Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Servisi’nde oluşturulan “Uyku Laboratuvarı” hizmete açıldı.
Çağımızın önemli rahatsızlıklarından biri olarak kabul edilen uyku apnesi, önlem alınmadığı takdirde ölümle sonuçlanabiliyor.Hastalığın bu denli ciddi sonuçları olduğu toplum içinde çok fazla bilinmiyor. Bu hastalığa yakalanan kişilerin büyük bir çoğunluğu hastalığı fark etmedikleri ya da önemsemedikleri için genellikle hekime de gitmiyorlar.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Akansoy, Sağlık Bakanlığı Basın Bürosu’na Uyku Laboratuvarı, kurulan cihaz ve uyku apnesi hakkında bilgiler verdi.
Uyku Laboratuvarı ve cihazın hastalar için çok ciddi bir rahatsızlık olan uykuda nefes durması sorununun takibi ve giderilmesi için kullanılacağını anlatan Akansoy, Uyku Laboratuvarı’nın kurulması için kendilerine olanak sağlayan Sağlık Bakanlığı’na ve Bakan Besim’e teşekkür etti.
Sevkler durdu
Akansoy, uykuda nefes durması hastalığının çok ciddi olduğunu ve her yıl bu rahatsızlık nedeniyle birçok hastayı özel sağlık kurumlarına sevk etmek zorunda kaldıklarını anlattı. Uyku Laboratuvarı’nın kurulmasıyla iki aydır sevklerin durdurulduğunu da belirten Akansoy, Uyku Laboratuvarı’nın hastanın uyku ile ilgili kaydedilebilir tüm verilerinin bilgisayara sonradan incelenmek üzere kaydedildiği yer olduğunu ve özel bir odada hasta uyurken gece boyu izlendiğini ve kameraya kaydedildiğini kaydetti.
Akansoy, üç yıl önce uyku laboratuvarının açıldığını ancak bazı nedenlerden dolayı kapatılmak zorunda kalındığını da hatırlatarak, şimdi doktor sayısının artmasıyla birlikte sağlananrahatlama sonucu ile eksik olan hizmetleri uygulama kararı aldıklarını dile getirdi. Akansoy, “Bu süreçte Uyku Labarutavarı’nı canlandırma kararı aldık… Sayın bakanla bu konuyu görüştük. Bakanın da uygun görmesiyle Ankara’da teknisyenlerimizle birlikte eğitim aldık, bilgilerimizi tazeledik. Ve Uyku Laboratuvarı kuruldu. Hasta almaya ve başarılı sonuçlar elde etmeye başladık. Bu yöntemle, hastanın solunum hareketlerini, uyku sırasındaki oksijen miktarını, kalp ritmini ve EKG kayıtlarını alabiliyoruz” dedi.
“Horlama bir sigorta…”
Akansoy, uykunun insanın zihinsel ve bedensel sağlığını yenileyebilmesi ve dinlenmesi için gerekli olduğunu da söylerken, şu bilgileri verdi:
“Horlama, uyku apnesi olan hastaları doktora getiren en önemli şikâyettir eşlerin ve yakınların nefes durmasını izlemeleri, sabah baş ağrıları ve gündüz aşırı uyku ihtiyacı, hastalarımızda sık rastlanan yakınmalardır. Hastaya, uyku apnesi tanısı, uyku testi yapılarak konur. Uyku testi hastanın uyku esnasında izlenmesi ve verilerin kaydedilmesi ile olur. Uykuda nefes durmasının, hafif, orta ve ağır olanı vardır. Şimdi biz bu laboratuvarla, hastanın hangi şiddette nefes durması var ve şiddeti nedir onu göreceğiz. Uykuda kaç kez nefesi durdu, kaç saniye durmuş bakacağız. Oksijen düzeyi kaça kadar düşmüş, kalp hızı nedir bakabileceğiz. Uykuda nefes durması olan kişiler kaliteli uyku uyuyamıyorlar. Derin uykuya geçemiyorlar. Uyuduğu zaman sürekli nefes duruyor, tekrar başlıyor. Kalp daha hızlı atıyor ve diğer organlar da bundan etkileniyor. Nefes azaldığında beyin bunu fark ediyor. Nefes al diyor ve horlama devreye giriyor. Horlama aslında bir sigortadır.”
