Farklı Bakış
Meltem SONAY
Genel Seçim’e sayılı gün kaldı, yarış hızlandı. Milletvekili adayları ‘farklı bakış’ açılarını YENİDÜZEN’le paylaştı. YENİDÜZEN, adayların farklı bakış açılarını 5 soruyla sizler için yansıtıyor.
SORULAR
1 Sizce ilk müdahale edilmesi gereken iç sorunumuz nedir?
2 Ekonominin kurtuluş reçetesini yazmaya nereden başlarsınız?
3 Euro mu, Türk Lirası mı… Peki nasıl?
4 Federal çözüm mü, yoksa KKTC’yi tanıtmak mı?
5 TC-KKTC ilişkileri hangi zeminde olmalı?
KİMDİR?
ASLI MURAT:
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Kıbrıslı Gençlik Platformu’nda yöneticilik ve aktivistlik yaptı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü “İnsan Hakları Hukuku” Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2011’de Kıbrıs’a dönüș yaparak Güzelyurt’taki ofisinde avukatlık yapmaya bașladı. Feminist Atölye ve pek çok kadın örgütünün bir araya geldiği Toplumsal Cinsiyet Eșitliği Platformu’nda aktivist olarak görev aldı. İnsan hakları ve barıș mücadeleleri içerisinde hâlâ faaliyet gösteriyor. Çeșitli zamanlarda Gaile Dergisi’nde ve haftalık olarak Yenidüzen Gazetesi’nde makaleleri yayınlanıyor. Kıbrıs Türk Barolar Birliği Konsey Üyeliği ve İnsan Hakları Komitesi Bașkanlığı’nı yürütüyor.
YEŞİM DEDE:
Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi, Yunan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde, yüksek lisansını DAÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamladı. DAÜ Genel Eğitim Bölümü’nde Bölüm Başkan Yardımcısı, Yabancı Diller ve İngilizce Hazırlık Okulu, Modern Diller Birimi Müdür Yardımcılığı görevlerini yürüttü. Sürekli Eğitim Merkezi Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu üyeliği yaptı. Üniversite Seçmeli Dersler Komitesi üyesidir. DAÜ-SEN’de Disiplin Kurulu üyeliği yaptı. Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullarda verilen Yunanca dil dersi müfredat ve kitaplarının hazırlanmasında görev aldı. TDP Merkez Yönetim Kurulu üyesidir. Avrupa Sendikaları Eğitim Komitesi’nde (ETUCE) tüm Kıbrıs’ı temsilen Komite üyesidir. Bu yıl Doğu Akdeniz Üniversitesi Senatosu’nda öğretim görevlilerini temsilen senatör seçilmiştir.
CTP Milletvekili Adayı Aslı Murat:
“Üretmek ve kendi varlığımızı yeniden inşa etmek zorundayız”
- “Tabi ki ekonomik çöküş ve toplumsal gruplar arasında gittikçe derinleşen gelir eşitsizliği. Ama ben bunu sadece iç problem olarak tanımlamıyorum. Henüz bir çözüme kavuşturulmamış Kıbrıs sorunu ile birbirinden bağımsız değil. Özellikle son zamanlarda TL’nin değer kaybetmesine neden olan Türkiye Cumhuriyeti dış politikaları, ekonomik anlamda var olan bağımlılığımız neticesinde bizi de etkiledi. Hatta giderlerimizin döviz karşılığı üzerinden hesaplanması neticesinde, maalesef sebep olmadığımız bir sorunun neticesi ile baş başa bırakıldık. Hükümet edenler ise buna yönelik ne dün ne de bugün bir çözüm ürettiler. Kıbrıslı Türk toplumu, mevcut iktidar partileri tarafından yalnız bırakıldı, kendi çıkarlarını doyurma yarışına girdiler. Yerel ekonominin yaratılması - güçlendirilmesi için mücadele etmemiz gerekiyor. Gerek ekonomik gerekse sosyal haklar bağlamında acil eylem planlarının hayata geçirilmesi için daha fazla kaybedecek vaktimiz yok”.
