Çok yaşadık!
‘Toplumsal’ bir meseleyi günlerce manşet yapıyorsunuz.
Hemen herkes ‘böyle olmaz’ üzerinde uzlaşıyor.
Sonra bu çarpıklığa dair bir ‘örnek’ çıkıyor ortaya…
İşte o durumda hemen ‘masumlaştırıcı’ sözler devreye giriyor.
- Parti üyemizdir!..
- Parti delegemizdir!..
- Ocak başkanımızdır!..
- Müdürümüzdür!..
***
Cumhuriyetçi Türk Partisi – Birleşik Güçler Genel Sekreteri Tufan Erhürman’ı KANAL SİM’de izledim.
Şu gerçeği hatırlattı: Siyasi partilerde ‘ÜYELİK’ ciddi bir iştir.
Önemli bir SORUMLULUK ister ve İDEALLERİ paylaşmayı gerektirir.
Çünkü parti üyelerinin yarattığı sonuçlar tüm toplumu etkiler.
Ülkedeki ADALETİ, DEMOKRASİYİ, EŞİTLİĞİ doğrudan ilgilendirir.
***
Tufan Erhürman şu noktaların altını çizdi:
• Üye ‘mali katkısı’ ile de o bütünün içerisinde olmalı ve ‘aidatını’ ödemelidir.
• Ancak salt ‘aidat’ ödemek de yetmez, ‘eğitim çalışmaları’na katılım göstermelidir.
• Üye ‘ilkeler’i de onaylamalı ve buna uyumlu olmalı, partilerdeki üyelik (kişisel) ‘çıkar ilişkisi’nden kurtulmalıdır.
• ‘Kurultay’da oy veren bir üye o partinin ilkelerini, ideolojisini ve partinin duruşunu da sahiplenmelidir.
***
‘İlkeler’ rehber olmalıdır.
Ve bu ilkeler ‘bizim partililer hariç’ algısından kurtarılmalıdır.
Hani ‘partizanlık’ yanlıştır ama ‘partilimize’ mubahtır!..
‘Çevre’ kutsaldır, ‘kaçak yapılaşma’ çirkindir ama ‘partilimiz’ yapmışsa ‘görmezden gelinebilir’… !
Buna izin verilmemelidir.
O durumda ‘yasaları takmayan’ üyesine sessiz kalan sendikal yönetimler de kendini sorgular belki.
***
‘Siyasetin temel hedefi büyüyerek iktidara gelmek ve ilkelerinize hayat vermektir’ diyor Erhürman…
Genelde ‘hükümete gelmek’ kısmı seviliyor da ‘ilkelere hayat vermek’ pek yansımıyor pratiğe.
Ülkenin en köklü partisindeki bu ‘yeni sayfa’, sanırım, içimizdeki ‘olmaz bir şey’ pesimizmini de utandıracak.
Ya da en azından öyle umuyorum.