretim politikası olmaması, ülkenin de küçük olmasının verdiği dezavantajlardan dolayı bir üründen bazen bir sezonda tüketim için ihtiyaç duyulan miktardan kat kat fazlası üretilebildiğinden üreticinin zarara uğrama olasılığı bulunduğunu anlatan Özuyanık, tarım politikasına hangi üründen kaç dönüm ekileceğinin de eklenmesi gerektiğini ifade etti.
KESTİGÜL
Gıda, Enerji ve Tarım Bakanlığı Müsteşarı Hasan Kestigül de TAK’a yaptığı açıklamada, tarımsal ürünlerin tek bir kapıdan piyasaya sürülmesinin, üreticiyi koruma açısından önemini vurguladı.
Meyve sebze pazarında değişkenlerin ve risklerin çok olduğunu, dolaysısıyla üreticinin korunması için ürünlerin tek kapı altında pazarlanması gerektiğini ifade eden Kestigül, “Bu, köylü üreticilerin tek başına başarabileceği bir iş değil, bu ciddi kooperatifler veya ciddi üretici birlikleri sayesinde yapılabilecek bir iştir. Ancak örgütlenme konusunda maalesef biraz zayıfız” dedi.
“NAR ÜRETİCİLERİ GÜZEL BİR ÖRNEK”
Paketleme tesisine sahip Güzelyurt bölgesindeki nar üreticilerinin güzel bir model teşkil ettiğini kaydeden Kestigül, üreticilerin oluşturacağı buna benzer birliklere hükümet olarak her zaman destek vermeye hazır olduklarını, ancak öncelikle bu gibi birliklerde özverili yöneticiler bulunması gerektiğini vurguladı.
Toprak Ürünleri Kurumu gibi devlet bünyesindeki kurumların ise “siyasetin elinde” olduğunu, faaliyetlerinin kıyasla daha pahalı olduğunu belirten Kestigül, “Önemli olan, devlet bu gibi kurumları maddi olarak da desteklesin, ama onun yönetimini üretici kendi yapacak, karını da o alacak, zararı varsa onu da o çekecek” dedi.
Nar üreticilerinin tek elden ürünleri pazarlayabildiğine, ancak enginar üreticilerinin bunu başaramadığına işaret eden Kestigül, Avrupa ülkelerinde tarımsal üreticileri, büyük zincir marketlere karşı koruyabilmek ve ürünleri için en iyi fiyatı alabilmek için ürünlerin tek elden pazarlandığına dikkat çekti.
Çiftçilerin ürünlerini bir birlik veya bir kooperatif aracılığıyla satmaya zorlanamayacağını belirten Gıda, Enerji ve Tarım Bakanlığı Müsteşarı Kestigül “Ancak AB ülkelerinde kooperatif ve birliklere vergi indirimi gibi farklı imkânlar sunuluyor. Bunun bizde de olması gerekir. Bu konuda çalışmalar var ama henüz olgunlaşmadı” dedi.
Geçmişte narenciye üreticilerine iki paketleme tesisi tahsis edildiğini ve 300 bin TL verildiğini, ancak çalışmaların başarılı bir şekilde yürütülemediğini ifade eden Kestigül, “Toplum olarak bunu beceremedik. Şu anda tek beceren narcılardır. İnşallah onların da tılsımı bozulmaz, iyi bir örnek olurlar” dedi.
Ülkede hayvancılığın pazarlanmasında da benzer yanlışlıkların yaşandığını kaydeden Kestigül, “Hayvanlar tek elden pazarlanmalı” dedi.
Kasaplık kuzuların Arap ülkelerine ihracatında da Kuzey Kıbrıs’ın avantajı bulunduğunu kaydeden Kestigül, ancak bu konuda uzun vadeli planlamalar gerektiğini ifade etti.
Uzun vadeli plan yapmanın siyasi istikrar gerektirdiğini vurgulayan Kestigül, “2003-2014 döneminde tarımdan sorumlu bakanlık görevinde 8 kişi yer aldı. Sorunların bir tanesi de bu. Bu kaygan siyasette uzun vadeli plan yapmak biraz da mümkün değil” dedi.
“AVANTAJLARIMIZ VAR”
Kuzey Kıbrıs’ın iklim şartlarından dolayı bölgedeki diğer ülkelerden daha erken ürün alabilme özelliğine sahip olduğuna dikkat çeken Kestigül; patates, seracılık, kayısı, nektarın ve şeftali gibi sert çekirdekli meyveler ve enginar üretiminde de Kuzey kıbrıs’ın avantajlı olduğunu kaydetti.
Kestigül, “Mersin’e göre daha erken üretip Türkiye piyasasına girme şansımız vardır… Verigo bu ülkenin mukayeseli avantajlı bir ürünü olabilir, bu Türkiye pazarı da olabilir, kapılar açılırsa İngiltere pazarı da olabilir” dedi.
Fasulye, mercimek gibi sebzelerin iç tüketim için ülkede üretiminin az yapılmaması konusunda ise Kestigül, “Lojistik öyle bir gelişme gösterdi ki bugün Hindistan’da üretilen fasulyenin, Kuzey Kıbrıs’a çok ucuz fiyata ve kısa zamanda ithal edilmesi imkânı var” dedi.
Gıda, Enerji ve Tarım Bakanlığı Müsteşarı Kestigül, üreticiyi korumak amacıyla domates ve salatalık gibi ürünlerde olduğu gibi, ülkedeki üreticiyi korumak amacıyla ithal ürünlere fon uyguladıklarını da vurguladı.
(T.A.K/İbrahim Diran)