Ürünlerine Türkiye ve Kıbrıs’ın güneyinde pazar bulamayan Elyeli üreticiler, acilen çözüm bulunamaması halinde, bu yılki hasadın heba olacağını ifade ederek, yıllardır ‘kooperatifleşme’ ve ‘pazar ağını genişletme’ konularında girişim beklediğini belirtti
Fehime ALASYA
Doğancı (Elye) bölgesindeki patates üreticileri, tonlarca patatesin pazar bulamadığı gerekçesiyle tarlada kaldığını, üreticilerin alın terinin bu yıl çöpe döküleceğini ileri sürdü. Olası felaket senaryosunun önüne geçmek için devletin acilen tedbir alması gerektiği belirtildi.
Sadece Elye (Doğancı) bölgesinde depoda ve toprakta, Pazar bulmayı bekleyen bin ton patates olduğunu belirten üreticiler birliği Patatesçiler Birliği Eski Başkanı Mehmet Bicen, bu ürünün üreticinin elinde kalacağını savundu.
“Ürünler ya toprakta çürüyecek y ada depoda” diyen Bicen, olası felaket senaryosuna karşın çözüm önerileri sundu. Bir an önce işbirliği içerisinde çalışmaların başlaması gerektiğine değindi.
Acilen çözüm üretilmediği taktirde, yıl boyu verilen emeklerin çöpe atılacağını ifade eden Bicen, üreticiler günümüzde kuyu elektriğini ödeyemez noktada iken, yakın gelecekte, mazbata ve hapislikle karşılaşacaklarının kaydetti.
Bicen, “Üreticinin alın teri çöpe gidecek. Bankalara olan borçlar ödenemeyecek, mazbata olarak ve hapislik olarak önümüze çıkacak” dedi.
Üretici çaresiz
Kıbrıs’ın güneyindeki tüccarların, kuzey ile alışverişi, uygulanan baskılardan ötürü durdurduğunu, bu yüzden patates satışlarının da durduğunu belirten üreticiler, Kooperatifleşme ve planlı üretimin şart olduğuna değindi. Devletin üreticiye bir üretim planı ve programı uygulaması gerektiğini belirten emekçiler, “Devlet yol göstersin, neye ihtiyaç var, üreticiye destek versin, ihtiyaca göre üretim yapalım” dedi.
“İşçilerime, kepçeme, ortalama 150 bin TL’den fazla para attım, karşılığında bir ‘hiç’ alacağım...” diyen üreticiler, çaresizce Pazar arayışında…
Patatesçiler Birliği Eski Başkanı Mehmet Bicen:
“Ürün kesinlikle elimizde kalacak, ya toprakta çürüyecek ya da depolarda”
“Kıbrıs’ın güneyindeki tüccarlar bizden elini çekti. Fiyatlarımız güneye göre çok uygundu. Bu yıl da güneye 2 Bin 500 ton ürün gönderdik, bu pazar devam etseydi elimizde ürün kalmayacaktı, talep çok fazlaydı. Ardından tüccarı tehdit ettiler ve bir anda durdu. Tüccarlar can korkusu ile bizimle çalışmaz oldu. Yeşil Hat Tüzüğü ile bu işin çözüleceğine inanmıyoruz. Direkt ticaret gibi olamaz. Geçmişte yapılan siyasi hatalardan dolayı, üzerinde de hataları biriktirerek bu günlere geldik.”
“O zaman artık politikacıları da özelleştirelim...”
“Toprak ürünleri Kurumu, kendi amacının çok dışındadır. Bir denge unsuru olamadı. Amacının dışında işler yapıyor. Bunun değişmesin beklerken bir de özelleştirilmesi gündeme geliyor. Sanki o kurumun suçuymuş gibi, hiç suçu yöneticilerimizde aramıyoruz? Hiç mi yöneticilerin suçu yoktur? Bu kurumlar kötü durumdaysa onların suçudur. Bu kurumları özelleştirmek isteyen siyasetçilere de bir mesajım var, gelin o zaman artık politikacıları da özelleştirelim... Bugün zarar eden kurumlar, yanlış politikaların eseridir.”
