UBP-DP-YDP Hükümeti'nin Başbakanı Ünal Üstel, ülkenin karanlığa mahkum edilmemesi için AKSA'dan hizmet aldıklarını belirterek, "Hükümetin bozulanı tamir etme girişimi bir işgal değildir" dedi.
Üstel, bu tip söylemlerin toplumda gerginliği artırmaya yönelik kullanılan "içi boş" söylemler olduğunu da söyledi.
Teknecik'te yapılan çalışmayla birlikte üretimin 30 megawatt'tan, 90 megawatt’a yükseldiğini kaydeden Üstel, "Kurumdan gelen ilk raporlar maalesef ülkenin bilinçli olarak karanlığa gömüldüğü yönündedir. Teknecik’teki santral içler acısı duruma sokulmuştur" ifadelerini kullandı.
Üstel'in açıklaması şöyle:
"Teknecik’te günlerdir devam eden eylem yüzünden arızalara müdahale edilemiyor, santrale düşük kapasitede üretim yaptırılıyor ve ülke karanlığa mahkum ediliyordu.
Hükümetimizin aldığı kararla, dün öğleden sonra başlayan ve bu sabah sona eren özelden hizmet alma işleminin ardından, kısa sürede arızalı jeneratörlerin önemli bir bölümü devreye sokulmuş ve Teknecik’te üretim 30MW’tan 90MW’a çıkarılmıştır.
Kurumdan gelen ilk raporlar maalesef ülkenin bilinçli olarak karanlığa gömüldüğü yönündedir. Teknecik’teki santral içler acısı duruma sokulmuştur. Ciddi anlamda mühendis gözetimine ve organizasyonuna ihtiyacımız vardır. Santralde, gerekli güvenlik önlemlerini almış durumdayız.
Hükümetin bozulanı tamir etme girişimi bir işgal değildir. Bu tip söylemler toplumda gerginliği artırmaya yönelik kullanılan içi boş sloganlardır. Kurumun kapasitesini aşağıya çekerek halkı karanlığa mahkum edenlerin bu tip söylemlerle kendilerine meşru zemin yaratma çabası nafiledir.
Halk gerçekleri her gün karanlığı yaşayarak, üretici ise ekmek teknesinde üretimsizliğe mahkum bırakılarak zaten görüyor. Yaşananların savunulacak hiç bir yönü yoktur.
Elektrik arz güvenliğini sağlama sorumluluğumuzu slogandan öteye geçmeyen iddialar yüzünden yerine getirmememiz söz konusu olmayacaktır.
Şimdi, bir taraftan enerji devamlılığını sağlamak, diğer taraftan Teknecik’te gerekli güvenlik önlemlerini alarak Kıb-Tek’i kurumlarına ve ülkeye zarar veren, sorumlulukla hareket etmeyen bazı çalışanlardan korumak zorundayız.
Bir insanın, halkın can ve mal güvenliğine yaptığı bu saldırıların, devletin malına ve kendi ekmek teknesine bilerek ve isteyerek verdiği bu zararların, sendikal mücadele ya da hak aramakla ilgisi yoktur. Yaşananlar asla doğru değildir.
Yaşananlar karşısında harekete geçmemek, meydanı halka zarar verenlere ve halka zarar verdiklerini bile bile onları destekleyen muhalefete bırakmak, halkı karanlığa mahkum etmekle eş anlamlıdır.
Bilinmelidir ki; Halkın çıkarları ve birilerinin çıkarları arasında tercih yapmak zorunda kaldığımız her koşulda halkın çıkarlarının yanında olacağız.
Biz, devlet adına, hükümet olarak gereğini yapmaya devam edeceğiz. Bu konuda, asla taviz vermeyeceğiz. Halkımızın refahı ve huzuru için gerekli adımları atmaya devam edeceğiz.
İnanıyorum ki; en kısa sürede sağduyu galip gelecek, halkımıza, ekonomiye ve santralimize milyonlarca liralık zarar veren bu eylemler sonlandırılacaktır"