Faşizm nedir ? Faşist nedir ? gibi sorular sorup bu sorulara açıklamalar getirmeye hiç niyetim yok. Şöyle diyerek geçiştirelim:
Faşist her an her türlü karmaşayı çıkarmaya hazırdır... Faşist hem provoke eder, hem provokasyonlara alet olur... Faşist, dünyanın her yerinde faşisttir... Dünyanın tüm faşistleri kendilerini ‘en üstün’, ‘en akıllı’, ‘en milliyetçi’, ‘en vatansever’ zanneder... Faşist, her zaman çok tehlikelidir...v.s. v.s. v.s.
***
Kıbrıs sorunu yeni bir sorun değildir. Taaa 50’lere kadar dayanan bir sorundur. Nasıl başlamıştı ? Nasıl gelişmişti ? Perde gerisinde kimler vardı ? gibi soruları da bir kenara iterek Grivas’ın da büyük (!) bir ‘faşist’ olduğunu ve de, Kıbrıs’ta tüm olup bitenlerin, ‘faşistlerin’ eseri olduğunu hatırlatalım.
Bu karmaşık sorunda yeni bir döneme girildi. Hem uluslararası arenada hem de Kıbrıs’ta bu seferki yaklaşımlar farklı. Şimdi bu adada, bu ülkeyi vatan bilenler ve gerçekten sevenlerin tümü ‘çözüm’ umutları içinde. Rumu da Türkü de. Tam da böyle bir ortamda faşistlerin sessiz kalmasını beklemek bir saflık olurdu. Ben kendi adıma ‘beklemede’ydim. Hangi taraftaki faşistler ilk adımı atacak diye.
Benzeri bir durumu Annan Planı döneminde de yaşamıştık. Hatırlayın... Bir yandan ciddi ve yapıcı çalışmalar sürerken bir yanda da süreci dinamitlemeye çalışanlar vardı. Hem Güney’de hem Kuzey’de... Vatan-millet-bayrak nutukları mı istersiniz ? ‘Kan dökülecek’ uyarıları yapanlar mı istersiniz ? Silahlanıp dağa çıkmaya hazırlananlar mı istersiniz ?.. Her şey vardı. Belli çevreler avaz avaz bağırmaya başlamışlardı. Sonunda Kuzeydekiler başarısız olurken güneydekiler becermişlerdi hayalleri yıkmayı.
Kapılar yeni açıldığında da ‘endişe’ belirtir havalarında, aslında gönüllerinden geçeni söyleyen provokatörler türemişti. “Güneye geçmeyin, sizi öldürecekler...” diyenler de vardı “Kuzeye geçmeyin sizi parçalayacaklar...” diyenler de. Genelde ne biri oldu ne de diğeri. Halklar, faşistleri hayal kırıklığına uğratmışladı. Ama arada sırada ortalara çıkmayı da ihmal etmemişlerdi. Taşlamalar, spor karşılaşmalarındaki taşkınlıklar, hatta ve hatta, İskele’deki bir festivaldeki bıçaklama olayı falan... Ama tüm çabalara karşın halkın genelinin sağduyusu galip gelmişti yine.
Şimdi yine ‘çözüm’ rüzgarları var ya ? En akıllılar (!), en milliyetçiler (!) en vatanseverler (!) birşeyler yapmaya “Biz buradayız haaa...” demeliydiler ve demeye çalıştılar gene. Neymiş ??? Talat’ı protesto etmişler.... Onlar yapar de bizimkiler (!) yapmaz mı ? Bizim Kuzeyliler de fırlayıverdiler ortaya. “Biz de burdayız...” demek için. “Biz de zekiyiz”, “Biz de milliyetçiyiz”, “Biz de vatanseveriz” demek için.
Halkların genelinde sessizlik var. Dikkatle ve ibretle izliyorlar olup bitenleri. “Biz bu filmi daha önce de görmüştük” dercesine. 50’lerin, 60’ların, 70’lerin “Üstün” (!!!) lerinin kendilerine neler yaşattıklarını bir kez daha hatırlayarak.