-“Ekonomik manada güçlenebilmek için üretmek ve kendi varlığımızı yeniden inşa etmek zorundayız. Bizi içine kapatıldığımız dar alandan çıkaracak ve dünya ile yeniden yakınlaşmamızı sağlayacak barış gerçekleşene kadar, içteki ekonomik çarklarda Kıbrıslı Türklerin söz sahibi olduğu bir yapı kurmamız gerekiyor. Bu noktada dış ve iç gelirler olarak iki boyutlu bir reçete yazılabilir. Vergilendirme sistemindeki eşitsizliğin önüne geçerek kayıt dışılığı önlemek ve vergi kaçakcılığını daha sıkı denetleyip tahsilatı sağlamak, yerel üretimde kooperatifçiliği teşvik etmek – üretilen ürünlerin Avrupa standartlarına uygun sertifika alarak ihracatını sağlamak – Yeşil Hat tüzüğündeki yapısal sorunları hızlıca çözmek, stabil para birimine geçmek (TL değer kaybında yaşanan dalgalanmayı önlemek), büyük otel turizmi yanında eko - butik hotel – sağlık turizmine destek vermek gibi adımlar sayılabilir”.
-Yakın zamanda ve hala yaşadığımız ekonomik sorunlar göz önüne alındığında, stabil para birimine (yani dövize endeksli) geçisin tek çözüm olduğu görülüyor. Çünkü zaten giderlerimizin tamamı döviz cinsinden hesaplanıyor. Bu bakımdan kademeli şekilde TL’den vagzeçişin teknik manada uygulanabilir olduğunu söylüyoruz. Bu doğrultuda, maaşlara uygulanan haya pahalılığının her 6 ayda 1 değil de her ay belirlenmesi gibi algılanabilir. Özet olarak söyleyecek olursak, herhangi bir yerden izin almadan, sadece kendi iç siyasi irademiz doğrultusunda stabil para birimine geçmek mümkün. Yeter ki irademiz buna yol açsın”.
-“Tabi ki federal çözüm. Kıbrıs koşullarını değerlendirdiğimiz zaman, daha farklı bir sonuca varmamız da imkansız. Çok büyük bir yanılgı sürekli tekrarlanarak; “40 yıldır federasyon görüşülüyor ama bir sonuca varılmadı” deniyor. Halbuki hepimiz biliyoruz ki, federasyonun masaya gelip iki tarafça görüşmeye açılması, Annan Planı sonrasına denk düşüyor ve o günden bugüne de pek çok yol katedildi. Uluslararası hukuk kurallarına bakıldığında da tek çıkış yolunun federasyon olduğu bellidir. Tabi ki bunun yanında federasyon sadece masadaki bir plan değildir, tüm farklılıklarımıza rağmen eşitliğin sağlanarak bir arada yaşamanın formülüdür. Barışı tesis edecek olan, bahsi geçen eşitlik anlayışıdır. Son zamanlarda Kıbrıs konusunda, “iki devleletlilik” maskesi altında sunulan, çözümsüzlüğün ta kendisidir. Bu durum bizi daha da yalnızlaştırmakta ve gençleri çözümsüzlük neticesinde yeniden göç yollarına mahkum etmektedir”.
-“Öncelikle ebeveyn – çocuk ilişkisinden sıyrılıp, iki eşit birey gibi diyalog kurulması gerekiyor. Çoğu zaman bize yöneltilen müdahaleler ve baskılar konuşulur. Bunların tek taraflı gerçekleştiğini düşünmüyorum. Eğer toplum olarak irademize, onurumuza sahip çıkar ve ekonomik varlığımızı - bağımsızlığımızı güçlendirecek girişimler yapar – bu konuda zaman zaman kayıplar yaşamayı göze alırsak, her türlü kötülükle baş edebileceğimize inanıyorum. Açıkcası artık sadece bu ikili ilişkiyi değil, Kıbrıslı Türklerin dünya ile kuracağı ilişkilerin zeminlerini güçlendirmek de önemli. Böylece adada yaşayan herkesin hayatını olumsuz yönde etkileyen unsurlar tersine çevrilecek, ekonomik – ticari ve sosyal sorunların çözümüne yönelik işbirlikleri kurulabilecektir”.
TDP Milletvekili Adayı Yeşim Dede:
“Ekonomik kalkınma, refah seviyesini artırma…”
-“İlk müdahale edilmesi gereken halkın günden güne düşen alım gücünü artırmak için gerekli ekonomik önlemleri almaktır”.