Kimlerde görülebilir?
Akansoy, uyku apnesinin kişinin sosyal yaşamını olumsuz etkilediğini ve yaşam kalitesini düşürdüğünü söyledi
Akansoy, uyku apnesinin hayati sağlık sorunlara neden olabilen ciddi bir hastalık olduğunu ancak belirtilerini hastanın kendisinin fark edebilmesi oldukça zor olduğunu, hastanın genellikle uykudaki normal olmayan durumlardan, eşi veya yakınlarının fark etmesiyle haberdar olduğunu söyledi. Akansoy, alkol alanlarda, sigara içenlerde, aşırı kilolularda, alt çenede anatomik sorun gösterenlerde, boynu kısa olanlarda, ensesi kalın olanlarda, bademcikleri büyük, burnu tıkalı, ,küçük dili uzun olanlarda, uyku apnesi görülme riskinin daha yüksek olduğunu da ifade etti. Uyku apnesinin acil tedavi gerektiren hayati bir hastalık olduğunun üzerinde duran Akansoy, hastalığın zamanında tedavi edilemezse kalp krizi, düzensiz kalp atışları gibi sorunlara yol açabileceğini de ekledi. Akansoy hastalığın trafik kazalarına, iş verimsizliğine ve sosyal problemlere neden olduğunu belirtirken, gündüz uykululuğun trafik kazalarına da yol açtığının örnekleri bulunduğunu söyledi. Yüksek tansiyon, gürültülü horlama, yorgunluk, aşırı sinirlilik, depresyon, unutkanlık, konsantrasyonbozukluğu, sabah baş ağrısı, kontrol edilemeyen şişmanlama, uykuda terleme, sık idrara çıkma, mide yanması gibi sorunların uyku apnesinin sonuçları olarak ortaya çıkabileceğini de belirtti.
Üç çeşidi var
Akansoy’un verdiği bilgilere göre üç çeşit uyku apnesi var:Tıkayıcı tarzda olan, merkezi yani beyindeki solunum merkezine bağlı olan ve bu ikisinin karışımı….
Tıkayıcı Uyku Apnesi (Obstructive Sleep Apnoea – OSA): Tıkayıcı Uyku Apnesi (OSA), boğazdaki kasların havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesi sonucunda oluşur. Bu kaslar yumuşak damağa, küçük dile, yutağa ve dile aittir. Bu kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralır ve bir süre için solunum durur. Bunun sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır, beyin bu azalmayı algılar ve uyku derinliğini azaltarak ya da kişiyi uyandırarak hava yolunun tekrar açılmasını sağlamaya çalışır. Uyku derinliğinin azalmasını takiben bazı kişilerde bir iki kısa nefes alma ile bazı kişilerde ise şiddetli horlama ve yutkunma sesleri ile solunum tekrar başlatılır. Bu derecede uyku apnesi olduğunda derin uykuya geçmek hiç mümkün olmaz, kişi bütün uykusunu solunum çabası içinde geçirir ve gündüz uyuma ihtiyacı duyar. Uyku apnesi olan kişiler genellikle uykularının bölündüğünün farkında değildir ve iyi uyuduklarını zannederler.
Merkezi Uyku Apnesi (Central Sleep Apnoea – CSA): Merkezi Uyku Apnesi (CSA), çok daha nadir görülür ve beyinin solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller göndermemesi sonucunda ortaya çıkar. Kanda karbondioksitin artması ve oksijenin azalması sonucunda kişi uyanır. Merkezi uyku apnesiolan hastalar uyanma dönemlerini tıkayıcı uyku apnesi olan kişilere göre daha fazla hatırlarlar.
