Utanıyorum!

Serhat İncirli

Gönyeli Çemberi’ni KKTC’ye benzetmiştim dün...
“Abartıyorsun” diyen oldu...
Oysa, Gönyeli Çemberi gerçekten KKTC’dir!
Plansızlıktan, hesapsızlıktan hep tıkanan...
Çevresinin bir kısmı pırıl pırıl ama bir kısmı rezalet!

-*-*-

KKTC, gerçekten bir gariplikler coğrafyasıdır... 
Dün ne oldu biliyor musunuz?
Ersin Tatar’ın egemen ve de eşit devlet sandığı bu coğrafyada, Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nın, yaklaşık 10 bin Euro olmadığı için İtalya’ya gidememe durumu ortaya çıktı!

-*-*-

Eşit – egemen devletin 10 bin Euro parası yok!
Dünkü kurdan 158 bin TL gibi bir şey...

-*-*-

“Ambargolaaaaar” diye ağlayanların bu konuda görüşlerini doğrusu merak ediyorum...
Ersin Tatar’ın her türlü saçma sapan Türkiye gezisinin maliyeti belki de bundan çok fazladır.
Evet, saçma sapan ve seviyesiz, kendi kendini aşağılayıcı her gezisi en az 10 bin Euro’dur... 
En az!

-*-*-

Ama Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’na para yok... 
Aslında hiç para yok!

-*-*-

Utanıyorum!
Vallahi yazmak istemiyorum!
Ama bu kadar sahte, bu kadar yalan bir arada olmamalı!
Bir taraftan size Dünya’nın ambargo koyduğu için ağlayacaksınız; öte yandan “KKTC” adı ile katılacağınız resmi bir turnuvaya, 10 bin Euro bulamayacaksınız!

-*-*-

Tahsin Ertuğruloğlu dün dedi ki, “KKTC’ye inanıyorum”... 
Meclis’te konuştu!
Yazık!
Çok inandığınız KKTC, sadece bir oyundur.
Bunun en açık ispatı da Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı için 10 bin Euro bulamazken,  Tatar’ın gereksiz ve tamamen gezme maksatlı her Türkiye ziyaretinin masrafının daha çok olmasıdır... 

-*-*-

Dün bu satırları yazarken, basketbol takımı için bir kaç iş insanı, bir kaç bilet parası katkı koymaya çalışıyordu...
Sporcular ve yöneticiler, kişi başı 750 Euro gereken, Ercan – İstanbul – İtalya – Sardunya biletlerinin parasını bulmak için çırpınıyordu...
U – t-a-n-ı-y-o-r-u-m!

-*-*-

TMT Derneği nerede?
Milliyetçi köşeciler ne yapıyor?
Ersin Tatar’ın, Tahsin Ertuğruloğlu’nun örtülü ödenekleri nerede?
Tahsin bey dedi ki, “bu devlete sahip çıkmak lafla değildir”...
Hadi yahu!
Gördük devlete sahip çıkmayı!

-*-*-

Konuşurken maşallah kahramansınız!
Dağlarda bayrakları Güney Kıbrıs’tan gelen elektrikle aydınlatıyorsunuz!
Atıyor, tutuyor, hamasi nutukla yatıyor, kalkıyorsunuz!
Ama iş “gerçeğe” geldi mi işte böyle çuvallıyorsunuz!
Evet, utanıyorum!
Ve ne ilginçtir, siz hiç utanmıyorsunuz!

Mehmet Erülkü’yü de yitirdik

Saat 10 gibiydi... 
Tam televizyon programına başlıyordum ki, eşim aradı, “Mehmet abi ölmüş” dedi...

-*-*-

Mehmet Erülkü...
Çok değil, iki – üç hafta kadar önce restoranına gitmiştik...
Halen koma hali devam eden Erol dayım (Teralı) çok sevdiği hocasıydı...
O’nun sağlığını sordu... 
“Çok üzüldüm ama hoca sağlam adamdır, mutlaka iyileşir” dedi...

-*-*-

Bir hafta kadar önce telefonda konuştuk...
Yine dayımı sordu.
Anneme selam gönderdi, “Be Serhat son gelişinizde çok eğlendik, al Şüküfe’yi ve arkadaşları yine gelin” dedi...

-*-*-

Yıllardır ailesiyle birlikte, İskele Boğaz’daki oteliyle, restoranıyla, plajıyla uğraşıyordu... 
Hakkını yedirmeyen biriydi... 

-*-*-

Arkadaşı çok boldu... 
“Arkadaşı çok olan insan çok iyi insandır” derdi dedem; Mehmet Erülkü öyleydi...

-*-*-

Çok acı oldu gidişi...
Çok üzücü bir haber... 
Çocukluğumuzun ağabeyi, gençliğimizin kısa süreli de olsa patronuydu Mehmet Erülkü... 
Allah rahmet eylesin...
Sevgili eşi, oğlu, annesi, babası, kardeşi ve tüm ailesine - sevenlerine başsağlığı dilemenin ötesine geçebilseydim keşke... 


Eşit egemen devletimizde Başbakan’a komplonun
Arkasında Cumhurbaşkanı da var be Tahsin abi!

(Bu yazı, Başbakan Faiz Sucuoğlu’nun Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı ziyaretinden 30 dakika sonra yazılmıştır...)

-*-*-

Memleket battı!
İflaslar, mazbatalar, icralar, yakında toplu mahkumiyetler başlayacak... 
Toplumumuz, yakın tarihin hiç bir döneminde, bugünkü kadar rezil duruma düşürülmemiştir...

-*-*-

Ama ülkenin başbakanına, kendi partidaşları – Türkiye’den gelen iki kişi ve buradaki üç kişi öncülüğünde yer altından darbe yapılmaya çalışılıyor...
Dertleri “ülke” değil!
Kendi egolarıdır bence!

-*-*-

Kardeşim, bu ülkede kabinenin yani bakanlar kurulunun sorumlusu kimdir?
Başbakan mı?
Elbette başbakandır!

-*-*-

Cumhurbaşkanı’nın veya başkasının buna müdahale hakkı yoktur... 
Cumhurbaşkanı imzalamakla mükelleftir... 
“İnceleyeceğim da öyle karar vereyim” derse, başbakana yapılan ya da yapılmak istenen komplonun içinde Cumhurbaşkanı da vardır demektir ve bu bilgi kesindir.

-*-*-

Ne mi diyorum?
Bir şey demiyorum; sadece UBP’li arkadaşlara sormak istiyorum:
Ne oldu?
“Yazıklar oldu, yazıklar”!
Tümünüze yuh!
Tümünüz aynısınız ne yazık ki!

-*-*-

Bu arada belirtmekte fayda görüyorum; “Sizin devlet de egemen ve eşittir be Tahsin abi!”