“Bankalara olan borçlar ödenemeyecek, mazbata olarak ve hapislik olarak önümüze çıkacak”
“Şu anda elimizde bölgede bin ton patates var, depoda ve toprakta. Bu ürün kesinlikle elimizde kalacak, ya toprakta çürüyecek ya da depolarda... Üreticinin alın teri çöpe gidecek. Ve sadece çöpe gitmekle kalmayacak, üreticiler, bankalara olan borçlarını ödeyemeyecek, mazbata olarak ve hapislik olarak önümüze çıkacak.”
ÜRETİCİLER NE DEDİ?
Osman Efendi: “Kooperatifleşme ve planlı üretim şart”
“Rum kesimindeki tüccarları ‘sizi öldürürüz’ diye tehdit ettiler, tüccar ayağını kesti. Halen daha almak istiyor ama ölüm tehdidi dahi alıyorlar, o yüzden tüccarlar geri çekildi.
Kooperatifleşmeyi defalarca denedik, en iyi yol budur ama bunu köyümüzde dahi başaramadık. Beş kişi toplansak da birlik olup hareket edemedik hem bizim köyde, hem de diğer köylerde… Güneye ticaretimiz durunca, fabrikalardan çıkan malı, pazarcılara 1 tonunu 100 TL’ye veren üreticiler yüzünden bu satışlar bitti. Buradan torbasını doldurup giden pazarcı 10 TL torbasını sattı…
Bu başımıza gelenler bizim yüzümüzdendir. Bugün içinde olduğumuz bu durum, yeni çıkacak olan taze patatesi de etkileyecek. Bunun nedeni yine biziz. Eğer kooperatifleşmezsek, planlı üretim, pazarımıza göre üretim yapmaz da kumar oynarsak, bunları yaşayacağız.
Bir kişi çıkıp gider bireysel hareket eder, kriz doğar. Devletin bu işe el atması şarttır.
Geçmişte Toprak Ürünleri Kurumu’na patates sattık, bizi 11 ay ödemediler ama her ay gelip elektriğimizi kestiler, mahsuplaşmaya gittik ama kabul etmediler. Biz alacağımıza faiz nasıl uygulayalım?"
Hüseyin Tabak: “Devlet yol göstersin, neye ihtiyaç var, üreticiye destek versin”
“20 kusur seneden fazla patates ektim, batana kadar... Faizler beni yedi. Devletten tarım kredisi aldım, patatesi devlete verdim, 11 ayda yarısını ödendim. Ama benim kredimi tarım kredisinden ticari krediye çevirdi, faiz ekleyerek her ay gününde istedi. Böyle böyle battım.
O günden beridir bir tek dal ekmedim... Bu iş için plan, program gerekir, patates olmadı değişik ürünler, devlet yol göstersin, neye ihtiyaç var, üreticiye destek versin. Çünkü insanlar zaten toprakla uğraşır, bu patates olmaz nohut olur. Hal yasası geçmeli, dört tane tüccarın elinde olmamalıyız."
Yıldıray Uluşan: “İşçilerime, kepçeme, ortalama 150 bin TL’den fazla para attım, karşılığında bir ‘hiç’ alacağım...”
“100 döndüm ektim. Geçen yıla göre satış yok, verim güzel. Ürünümüzü bu güne dek tarlada müşteri çıkar diye beklettik, bu sefer yeşillendi, artık sökmek zorundayız. Bunları da söktük ama kime satacağımızı bilmiyoruz. Altı tır ürün gölgede beklemede, birkaç gün daha satılmazsa hayvanlara dökeceğiz. Satışımız hiç olmadı, alan yok. Ne Türkiye alır ne tüccar… Bu tarladan 250 ton çıkaracağım ama alan yok... Devlete çağrıda bulunalım, alıcı bulsun, pazar yaratasın, bu işi yürütsün. Bu sene son beş on dönüm ekip vazgeçeceğim”