Bileşik Uyku Apnesi (Mixed Sleep Apnoea – MSA): Bileşik Uyku Apnesi (MSA) olan hastalarda apne, önce tıkayıcı uyku apnesi belirtileri göstermektedir. Hasta saatte yaklaşık 20 ile 30 arası tıkanma yaşar. Tıkayıcı tipteki apnenin tedavisinden sonra hastalık merkezi uyku apnesi belirtilerini daha belirgin olarak gösterir.
Tedavi…
Uyku apnesi hastalarının tedavisinde birden çok uzmanlık dalının ortak çalışmasının ortaya koyulması gerektiğini vurgulayan Akansoy, uyku testi ile değerlendirilen hastaların gerek duyulduğu hallerde kulak burun boğaz doktoru tarafından ve nörolog tarafından muayene edilmesinin ve uygulanacak tedavinin ortak belirlenmesinin çok önemli olduğunu aktardı.
Çoğu uyku apnesi vakalarının tedavisinde, hastanın uyku sırasındaki solunumuna yardımcı olan cihazlar kullanıldığını da vurgulayan Akansoy, “ Özellikle tıkayıcı apnenin en etkili tedavisi CPAP (Continious Positive Airway Pressure) cihazının uygulanmasıyla olur. Bu cihazın kullanılmasındaki amaç hastaya sürekli ve sabit olarak hava basıncı uygulayarak uyku sırasında kapanan üst hava yollarını açık tutmaktır. CPAP cihazı hastanın burnuna yerleştirilen ya da burun ve ağızı tamamen içine alan, yumuşak silikon bir maske ve bunu cihaza birleştiren hortumdan ibarettir. Hafif ve orta şiddetli vakaların tedavisinde kullanılan bu cihazın olumlu etkisi birkaç gün içinde görülür. Tıkayıcı uyku apnesinin daha ağır olan vakalarında hem nefes alma hem de nefes verme durumlarına göre özel olarak hava basıncını ayarlayan BIPAP (Bi-level Positive Airway Pressure) veya VPAP(Variable Positive Airway Pressure) cihazları kullanılır. Bakanlığımız kurul kararıyla hastalara bu aletleri sağlamaktadır”ifadelerini kullandı.
Uyku Labaratuvarı nasıl çalışıyor?
Uyku teknisyeni hastaya yapılacak işlemleri anlattıktan sonra kayıt için gerekli elektrotları bağlamaya başlar. Kayıt esnasında beyin dalgalarını izlemek için saçlı deri ve kulak arkasına, göz hareketlerini incelemek için her iki göz yakınına, kas hareketlerini izlemek için çeneye ve kalp elektrosunu alabilmek için göğse özel yapıştırıcısı ile elektrotlar yapıştırılır. Hastanın kanındaki oksijen miktarını ölçmek için parmak ucuna, horlamasını takip etmek için boynuna ve nefes alıp vermesini izlemek üzere burnuna sensörler takılır. Elektrotların bağlanmasından sonra incelemeyi takip edecek teknisyen izleme odasına çekilir ve bilgisayar üzerinden hastanın elektrotlar aracılığı ile elde edilen tüm sinyallerini izlemeye ve kayıt etmeye başlar. Ayrıca yatak odasında bulunan bir kamera ile hastadan tüm gece boyunca görüntü kaydı alınır. Hastaya uyuması için herhangi bir ilaç verilmez yani hasta uyutulmaz ve kendi doğal uykusu sırasında kayıt yapılır. Yine test esnasında bağlanılan elektrotlarla hastaya hiçbir şekilde elektrik akımı verilmez tersine hastanın vücudundaki doğal elektrik, gelişmiş cihazlarla kayıt edilir. Bu şekilde sabaha kadar uyuyan hasta uyandığında elektrotları teknisyen tarafından sökülecek ve test sonlanacaktır. Tüm gece boyunca alınan kayıtlar ertesi gün hekim tarafından bilgisayar ortamında analiz edilir.