“Üstüme bir ıssızlık çöktü”

Kıbrıslı sanatçı Hakan Cem uzun yıllardır İzmir’de yaşıyor. Violonsel sanatçısı olması yanında, edebiyat alanında da çalışmalarını sürdüren sataçı ile İzmir’de biraraya geldik.

Kıbrıslı sanatçı Hakan Cem uzun yıllardır İzmir’de yaşıyor. Violonsel sanatçısı olması yanında, edebiyat alanında da çalışmalarını sürdüren sataçı ile İzmir’de biraraya geldik. “Zamanla üstüme bir ıssızlık çöktü” diyen Hakan Cem’in ıssızlığı öyle sanıyorum ki Türkiye ile Kıbrıs arasında süregelen hayatından kaynaklanıyor. Bu duygular ise edebi yönünü ortaya çıkarıyor. Derin duygularını, şiirlere dönüştürmeyi başaran sanatçı,  pek çok şiir kitabına da imza atmayı başardı. Daha çok haikular yazan sanatçı, edebiyata dair dünyasının kapılarını bizim için araladı.  

“Adım haikuyu yeniden canlandıran şairlerden biri olarak anılıyor”

Babasının keman çalmasından etkilenerek müziğe yönelen Hakan Cem’i ilk Yılmaz Taner keşfetti. Hukuk eğitimi almayı hayal ederken bir anda, henüz 15 yaşında konservatuarda eğitim almak üzere Kıbrıs’tan ayrıldı. Ablası Işın Cem’de o yıllarda İstanbul’da tiyatro eğitimi alıyordu. Böylece tüm planlar değişti, Türkiye’deki hayatı böylece başlamış oldu.  

“1976 yılında adadan ayrıldım. İzmir Devlet Konservatuarı sınavlarını kazanmıştım. Lise ve üniversite eğitimim konservatuarda sürdü. Daha sonar İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’na violensel sanatçısı olarak girdim. Daha sonar yönetim kademesinde de farklı görevlerde çalıştım. Orchestra müzürlüğüm yıllarında özellikle çocuklarla senfoni isimli eğitim programı geliştirdik. Bu süreçte Ege bölgesi çevresinde otuz bin çocuğa ulaştık. Benim için çok kıymetli süreçtir. Senfonideki görevimin artık sonuna geliyorum. İki yıl sonar yaş haddinden emekli olacağım. Tabii üretmeye, dersler vermeye devam edeceğim. Dünden bugüne çok sesli müziği anlattığım seminerlerim var. İlkel kavimlerden, 21. yüzyıla kadar gelen bir klasik müzik tarihi. Onun dışında pek çok özel proje de üretiyorum. Haiku şiirler üzerine de atölyeler yapıyorum. Adım artık Türkiye’de haiku yeniden canlandıran şairlerden biri olarak anılıyor.”

Edebiyata olan ilgisinin uzun geçmişe dayandığını söyleyen sanatçı, ilk başta yatılı okulla birlikte altüst olan hayatına şiiri sığdıramazken, zaman içinde yeni hayatına alışmasıyla birlikte şiir yazmaya da başladığını anlatıyor.

“Zaman içinde yeni hayatıma adapte olurken, şiir de yazmaya başladım. Yatılı okuldaki keman hocam şiire çok meraklıydı. Ona yazdıklarımı gösterir üzerine konuşurduk. Tabii şiiri bu noktaya taşımam 1996 yılında Oruç Arouba’nın  haikuları ile tanıştım, çok ilgimi çekti. Sadelik, duruluk beni etkiledi. Bu kez bu konuyu incelemeye başladım. Şiirlerimi beş yedi, beş yedi diye sayarak yazmaya başladım ve ortaya bir dosya çıktı. Birkaç edebiyat dergisinde yayınlandı. Yarışmaya katıldım. Yasemin Kokulu Ninniler ismindeydi bu dosya. Çok güzel geri dönüşler aldım. Daha sonra Susmanın Ötesi ismi ile ilk şiir kitabım yayımlandı. Selim İleri ile de akrabalığımız var. Ona da dosyalarımı gönderdim. Öpücük Damlası, Çınarın Gururu Gölgesidir isimli kitaplarım çıktı. Bunları Ölüler İçin Kılavuz kitabım takip etti. İnsanın Halleri ile de artık edebitayın içinde ciddi olarak yer alamaya başladım. Bu süreç yeni kitaplarla devam etti, ediyor.”