-“Ülkemizde başta ekonomi olmak üzere, çalışma yaşamı, sağlık, çevre, eğitim, kamu reformu, tarım ve hayvancılık alanlarında çöküş yaşanmaktadır. Türkiye’ye bağımlı ekonomi nedeniyle yaşanan sıkıntılar ve Türk Lirasının değer kaybı bu sıkıntıları kat kat artırmış ve her alanı etkilemiştir. Bu sorunların çözümü için öncelikle kısa sürede gerçekleştirilebilecek ekonomik kalkınma hedefleri konmalıdır. Kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin kayıt altına alınması, kamu gelirlerinin artırılması, vergi adaleti sağlanması gerekmektedir. Küçük esnaf ve üretici desteklenmelidir. Devlet hazinesinde toplanacak gelirler sosyal devlet yapısı idealleri için kaynak olacak ve her alanda gelişimi sağlayacak hale getirilmelidir. Ekonomik hayat, sosyal adalet ve sürdürülebilir gelişmenin birlikte planlanmasıyla toplumsal faydaya dönüşmüş olur. Dolayısıyla, hem ekonomik kalkınma hem de toplumun tüm kesimlerinin refah seviyesini artırmak hedeflenmelidir”.
-“Euro’ya geçiş ciddi ve çok boyutlu çalışmaların ardından mümkün olabilir. Bu konuda Türkiye, Güney Kıbrıs ve AB ile görüşülmelidir. KKTC maalesef AB üyesi ülkelerin ekonomik ve parasal birliğe katılabilmeleri için gerekli kıldığı Maastrict kriterlerini karşılamaktan çok uzaktır. Bu sebeple, kısa vadede gerçekleştirilecek bir hedef değildir. Partiler üstü bir konu olarak değerlendirilmeli, bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır. Kısa vadede ekonominin dar boğazdan çıkabilmesi için devletin gelir artırıcı önlemleri ivedilikle hayata geçirmesi, harcamalarda kısıtlamaya gitmesi ve üretimi artırması gerekmektedir”.
-“Çatışmaların olmadığı ve Barışın hüküm sürdüğü bir dünyaya ulaşmak, karşılıklı anlayış ve iş birliği ile mümkündür. Bu anlayışla, Kıbrıs sorununun çözümünün siyasi eşitliğe dayalı, iki toplumlu, iki bölgeli Federal bir çözümden geçtiğini düşünmekteyim. Bir Türk tezi olan Federal çözüm sadece uluslararası statü kazanılması ile ilgili değildir. Kıbrıs Türkü için sosyal ve ekonomik gelişim açısından da çok önemlidir. Özellikle 2020 Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra artan iki devletli çözüm söylemleri Uluslararası toplumda bir karşılık bulamamıştır. Bu sebeple, bir an önce çözüm odaklı siyasete, tarafların daha önce karşılıklı olarak uzlaşıya varmış olduğu çerçeveye ve BM parametrelerine geri dönmesi sağlanmalıdır. Kıbrıs Türkü’nün Birleşik bir Kıbrıs’ta dünya ile bütünleşmesi için mücadele devam etmelidir”.
-“Kıbrıs Türkü Atatürk ilke ve devrimlerini hayat görüşü olarak benimsemiş ve bu anlayışla varoluş mücadelesi vermiş bir toplumdur. Günümüzde, 1974 öncesinin karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı ilişkilerinin aksine, Türkiye hükümetinin bir alt yönetimi olarak algılanmasına yol açacak hale sokulmuştur. Hem buradaki, hem de Türkiye’deki gelmiş geçmiş hükümetlerin kabul edilemez bu yaklaşımları, maalesef Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye halklarının bir birlerine bakışını değiştirmiş ve gönül bağını zedelemiştir. Ekonomik ve yönetsel bağımlılıkla, kendi ayakları üzerinde duramayan bir Toplum yaratılmıştır. Kabul edilemez olan bu durumun devamını savunmak Kıbrıs Türk Halkına ve Türkiye halklarına ihanettir. 1974 öncesi olduğu gibi karşılıklı sevgi, saygı, ortak mücadele ve ortak faydaya dayalı, özünde güçlü bir gönül bağı içeren bir ilişki oluşturmak için ekonomik ve sosyal politikaları güçlü bir hükümet oluşumu gerekmektedir. Eşitler düzeyinde karşılıklı saygı ve diyalog ancak bu şekilde sağlanabilir”.