Akşamın üzerine yapışan rutubet, barış gönüllülerini de bunaltmıştı herhalde...
‘Bir avuç insan’dı barikata yürüyen...
Onca senede, Kıbrıslı Türkler ‘Rumca’, Kıbrıslı Rumlar da ‘Türkçe’ slogan atmayı ezberlemişse...
Henüz ‘hecelense’ de umuttur barış...
***
‘Barış Günü’ne dahi uzlaşı yok, dünyada.
Birleşmiş Milletler ilanıyla ‘Dünya Barış Günü’ aslında 21 Eylül’de...
Hitler faşizminin ikinci dünya savaşını başlattığı tarih olan 1 Eylül ise eski Sovyetler’de kutlanmaya başlamıştı.
Çok az ülkede sürüyor 1 Eylül geleneği.
Savaşın başladığı günde barış!..
“Savaşla barış geldi” yalanıyla “uyutulan” ülkede!
***
Yine de bu ‘bir avuç’ coğrafyada öylesine geniş bir demokrasi kültürü, sımsıkı sarılmamız gereken özgürlük anlayışı, yarına umut yüklü bulutlar var ki!..
***
Barış yürüyüşünden tiyatroya yol aldık, “uyanma” mevsiminde...
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun insanı gururlandıran kadrosu ‘eylül’ü emekle ve sanatla şölene çevirdi yine...
Çok güzel bir slogan seçilmiş bu yıl:
“Yaşamak İçin Uyanmak Gerek,
Uyanmak İçin Tiyatro...”
Ankara Sanat Tiyatrosu ile başladı festival.
50 yılı geride bırakan AST, ilerici ve devrimci karakterine uygun, nefis bir Aziz Nesin derlemesi ile çıktı karşımıza, “SelamünKavlen Karakolu.”
Oyun içinde oyundu adeta ya da seyirci önünde son prova gibi ...
O kadar halkçı, içten, samimi...
Türkiye’nin asansöre sıkışmış demokrasisine ve baskıcı rejimine “hasba çıkar” dediler, güçlü bir haykırışla...
Mehmet Ulusoy, tiyatro için yaratılmış bir karakter, yılların deneyimi ile ‘usta farkı’nı ortaya koydu.
Oyunculuğu ile Mahir İpek, hem oyunculuğu hem de müzikleri ile Ali Seçkiner Alıcı öne çıktı...
“Erdoğan Türkiye’si”ne yönelik göndermelerin aldığı alkış, Kıbrıs’taki karşılığını ve duygu halini anlatması açısından da önemliydi...
Kıbrıslı Türk lider Akıncı’nın büyük usta Aziz Nesin’e, tiyatroya ve barışa selamı, Belediye Başkanı Harmancı’nın baskıcı rejimin ‘ihraç’ ettiği oyuncu Levent Üzümcü’ye desteği akıllarda kaldı.
Ankara’dan gelen sanatçıların gözlerinden “demokratik zenginliğe hayranlık” okunuyordu, bu anlarda...
Türkiye ‘güçlü’ ülke, buralara karşı her zaman ‘otoriter’...
Keşke, Kıbrıs’a onca para akıtmışken, bu ‘bir avuç coğrafya’dan biraz da ‘demokrasi’ kültürü almayı becerebilseydi kendine...
Hep ‘dayatmak’ yerine...