Ölüler İçin Kılavuz kitabını konuşuyoruz.Bu kitabın ilginç bir duygusu var. İnsanın ölümle olan ilişkisine farklı bir bakış açısı getiriyor, adeta okuru ölümle barıştırıyor.

“Tasavvuf anlayışı taşıyan, insanın hiç olduğunu anlatan, ana teması babamla yaptığımız sohbetlerden gelen bir şiir kitabı. Çok ilginç yorumlar aldım kitaba dair. Kitapla ölümle dans ettiğimi söyleyen bir başka yazar arkadaşım oldu.”

“Hayatım sürekli fotoğraflarda kaldı”

Telaşı Giyinir Beklerdi Saatin Akrebi isimli şiir kitabında ise Kıbrıs, Hakan Cem’in adaya olan özlem duygusu var. 

“Anneme ithaf ettiğim bir kitap. Annem uzakta olduğum için yorgun ve üzgün ayrıldı hayattan. Gitmek ve ayrılık üzerine şiirler var bu kitapta. Benim kişisel ve ruhsal tarihim gibidir. Kıbrıs’a olan bitmeyen özlemim. Elbette burada köklendim ama hala adayı unutmadım. Hayatım hep ölümlerle, fotoğraflarda geçti. Burada ölüm dediğim, fiziki ölüm değil. 15 yaşımdan itibaren iki hayat yaşadım. İzmir ve Kıbrıs’ta. Ayrılıklar ölüm gibidir. Hayatım sürekli fotoğraflarda kaldı. Şimdi annemi, babamı, ablamı kaybettim. Çok üzüldüm tabii. Ama zamanla anladım ki ben onları zaten çoktan kaybetmişim. Uzun zamandır yoktular. Fotoğraflardaydılar. İlk başta İzmir’e döneceğim günler ızdırap günü gibi olurdu. Son bir hafta kala günleri saymaya başlardım, son gece ise hiç  uyuyamazdım. Ertesi gün yatakhanede olacağımı düşünürdüm. O ayrılış telaşına annem de eklenirdi. Annem karalar bağlardı. Bu kitabın ismi de o ayrılık günlerinden gelir. Bu kitapta Kıbrıs’a duyduğum özleme dair şiirler var.”

“Ailemi yanımda tutma çabam sürüyor”

Tendeki Huy ve Papa Scala Hakan Cem’in bu yıl yayımlanan iki şiir kitabı. Bu kitabın özelliği bir kitapta, iki ayrı dosyayı içeriyor olması.

“Bir ay önce çıkan kitabım... Önlü arkalı, farklı kitap olmasını sevgili şari arkadaşım Betül Tarıman önerdi. Ben ayrı ayrı yayımlamayı düşünürken bu şekilde yapma kararı aldık. Çok hoşuma gitti. Tendeki Huy’da kara şiirler var. Sevgi, zaman, ölüm üzerine kurgulandı. Kare şiirlerden oluşuyor. Hem yana, hem aşağıya doğru okunuyor. Behcet Necatigili’in de Kareler Aklar şiirleri vardır. Papa Scala’da ise tamamen farklı bir dil var. İlk bölümünü ablam Işın Cem’e adadım. İlk şiirden on yedi dakikalık bir tiyatro yapılabilir. Tiyatral bir yanı var. Düz yazı şeklinde yazdığım şiirlerden oluşan bir kitap. Biliyorsunuz ablamı da geçen yıl kaybettim. Anneme, babama, ablama adanan kitaplarım var. Aslında ailemi yanımda tutma çabam hala sürüyor.”     

“Haiku buz dağının görünen kısmıdır”

Haiku şiirin ve edebiyatın kapısını aralıyor diyen Hakan Cem, şiirin varoluşumuzla birlikte, yazıdan önce bile varlık gösterdiğini söylüyor.

“Şiir hayatımızda her zaman devam ediyor. Her genç mutlaka şiir yazmaya çalışır. Roland Barth’ın dediği gibi de haiku tümce atomudur. İçinde daima büyük şeyler gizler. Haiku bir nevi buz dağının görünen kısmıdır. Çocuklara da güzel ifade edilirse, bir dize yaratılabilirler. Kocaman şiir yapısına dönüşebilirler. Özellikle bu konuda çocuklar için atölyeler yapıyorum. ”

Röportaj Haberleri